Baharı, dans ve performansla Beykoz Kundura’da karşılıyoruz

Güneşin çekingenliği bırakıp yavaş yavaş yüzünü göstermeye başladığı günlere nihayet kavuştuk. Bahar coşkusu geldi ama elbette yalnız değil. Yanında, neşe ve enerjiyle birlikte kendimizi sokaklara atma, etkinlikten etkinliğe koşma isteği de getirdi. Kısacası, geçirdiğimiz kışı unutmaya ve bunun için elimizden geleni yapmaya da hazırız. Size de bazı önerilerimiz de var…Performans ve çağdaş dans tutkunlarını heyecanlandıracak bir programla karşımıza çıkan Beykoz Kundura, radarımıza aldığımız etkinliklere ev sahipliği yapıyor yine. ‘‘Yine’’ diyoruz, çünkü Beykoz Kundura 2018’den beri de İstanbul’un gözde kültür ve sanat merkezlerinden biri. Uzun yıllardır farklı disiplinlerden pek çok etkinliğe, kültürel üretimlere ev sahipliği yapıyor ve hepimize sanatla buluşabileceğimiz yeni alanlar yaratıyor. Geçtiğimiz Ekim ayında seyirciye kapılarını açan Kundura Sahne de performanslardan özel gösterimlere uzanan programıyla buranın gücüne güç katıyor. Tabii Beykoz Kundura’nın kültüren geçmişini ve Boğaz’ın esintisini de arkasına alarak…

Hiçbir Şey Yerinde Değil, Fotoğraf: Mustafa Erdoğan

Biz de içimizdeki bahar coşkusu ve büyük bir iştahla Kundura Sahne’nin Nisan ayı programına dadanıyoruz. Dolu dolu bir program var karşımızda. Yerli performans sahnelerinin önde gelen çağdaş dans topluluklarından Çıplak Ayaklar Kumpanyası’nın sergilediği iki performans, Nisan ayının öne çıkan etkinliklerinden. “Her türlü hayale açık” olduğunu bildiğimiz Çıplak Ayaklar Kumpanyası, yerli pek çok sahnede karşımıza çıksa da bu kez farklı bir heyecanımız var: Performanslar, Beykoz Kundura’ya has tarihi ve mimari özelliklerin buluştuğu Kundura Sahne’de farklı bir deneyim sunacak. Başka bir deyişle, performanslara özel bir sahne ve atmosfer deneyimi eşlik edecek. Böylece biz seyirciler de her zaman fırsat bulamadığımız bir seyir deneyimi yaşayacağız.

Hiçbir Şey Yerinde Değil, Fotoğraf: Mustafa Erdoğan

Hiçbir Şey Yerinde Değil, Çıplak Ayaklar Kumpanyası’nın teorik bağlamdan yola çıkan performans üretimlerinin bir örneği. Yerinden edilen ya da zorunlu sebeplerden yer değiştiren insanların hikayelerinin peşindeyiz. Sahnede Çıplak Ayaklar Kumpanyası’ndan dört dansçı bizleri bekliyor. Dansçılar taşınan, bölen ve ayıran objeleri kullanarak kurulan, ait olunan ve terk edilen yerler yaratacak. Onların birbirine dönüşen, dokunan ve birbirinden kopan bedenlerine de Ahmet Kenan Bilgiç’in müziği eşlik edecek. Kayıp ve göç duygularını anlamaya çağıran bir performansla; dans, müzik ve video sanatının buluştuğu görsel ve işitsel bir evrene konuk olacağız. Performansı programına not almak isteyenlere ufak bir hatırlatma: Hiçbir Şey Yerinde Değil, 2 ve 3 Nisan tarihlerinde sahnelenecek.

Nisan programında yer alan bir diğer Çıplak Ayaklar Kumpanyası performansı ise, ekibin son projesi Taşıdıklarımız. Sarsıcı bir izleme deneyimi sunan performans, “Taşıdıklarımız gerçekten de ihtiyacımız olan şeyler midir? Bizi hayatta tutmak için mi varlar, yoksa hiç sorgulamadan kabul ettiğimiz bir ömrü devam ettirmemizi mi sağlarlar?” sorularının peşine düşürecek izleyicisini. Portekiz’in önde gelen koreograflarından Franscisco Camacho’nun sanat yönetmenliğini yaptığı gösterinin bol bol kendimizle yüzleşme fırsatı sunacağına dair güçlü tahminlerimiz var. Kim bilir belki performans sonunda taşıdığımız her şeyi bırakabilme ve atabilme ihtimalini hatırlamak, hepimize iyi gelir. (Ansızın gelen umut mu o?)

Taşıdıklarımız, Fotoğraf: Mustafa Erdoğan

Canan Yücel Pekiçten’in performansları da ayrıca programda dadanmak için sabırsızlandıklarımız arasında. Pekiçten’i henüz izleme fırsatı bulmayanlara bilgilendirme yapalım: Kendisi Der Zwerg adlı koreografisiyle Polonya’da Gdansk Dans Festivali’nden birincilikle dönmüş, ödüllü bir sanatçı. Nisan ayında Pekiçten’i biri Türkiye prömiyeri olmak üzere iki solo performansıyla izleyeceğiz. All About The Heart (Yüreğe Dair) üç farklı operaya konu olmuş kadın karakterlerin öykülerini, izleyiciyi bol bol şaşırtarak sahneye taşıyacak bir performans. Bu üç ayrı solo yapıtta, cinsiyetçi bir bakışla yaratılmış kadın karakterlerinin değişimine tanıklık edeceğiz.

Pekiçten’in son performansı How to Enjoy Ceylon Tea (Seylan Çayı’nın Tadı Nasıl Çıkarılır) ise Georges Bizet’in oryantalist operası İnci Avcıları’nın peşinde Sri Lanka’ya, sömürge ürünü çayın merkezi Seylan’a ulaşan bir yolculuğa çıkaracak bizi. Gösteri, Türkiye prömiyerini 23 Nisan akşamı Kundura Sahne’de yapacak, ayrıca performans 24 Nisan tarihinde de tekrarlanacak.

Beykoz Kundura’ya gitmişken, neler yapabiliriz diye soranlar için de cevaplarımız var. Nisan programı çağdaş dans ve performans meraklılarının yanı sıra film tutkunları için de alternatif sunuyor. Aralarında Marilyn Monroe efsanesini başlatmış 1953 yapımı suç filmi Niagara ile sinema tarihinin ilk komedi oyuncusu kadınlarına selam gönderen sessiz film programı Nasty Women’ın da bulunduğu Kundura Sinema’nın Nisan programına göz atabilir, dilerseniz Kundura’nın Hafızası: Bir Fabrikaya Sığan Dünya sergisini gezebilirsiniz. Sergi, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet’i kapsayan zengin bir geçmişe sahip Sümerbank Deri ve Kundura Fabrikası’nın tarihine bambaşka bir perspektif sunarak, bir nevi zamanda yolculuğa çıkarıyor.

Güzel havaların ve mekanın tarihi dokusunun tadını çıkarmak isteyenler ise (içimizde bahar coşkusu var demiş miydik?) etkinlik öncesi ve sonrasında Beykoz Kundura’nın açık ve kapalı yeme-içme alanlarında vakit geçirebilirler. Buradan tüm etkinlik detaylarına ve biletlere ulaşabilir, kendinizi şimdiden Boğaz havasına kaptırabilirsiniz.