
Sana bir ”rooftop”tan baktık, aziz İstanbul!
Istanbul Rooftop Festival’dan bildiriyoruz!
Yahya Kemal Beyatlı, Başka Bir Tepeden adlı şiirinde, ”Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul” der ve ”Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer / Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! / Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer” diye devam eder. Hislerine katılıyoruz ama 7 Eylül akşamı, şehrin en ünlü teraslarını mesken edinen Istanbul Rooftop Festival’ın ardından, küçük bir değişiklikle anmaya başladık onun o ünlü dizelerini. ”Sana bir ‘rooftop’tan baktık, aziz İstanbul” dememize kimin itirazı olabilir ki?
Edebi metinleri bir kenara bırakıp eş zamanlı performanslarla dokuz farklı mekanda gerçekleşen festivali dokuz saate nasıl sığdırdık; nerelere gittik, kimleri dinledik, İstanbul’u hangi tepelerden gözetledik birer birer anlatmaya başlayalım.
Tarihi yarımadanın arkasından süzülerek güne veda eden güneşi en güzel nereden yolcu ederiz diye kafa kafaya verdik ekipçe. Tabii işin içinden çıkamadık… Bir bölümümüz Swissotel’in, Maçka’dan tüm şehri manzarasına alan terası 16 Roof’a giderken diğer yarımız da geçtiğimiz yıl kapılarını, İKSV’nin Şişhane’deki muazzam binasının terasında açan Monkey’ye doğru yola çıktı.
16 Roof’ta buz gibi içeceklermizden yudumlarken Boğaz’ın ve Kız Kulesi’nin etrafında bir yakadan diğerine giden vapurlar ve batan güneş eşliğinde biraz romantikleştik tabii. (Biz de mi bir şiir patlatsak?) C Squared ikilisinin enerjik melodileri eşliğinde yazın son güzel akşamını yaşadık resmen… Tarihi yarımadaya adeta panoramik tur attıran Monkey’de ise işler karışıktı. Geeno’nun manzaraya karşı ritm tutturan deep house ezgileri, sizi o güzelim manzarada alıp başka diyarlara götürüyordu adeta. İstanbul’a tüm sesler çok yakışıyor. (Eyvah, geliyor galiba şiir!) Bu defa Kaan Düzarat’ı dinlemek için Mentha Pera’ya çevirdik dümeni.
Bir de buraya bırakalım:
Güneşi batırıp karanlığa dalarken insan ister istemez daha da hareketlenmek, güçlü beat’lerle dans etmek istiyor. Dolayısıyla Tutan’a, yani Sky Pera’ya doğru yollanıyoruz. Resident Advisor’da İstanbul underground sahnelerinin ”unofficial kaptanı” olarak tanımlanan Tutan nam-ı diğer Analog Master’ın ”pastoral house” olarak nitelendirdiği müziğini, püfür püfür esen terasta çılgın figürler eşliğinde dinlediğimiz doğrudur. (Emojiler gibi dans ettik.) Dadanizm ekibinin diğer yarısı ise eş zamanlı olarak Barcelo’da Jamie S ile birlikte raks ederken biz de Klein Garten’a doğru yola çıkıyoruz.
Türkiye elektronik müzik sahnesinin en önemli isimlerinden Birol Giray, yani meşhur BeeGee, sert beat’leri ve melodik tekno tınılarıyla geceye damgasını vuruyor bizce. Bu arada Barcelo ekibi de Harbiye’deki Klein’a geçmiş bile. Karşılıklı paylaşılan fotoğraflar ve story’lerin enerjisi bir an olsun düşmedi. Henüz yaşlanmadığımızı anladığımız gecelerden biriydi yani… (Arabesk!) Bu arada, gecenin son durağı olan Klein’da günümüzün ünlü genç triosu Avantgart Tabldot da festivale yakışan bir kapanış yaptı. Ona da yetiştik tabii!
Toplam dokuz mekanda 50’den fazla performans ile gözümüzü gönlümüzü açan Istanbul Rooftop Festival ile resmi olarak yazın kapanışını yaptık gibi. Ama gerçek anlamda ”zirvede” kapattık. (Kelime oyununu fark ettiniz, değil mi?)