Sadakatsizlikten beslenen bir sezon, trajik bir veda: The White Lotus ikinci sezon incelemesi

Yeni yıla girmeye birkaç hafta kalmışken, bu sene de bize verilen en güzel hediyelerden biri oldu The White Lotus. İzlemelere, okumalara, konuşmalara, meme’lerine, kıyıda köşede kalmış hayranlık verici detaylarına ya da göndermelerine ve tabii ki yazmalara doymadık, doyamadık. Sezon finali beklediğimiz gibi bu sene televizyonda izlediğimiz en iyi işlerden biriydi ama bu sezonun sürprizleri kalbimizde bir sızı, gözümüzde bir yaş bıraktı. Acımız büyük a dostlar… Finalin etkisini üzerimizden attıktan hemen sonra, sıcağı sıcağına sizinle The White Lotus’un ikinci sezonunu konuşmaya geldik; dadanalım sıkı sıkı!

Okuma önerisi – Rönesans dönemine selamlar, Sicilya’ya sevgiler: The White Lotus’un ikinci sezondaki erkek çıplaklığı ‘takıntısı’

Şu iki sezonun ardından Mike White’ın kapısına çeşit çeşit hediyeler yığsak, kırmızı halılarına güller goncalar döksek çok mu abartmış oluruz? Asla! Uzun zamandır gerçekten bu kadar iyi olduğuna hemfikir olduğumuz bir dizi izleyemiyorduk; White’a ne kadar teşekkür etsek az onun için. HBO’nun klasikleri arasına adını çoktan yazdıran ve en çok izlenen dizilerinden biri olan The White Lotus, çok daha kaotik bir ilk sezonun ve de tatilcilerin ardından enfes Sicilya manzaraları eşliğinde ikinci sezon açılışını yaptı yedi hafta önce.

Happy Season 2 GIF by HBO - Find & Share on GIPHY

Geçen sene tanıştığımız dramatik divamız, Tanya’mız da bu sefer yanına eşi Greg’i de alarak Sicilya’ya gelmişti. Greg’in gitmek için ısrar ettiği bu “romantik” tatillerine asistanı Portia’yı da getiren Tanya, geçen sene yalnızlıktan şikâyetçiyken bu sene de kocası Greg’in ilgisizliği yüzünden pek mutsuzdu. Diğer tatilciler arasında ise üniversiteden beri arkadaş, üniversiteden sonra da iş arkadaşı olan Cameron’la Ethan ve eşleri Daphne ile Harper vardı. Gördüğümüz ilk andan itibaren, bu iki çiftin birbirinden tamamen zıt olan ilişki dinamiklerinden bolca olay, entrika ve de skandal çıkacağını sezmek zor olmadı. Bir diğer köşede ise uzak akrabalarını, kökenlerini keşfetmek için Sicilya’ya gelmiş Di Grasso’lar vardı. “Akrabalar bahane, İtalyan kızları şahane” mottosuyla tekneden inen Bert, Dominic ve Albie Di Grasso da elbette tüm TWL karakterleri gibi, hiç de göründükleri kadar “temiz” değillerdi. Karşılama alanında bizi bekleyen (daha doğrusu dikizleyen) Lucia ve Mia da, otel görevlileri Valentina ve ekibiyle beraber bu sezonun kaos ateşini sürekli harlayan kilit isimlerdendi. Sezonun teması ise açıkça “sadakatsizlik”ti; eşine, dostuna, sevgiline, patronuna, işine kısacası aklına gelebilecek her şeye.

Aman spoiler, canım spoiler…

Şimdi buradan sonra birtakım heyecanlı yükselişler, alakasız yerlerde bile Coolidge’e övgüler ve de biraz daldan dala atlamalar görebilirsiniz, onu baştan söyleyeyim. Finali izlediğimden beri kafamda birtakım karakter edit’leri (evet, kendi yapımım) dönüyor, aklıma gördüğüm tüm o eğlenceli meme’ler geliyor ve beni saçma sapan anlarda güldürüyor, kulaklarımda Jennifer’ın “oh my God”ı yankılanıyor, fonda da zaten durmadan intro şarkısı çalıyor. Anlayacağınız bir yandan zevkten dört köşe olmuşken bir yandan da hala TWL’nin tüm o rahatsız edici ilişkileri ve atmosferi kafamı allak bullak ediyor. Onun için direkt konuya gireyim ben…

