Bolca spoiler’lı ve hissiyatlı bir Game of Thrones yazısı

En iyi olacağını sandığımız ama asla en iyi olamayan bir Game of Thrones bölümünün ardından…

“The Battle of Winterfell is over and a new chapter for Westeros begins.”

IMDb’de Game of Thrones’un haftaya yayınlanacak bölümünün açıklaması bu şekilde: Winterfell Savaşı biter ve Westeros için yeni bir dönem başlar. Ben buna hazır mıyım bilmiyorum. En azından bu kadar çabuk, kolaya kaçacak şekilde olmasını, Game of Thrones’un geçmiş yedi yılına yediremedim.

Hızlı bir özet geçelim: Dün gece yayınlanan bölüm The Long Night, adından da anlaşılacağı gibi dizide Night King’in ismini duyduğumuz, ismini gördüğümüz ilk andan beri beklenilen büyük kapışmanın gerçekleştiği bölümdü. Bölümden önce hemen hepimizin bildiği ise bütünün Game of Thrones ahalisinin Winterfell’de ölüler ordusuyla çarpışacağı, birçok kayıp vereceğimiz ve bu 80 küsür dakikalık upuzun bölümün çekimlerinin 55 gün sürdüğüydü. Dolayısıyla, dizinin sondan dördüncü bölümü olarak beklentilerimizi arşa çıkarmış olması da son derece anlaşılır.

Ama işte öyle olmadı.

Bu gözler neler gördü… Bize Hardhome’u, Battle of Bastards’ı izletmiş insanlardan (ki tam olarak aynı insanlardan bahsediyoruz: Üç bölümde de yönetmen koltuğunda Miguel Sapochnik var, yazarlarımız da dizinin yaratıcıları David Benioff ve D.B. Weiss) şişirilip şişirilip önümüze sunulan, final sezonunun en büyük bölümü olmasını beklediğimiz ama hiç de öyle olamayan bir bölüm izlemek… Bilemiyorum Altan, olmuyor böyle.

Ama tabii ki yine de Yiğit’i öldürüp hakkını yemeyeceğim. Kış, sisiyle pusuyla fırtınasıyla güzel geldi, bölümün adına yaraşır bir gece izledik. Ama bir noktada her şey o kadar karardı ki, görüntüyü kaybedip sadece seslerle takip etmeye başladığımı hissettim. Sam’in yerden asla kalkmamasına rağmen hiçbir koşulda ölmemesi, canımız ciğerimiz Lyanna Jr’ımızın Oberyn’in kaderini paylaşmasına ramak kalması, dizinin en koca yürekli karakteri Jorah’ın, Boromir’i andıran, kalpleri parçalayan vedası, tam zamanında giren muhteşem müzikler (hele Light of The Seven’ın bir versiyonu ile ardından çalan piyano), Theon’un ile Beric’in fedaları, Sansa ile Tyrion’ın içimizi eriten bakışmaları, buzların efendisi Night King’in ilk defa tebessüm etmesi… Bölüm kesinlikle akılda kalıcı çok detay barındırıyor ama işte dediğim gibi, tüm bunlara rağmen çıta öylesine yükseldi ki geçtiğimiz altı sezonda (yedinci sezonu çöküşün başlangıcı olarak sayıyorum), bir türlü tatmin olamıyorum.

Yine de güzeldi, kötü demeye gönlüm el vermiyor.

Duygusaldı bir kere.

Vay be…

Ama -tabii ki her zaman bir ama var- şu an karşımızdaki tablo bize açık açık dizinin olayının (çoğu kişi öyle sanmasına rağmen) Night King olmadığını, kalan üç bölümde taht savaşını izleyeceğimizi söylüyor, bu da ne yazık ki tatminsizliğin en temel sebebi.

Aslında bölümün geneline baktığımızda, final sezonundan önce ve yedinci sezonunun sonlarından itibaren başlayan kaygının yerinde olduğu ortaya çıkıyor: Artık her şey çok çabuk oluyor, birçok şey kolaya getiriliyor ve estetik sahneler yaratma uğruna bazı saçmalıklarla mantık hatalarını görmezden gelmemiz bekleniyor.

Bölüm boyunca sessizlik ve karanlıktan izleyecek bir şey bulamadığım anlarda, birkaç kere kalan üç bölümde ne olacağını düşündüm. Son dakikalarda da dizi bunun cevabını verdi. Arya’nın Aşil gibi uçarak Night King’in tepesine bineceği, kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. İşte Fantastik Dizi 101 dersinin hakkını veren bir sahne.

“Beğenmedim” demek gerçekten içimden gelmiyor ama şu da bir gerçek ki, bugüne kadar televizyonun gördüğü en görkemli birkaç bölümü Game of Thrones yaptı ve insan final sezonunda da bunları aşmasını beklemekten kendini alamıyor.

Sanki dizi artık (eskiden çok iyi yaptığı gibi) farklı bir şeyler sunmaya çalışmıyor; tek derdi herkesin ama herkesin hoşuna gidebilecek bir şeyler ortaya koymak, görsel efektleri hikayenin ve sezonlardır süren gizemlerin (e hani Azor Ahai, hani Night King’in yıllardır merak ettiğimiz geçmişi?) önüne koyarak günü kurtarmak… George R.R. Martin’in kitaplarından yoksun geçen bir sezonun da bunda payı elbette var. Ramsay Bolton’un gözünü seveyim.

Ve bölüm öyle bir bitti ki… Birden bitti. Bazı şeyler birden bitmemeli. Game of Thrones da bence onlardan biriydi ama Night King bölüm boyunca kılıcına dahi davranmadı, yanındaki bakanlar kurulu kimseyle dövüşmedi, Arya kimmmmselere görünmeden zıplaya hoplaya gelip yükseldi ve sonunda biz Bran’in tepkisizliğinde kalakaldık, savaş bitti, IMDb’nin dediği gibi Westeros’ta yeni bir devir başladı.

Yahu Sam cidden nasıl kurtuldu her defasında?