
Yağmur sonrası emektar şemsiyeler karşısında tek yürek
Yağmur altında İstanbul’da, kaçınılmaz şemsiye sanatı…
Her şey bir gün önce arkadaşıma “Bu kışa aşırı hazırım, kışla mücadele kitim var, bana bir şey olmaz” diyip, özellikle o sapsağlam şemsiyemle hava atmamla başladı.
Ertesi gün nazardan habersiz, fırtınaya karşı göğüs germeye çalışırken, nice umutlarla tutunduğum şemsiyem kırıldığı için memleketimizin bu en büyük sorunuyla yüzleştim.
Her yer kırık şemsiye, her yer direniş adeta…
“Kendi kişisel deneyimim” (bu lafa da bayılıyorum) sonrasında, “Neyse ki yalnız değilim” diyerek arkadaşıma yolda gördüğüm bir başka kırık şemsiye fotoğrafını yolladım. İki adım attıktan sonra bir tane daha ve ardından bir tane daha derken o kadar çok kırık, terk edilmiş, öylece bırakılmış ya da çöp kovalarının yanına iliştirilmiş şemsiye fark ettim ki daha fazla kayıtsız kalamazdım artık.
Bu kareler bir şey anlatıyor olmalıydı. Eğer evrenin bana gönderdiği başka büyük bir mesaj yoksa, neden sosyolojik bir sonuç olmasın ki diye düşündüm.
Öncelikle sevinin, Beyoğlu’nda hâlâ gündüz vakti çok fazla insan var. Esas dram ise İstiklal’in yaya halkının canı tek sıkımlık, yol kenarında satılan, acil durumlarda çaresizce alınmış şemsiyelere mahkum olması. “Ucuz” diye de eklemek isterdik bu cefakar şemsiyeler için de ama malum, yağmur anlarında o da geçersiz olabiliyor. Zira ilk damla düştüğü andan itibaren etrafta beliriveren şemsiyeciler (var mı böyle bir meslek) “mağduriyetimizi” fırsat bilip fiyatları da birer, ikişer artırmaktan kaçınmıyorlar. O meşhur şeffaf şemsiyeler bazen 5 TL, bazen de yüzde yüz zamla 10 TL olarak karşınıza çıkabiliyor. Ama gök tepenize inerken, üçün beşin hesabını yapmaya kalkışacak değiliz elbette.
Bir de tabii, o altına güvenle sığınılan şemsiyelerin terk ediliş şekilleri var, asıl dramı yaratan. Bazısı adeta hüzünle, uyandırmaya kıyamamışçasına yol kenarlarına terk etmişler bu emektarları. Bazısı da rızkının peşinde koşarken, savuruvermişler orta yere. Yaşandı bitti saygısızca diye gökdelen tepelerinden haykırırcasına… O sizin en zor anınızda yanınızdaydı, peki ya siz ne yaptınız? Kaçıp gittiniz kendinizi çok sevdirmeden.
Bu fotoğrafları Instagram’da paylaştıktan sonra hüzün dolu mesajlar aldım. Kim bilir ne acılar yaşandı da insanlar bu acıyı derinden hissettiler ve paylaştılar…
Bu acı hepimizin…