Uzaylılar hoş geldiniz: Popülerliğini yitiren uzaylı gündemi (şimdi yeni meseleler var)
Uzaylılar hayatımızda bir var, bir yok. UFO gören masum köylüler, NASA’nın sık sık gizemli şekilde ortadan kaybolan projeleri, Pentagon’un ara sıra yaptığı o korkutucu açıklamalar… Çevremizde sürekli uzaylılar hakkında geliştirilen teorilere tanık olurken bir yanımız artık şu dünya dışı hayatı görüp bu cehennemden kurtulmak istiyor, bir yanımız da geleceğin distopyalarından korkuyor. Tüm bu spekülasyonlar ve film ve diziler aracılığıyla başka renkler boyutlar ve zeka sınırlarında tanışmış olduğumuz uzaylıların gerçekliği bizi artık ne kadar alakadar ediyor? Krizler çağının ortasında artık pek de önemi yok belki de uzaylıların gelişinin. Popüler kültür artık yeni senaryolar peşinde… NASA’nın durup dururken “açıklanamayan cisim” anlatısı, Area 51, ve uzaylıların popülerliğini kaybedişine dadanıyoruz.
Uzaylılarla ilgili medyada dönen hikayeler artık klasikleşmiş durumda. Her yeni gelişme, artık daha az şaşırtıcı ve pek çoklarımızın aklında şu cümleyi uyandırıyor “dünyanın derdi bardağı taşırıyor, uzaylılar da gelirse gelsin”. Ama bir yandan da artık insanlar, uzaylıların varlığına karşı biraz daha temkinli yaklaşıyorlar. Çünkü artık dönen haberler, görüntüler ve videolar bir blöf gibi masaya bırakılıyor sanki. Bu noktada, tüm bu spekülasyonlar arasında NASA’nın o meşhur yasaklı bölgesi Area 51, geçtiğimiz yıllarda insanların baskın planlarıyla ciddi anlamda sansasyon yaratmıştı. Bu gizemli askeri üs, uzun yıllardır UFO ve uzaylı teorilerinin odağı oldu. ABD’nin bizden ve en önemlisi biricik halkından sakladığı iddia edilen bilgiler birçok kişiye korku ve heyecan kaynağı oldu tabii. Yıllar boyunca, bu bölgede gizli deneyler yapıldığı ve uzaylı varlıklarının incelendiği iddia edilirken gerçekler hâlâ ortaya çıkmadı.
@shinobiray We don’t care about the aliens!!! #Aliens #omnitrix #Ben10 #fyp #viral #government #earth #UFO #foryou #ShinobiRay #comedy #funny
Geçtiğimiz yıl, NASA’nın UFO benzeri bir görüntüyü halka açması, belki de bu konudaki en çarpıcı gelişmelerden biriydi. Ancak, hâlâ bu tür görüntülerin ve olayların tam olarak ne olduğu netlik kazanmış değil. Oradan oraya hızlı bir şekilde ilerleyen, adına UAP yani “Unidentified anomalous phenomena” (tanımlanamayan anormal olaylar) koydukları bu cisim hakkında NASA uygulamalar yaparken bir yandan da görüntüleri halka açtı. Sonrasında da bu tür olayları açıklamakta zorlandıklarını ve halkın da görüntüleri incelemesi gerektiğini söylediler. Belki de ilk defa böyle bir “itiraf”ta bulunan NASA’nın bu açıklaması aslında pek de şok yaratmadı. Ama bir yandan da NASA bilmiyorsa kim bilecek tabii ki.