Hatırlarsanız geçen hafta, TWL’nin bu sezondaki erkek çıplaklığı takıntısından bahsetmiştik. White, bu sezonun hikayesinde erkek karakterlerin çıplaklığını bir anlatı aracı olarak kullanırken kadın karakterleri hakkındaki ipuçlarını da onların giydiği kıyafetleriyle verdi aslında. İçinde olduğu her yapımın leydisi olabilen Jennifer Coolidge, TWL’nin kostüm tasarımcısı Alex Bovaird’ın onun için seçtiği kıyafetleri olanca asaletiyle taşıyarak Tanya’nın sonu ile ilgili bize birçok ipucu verdi mesela. Di Grasso’ların, 3. bölümdeki The Godfather gezileri sırasında, sonu bir suikastla biten Apollonia’yı temsil eden mankenin giydiği çiçekli elbisenin neredeyse aynısı, son bölümde Tanya’nın üzerindeydi. Ya da Portia’nın “benzersiz” kombinlerini Bovaird şöyle açıklıyordu; “Portia aslında o kadar da havalı veya kendine hakim değil ve buradaki fikir, stiliyle her zaman başarılı olamayacağıydı. Portia çok genç ve kim olduğunu gerçekten bilmiyor. Bazen zarif bazen de maskülen giyiniyor. Yedekte de belki akşam yemeklerinde giyerim diye birkaç elbise bulunduruyor.” Aubrey Plaza’nın hayat verdiği Harper için ise Audrey Hepburn’ün ilham perisi olarak seçildiğini söylüyor Bovaird. Harper’ın tarzı, Hepburn’ün Roman Holiday filmindeki ve de 50’li yıllardaki klasik görünümünden ilham alınarak tasarlanıyor ve aslında kendinden ne kadar emin oluşuna göre şekilleniyor. Harper zor da olsa umursamamayı ya da gevşemeyi başardığında daha canlı renkler giyerken Sicilya’ya bembeyaz bir takım elbiseyle gelişi dikkatimizden kaçmıyor. Daphne’ye zaten diyecek bir şeyimiz yok; dünyanın en umursamaz karakteri olmaya ant içmiş bu genç kadın çiçekli elbiselerinden ya da ışıltılı şıklığından en dramatik anlarda bile vazgeçmiyor.

Happy Season 2 GIF by HBO - Find & Share on GIPHY

Kadın karakterlerin tarzlarının yanı sıra, Tanya’nın ikinci bölümde Greg’le paylaştığı Monica Vitti olma hayali de değinmek istediğim bir başka mesele. Bu hayal tasviri, White’ın bize Tanya’nın hazin sonuyla ilgili yolladığı bir ipucuydu. Vitti’nin kariyerinde önemli bir yeri olan Michelangelo Antonioni’nin L’Avventura filmi Tanya’nın Vitti hayalinden bazı kesitler içeriyordu.  Roma, Aeolian Adaları ve Sicilya’da çekimleri tamamlanan bu film, Akdeniz’de bir tekne gezisi sırasında kaybolan genç bir kadın olan Anna’nın (Lea Massari) aranmasını konu ediniyor. Kadının sevgilisi Sandro (Gabriele Ferzetti) ise Anna’yı ararken, onun en yakın arkadaşı Claudia’ya (Monica Vitti) aşık oluyor. Ama filmin sonunda Sandro, bir başka kadını da Claudia’ya tercih ediyor ve bu sahneler de tam olarak Greg’in telefon konuşması yaptığı terasta yani San Domenice Palace Hotel’de çekiliyor. Greg’in Tanya’nın arkasından bir işler çevirdiğine emin olduğumuz bu anlarda aslında Tanya gerçekten de Vitti’nin özendiği karakterinin kaderini yaşıyor. Ayrıca İtalya sinemasının kraliçesi olarak anılan Monica’nın bu senenin başında hayatını kaybetmesi de bir başka hüzün dolu detay tabii. Ya da Tanya’nın Greg’in bakışlarını “köpekbalığı gözlerine” benzetmesi, Greg’in Portia’nın varlığından abartılı bir şekilde rahatsız olması gibi aşağıdaki videoda art arda sıralanan birçok sahne de aynı şekilde Tanya’nın tıpkı annesi gibi okyanusta son bulan hayatına yapılan göndermeler olarak öne çıkıyor.

