Bir ergenin anatomisi: Big Mouth

Din, dil, ırk gözetmeden herkese eşit davranabilen tek bir şey var: Ergenlik. Kimseyi atlamıyor, herkes için aynı derecede leş bir deneyim sunuyor. 

İkinci sezonuyla Netflix’te yerini alan çizgi dizi Big Mouth’u bu kadar güçlü yapan en temel özellik de bu zaten: İzlerken herkese aynı empati ve utanç hislerini yaşatması. Zira malum, “hepimiz oradaydık”…

big-mouth-netflix

Nick, Andrew, Jessi, Missi ve Jay… Aynı okula giden, 12 yaşlarındaki beş arkadaş. “12 yaş” tahmin edeceğiniz üzere onlara yeni sürprizler de getiriyor. Hormonlarının istilasına uğrayan bu beş talihsiz çocuk, cinsellikleri ile birlikte kimliklerini de keşfetmeye çalışıyorlar.

Evet, şu üst paragraftaki tanıma uyan nice dizi ve film izledik, değil mi? Big Mouth’un ayrıştığı nokta ise, çizgi dizi olması dışında, insan zihninin en mahrem yerlerine girip, bilinçaltının tüm leş sırlarını tespit edip birer birer yüzümüze vurması. Gördüğünüz hiçbir şeye, ne kadar aşırı olursa olsun, şaşırmıyorsunuz. Çünkü hormonlarına teslim olmuş bir ergenin neler yapabileceğini siz de çok iyi biliyorsunuz zaten. (Ehem…)

Bu rezil anları ince ve bol göndermeli espri anlayışıyla harmanlıyor Big Mouth’un yazarları, ki hiç ummadığınız anda hiç ummadığınız yerlerden vurgun yiyip, “Doğru mu duydum” diye geriye sarabiliyorsunuz. Mesela ikinci sezonun bir yerinde çok sağlam bir Get Out göndermesi vardı, onu birkaç kere kahkaha atarak izledim. Ve bu dizideki göndermelerin sadece yüzde 1’i… (Bu arada, dizideki Duke Ellington’ın hayaletini, Get Out filminin yönetmeni Jordan Peele seslendiriyor. Göndermenin sebeplerini çok da uzaklarda aramamak gerek anlayacağınız)

big-mouth-duke-ellington

Nick’in evinin tavan arasında Duke Ellington’ın hayaleti yaşıyor.

İlk sezonda, önce Andrew’un hormon canavarı Maury’yle karşılaşmıştık. Boynuzlu, pofuduk tüylü, şeytan tasvirine hiç benzememekle beraber onun gibi insanın kanına girebilen bir canavar bu. İnsanın kalbini sıkıştıran rezillikleri Andrew’a yaptıran o. Hiç olmadık anlarda, hiç olmadık yerlerden çıkabiliyor. Andrew’unkinden birkaç bölüm sonra da Jessi’nin hormon canavarı Connie’yle tanışmıştık. Connie kırmızı rujlu, tek eliyle dünyayı yıkabilen harika bir diva. Andrew’un erkek canavarı Maury’ye kıyasla Jessi’nin Connie’si daha cool, sahiplenici bir karaktere sahip. Jessi’ye sağlam öfke krizleri yaşatsa da… (Her izledikten sonra annemi arayıp yaptığım her şey için özür dilemek istiyorum. Hatta şimdi hemen arayayım.)

big-mouth-netflix

Connie!

İkinci sezonda bu hormon canavarlarının yanına bir de ar duygusunu beraberinde getiren, onları yaptıklarından dolayı utanç duymaya zorlayan bir büyücü peydah oluyor. Shame Wizard, en karanlık anlarınızda sizi gelip bulup çiğ çiğ yiyor adeta. Hani bazı geceler, tam uyumaya dalacakken, 10-15 sene önce başınızdan geçen utanç verici bir an aklınıza gelir ve tüm uykunuz kaçar ya… İşte bunlar hep Shame Wizard’ın işi.

big-mouth-shame-wizard

Shaaaame!

Bu yeni sezonda ayrıca yetişkinlerin de yetişkin olma çabalarını izliyoruz. İlk bölümde daha çok ergenlerin hayatına odaklanmış olsak da bu sefer Jessi’nin boşanma sürecini çok kötü bir şekilde yöneten anne-babasını, bekaretini ilk kez duyuran Koç Steve, Andrew’un aşırı kuralcı babası Marty gibi karakterlerin hayatlarına da dahil oluyoruz. Yani ortam daha da şenlikli bir hal alıyor.

Üst üste devrilen, yani “binge watch” yapılan dizilerde jenerik atlamak işin bir kuralıdır (!). Big Mouth’ta bu kuralı severek bozuyorsunuz çünkü tüm zamanların en esprili ve eğlenceli jeneriğine sahip. Charles Bradley’nin Changes şarkısının eşlik ettiği jenerikte, şarkının anlattığı değişimler=ergenlik olarak gösteriliyor. Ummadık yerden vuran esprilerden biri daha. Üstelik her seferinde güldürüyor da insanı.

Bu arada, akademide toplumsal cinsiyet üzerine çalışan birileri varsa şu yazıyı okuyanlar arasında, karşılarında müthiş bir hazine olduğunu söylemem gerek. Big Mouth, her sahnesiyle ayrı ayrı okunmayı hak eden bir dizi çünkü.