@modernday_eratosthenes Replying to @salliee a late night rant that should have been kept deep within my blood pressure #aliens
Tam bunlar yaşanırken bir yandan da 13 Eylül 2023’te Meksika’da bir UFO fanı ve gazeteci olan Jaime Maussan iki uzaylı biçiminde cismi tanıtarak bunların dünya dışı yaşamın birer kanıtı olduğunu iddia etti. Çok hızlı bir şekilde popülerleşen bu konunun sonucunda başka gazeteciler adli tıp uzmanı Jose de Jesus Zalce Benitez’in bu cisimlere yapacağı testleri kayda almak için çağırıldılar. Bu bahsedilen “uzaylı bedenleri”nin 1000 yıllık olduğunu ve 2017 yılında Peru And Dağları’nda İnka kalıntılarıyla dolu bir şehir olan Cusco’daki yosun madenlerinde bulunduğu iddia ediliyordu. Araştırmalar hâlâ sürüyor ve geçtiğimiz Aralık ayında gelen habere göre bir araştırmacı ekibi eşliğinde yapılan yeni analiz, örneklerin yüzde 30’undan fazlasının DNA’sının “bilinmeyen” veya “bilinen herhangi bir türden” olmadığını gösterdiği söyleniyor.
@kvd3x Aliens Are Real – US Congress Confirms 😳🤯 #aliens #ufo #fringe #uscongress #flatearth #conspirancytheory #conspiracytiktok #aliensarereal #govermentsecrets #ufosarereal #kvd3x
Bu noktada insanlar, eğer gerçekten uzaylılar gelirse, onlara nasıl davranacaklarını düşünmeye başladılar. Belki de en sık sorulan sorulardan biri, “Uzaylılar gelirse insanlığı tanıtmak için onlara ne verirdin” sorusu. Tüm bu komplo teorileri, Area 51’e baskınlar, ekonomik sıkıntılar derken aslında insanların çok da uzaylılardan şikayet etmeye bir hali kalmadı. Ya teslim oluruz, ya arkadaş ama eğer İnka’lara o piramitleri yapmalarına yardım etmişlerse iyi birilerine benziyorlar. Bazıları, hoş geldiniz demek için Şemsi Yastıman’ın türküsünü çalarak ve bir fincan çay ikram ederek uzaylıları karşılamayı tercih ederken, diğerleri daha tedbirli yaklaşabilir.
Uzaylılar uzun yıllar boyunca -biraz da işte bilim kurgunun etkisiyle- yanlış bir repütasyonla da anılmış olabilir. Dünyayı kolonize etme arzuları, insanlığı tek bir el hareketiyle yok edebilecek güçteki ileri zekaları, gecenin bir vakti insanları kaçırıp üzerlerinde deney yapmaları… Bu gözler daha neler gördü. Uzaylılar saymakla bitmeyecek kadar çok kötücül senaryoya maruz kaldı…
Fakat bir yandan da uzaylıları hayal edişimiz de, tüm bu korkuların içerisinden belli oluyor ki, oldukça insani bir yerden geliyor. Bizim gibi duyguları, yönetme arzusu olan, kolonileştiren ve bizden daha gelişmişse baskılayan bir yaratıktan bahsediyoruz, fakat onların nasıl duygular beslediğini hatta duygu diye bir tanımları var mı onu bile bilmiyoruz. Üstüne bir de emin değiliz ama, hiçbirimiz uzaylılar tarafından daha ziyaret edilmedik, ya da öyle zannediyoruz (!). Ama gelseler de misafirperverliğimizi eksik edeceğimizi de zannetmiyoruz. Örneğin, Şemsi Yastıman’ın “Uzaylılar Hoşgeldiniz” adlı türküsü, uzaylılara Türk misafirperverliğini göstermek için yazılmış harika bir hiciv. Gerçekten arkadaş canlısı olup olmayacakları bile ciddi bir soru işaretiyken, hele ki bizi 1000 yıl önce çoktan ziyaret etmişlerse, Interstellar’dan öğrendiğiniz uzay yılı hesaplamalarıyla şimdiye kadar ne seviye gelmiş olacaklarını siz düşünün. E durum böyleyse, zaten türkü söylemekten başka bir çaremiz yok.
“Dostça öğüt görev bize
Hemen dönün ülkenize
Uzaylılar hoş geldiniz”