Jennifer Coolidge, Entertainment Weekly ile yakın zamanda yaptığı bir röportajda dizinin yaratıcısı Mike White’ın Tanya’yı yazarken kendi kişilik özelliklerini kullandığını söylüyor bu arada. Coolidge ile White’ın 2009 yılında, Gentlemen Broncos aracılığıyla tanışmalarından beri arkadaş oldukları biliniyor ve de Coolidge, Mike’ın onu çok iyi tanıdığını söylüyor; “Mike çok parlak bir zekaya sahip ve orada oturup sadece insanları gözlemliyor. Birçok duygusal ilişkimdeki saflığımı gözlemliyordu ve insanlara nasıl çok kolay bir şekilde inandığımın farkındaydı.” White’ın gerçek hayatta “hiç birlikte olmaması gereken” insanlarla yaşadığı durumları aldığını ve Tanya’nın hikayesini etkilemek için bunları birleştirdiğini düşündüğünü de ekliyor Jennifer. Ayrıca daha bitmedi, iyice yüreğinizi dağlayalım mı? Jennifer ayrıca hayatına giren erkeklerin ondan içten içe hoşlanmadıklarını ama “milyonlarca dolar kazanan bir insan olmasa da sahip olduklarını almak için” ona rol yaptıklarını düşündüğünü söylüyor. Ah be Jen’imiz, üzümlü kekimiz; sen gönüllerimizin divasısın, seni sevmeyen utansın (Coolidge’e saracağımın uyarısını baştan yapmıştım.)

Neyse, biz TWL’ye geri dönelim ve biraz da insana ekran başında sinir krizleri geçirten çiftlerimizden konuşalım. Cameron ve Daphne çifti, ilk görüşte çizdikleri “birbirini çok seven ideal bir çift” imajını birkaç bölüm içinde alt üst edip gamsızlıklarıyla zihnimizde yer ediyorlar. Yüksek libidolu çiftimizin çizdikleri bu imajın ardında aslında “açık” olarak tanımlayabileceğimiz bir ilişki yaşadıklarını öğreniyoruz, Cameron’ın abartılı sarkıntılıkları ve de sadakatsizliğine her defasıyla şaşırıyoruz, Daphne’nin zihninin “berraklığına” hayran kalıyor ve de çeşitli güven problemleriyle dolup taşıyoruz. Diğer yandan Ethan ve Harper çiftinin aralarındaki soğukluğa çeşitli kulplar uydurarak yok saymalarından, kendilerini sürekli Cameron ve Daphne çiftiyle karşılaştırmalarından, ağızlarından düşürmedikleri dürüstlüklerinin de kendilerini kandırmak için bir başka araç olarak kullanmalarından da ayrı yılıyoruz. Zaten finalden sonra bile bu dörtlünün aralarında tam olarak neler geçtiğini öğrenemedik ama White bize bu bulmacası için de çeşitli ipuçları saklamıştı sağ olsun. Harper’ın Cameron ile ilgili söylediklerine inanıp inanmamak size kalmış ama Ethan ve Daphne arasında hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu, değil mi?

Ethan ve Daphne’nin finaldeki teması, satır aralarını okuduğumuzda aslında kendini açık ediyor. White da zaten bu ikilinin adada “her ne yaptılarsa” içlerinde büyüyen kıskançlık duygusunu bitirmesine neden olduğunu söylerken; Ethan’ın da Harper’a karşı kaybolan cinsel dürtülerini de geri getirdiğinden bahsediyor: “Sonunda belki de Ethan ve Harper’ın ihtiyacı olan şey, Cameron ve Daphne’nin sahip olduklarından küçük bir parçaydı.” Mike White bu fantastik dörtlüyle, ilişkiler ve de sadakat konusunda içimizi sıkarken, Di Grasso’larla da benzer şekilde bu yaramızı kazımaya devam ediyor. Ama Di Grasso’lar şu ana kadar bahsettiğimiz çiftler ya da ilişkiler arasından aslında basitlikleriyle ayrılıyorlar. Onların satır aralarını okumaya ya da hakkında uzun uzun analiz yapmaya pek gerek yok sanki; onlar yalnızca “içgüdüleriyle” hareket eden bir avuç adam. Ve bu sezonda tüm bu çarpık ilişkilerden, insanların bu güvenilmezliğinden faydalanarak sezonun “kazananları” olan Lucia ve Mia ise muhtemelen şu sıralar İtalya’nın altını üstüne getirmekle meşguller. Kim bilir, belki de yanlarına Valentina’yı da almışlardır. Portia da kendisine hayatı zehir edecek bir başka patron arayışına girmiş ve daha uçaktayken Albie’ye şikayet etmeye başlamıştır bile… İkinci sezona ve de Tanya’ya hiç istemeyerek de olsa veda ettik belki ama şimdiden üçüncü sezondaki Uzak Doğu tatilimiz için heyecanlanmaya da başladık. White’a olan güvenimiz tam, yolumuz uzun ve de hepimiz bir başka White Lotus skandalının detaylarında kaybolmak için hevesle 2023’ü bekliyoruz. Elveda Tanya, elveda Sicilya…