
Yıkımlar, doğuşlar ve vedalar: Canavar’dan atölyesine veda sergisi
Yolu Kadıköy ve çevresinden geçen herkesin karşılaştığı, bildiği bir isim Canavar. Suretiyle olmasa da semtin sokaklarındaki çalışmalarıyla görüyoruz onu. Zihnimizde kimi zaman korkutucu hislerle özdeşleşen, alıştığımız güzellik standartlarına pek de uygun olmayan hatta kimi zaman görenleri rahatsız eden hamam böcekleriyle karşılaştıysanız, bilin ki bu mural sanatçısı Canavar’ın elinden çıkmış bir çalışma.
Şu günlerde uzun yıllarını geçirdiği Kadıköy, Hasanpaşa’daki atölyesine veda ediyor Canavar. Bu vedayı da “Entropi” adlı solo sergisiyle yapıyor. Metinsel notlar, atölyenin duvarına iliştirilmiş derslerle karşılacağız bu sergide. Anonim kalmayı tercih eden Canavar’ın bu zamana kadar sadece üretimleriyle yüzünü gösterme hali de bu sergiyle farklı bir evreye geçecek. Bu sergiyle Canavar’ı daha yakından tanıma fırsatı bulacakmışız gibi hissediyoruz biz de. Tabii bir de kendisini şekillendirdiğini ve en önemli yıllarını geçirdiğini söylediği atölyesine vedasına ortak olmak istiyoruz.
Vedalar zordur klişesine girmiyoruz tabii. Zaten Canavar da yeniye doğru bir yolculuğa başlayacağını söylüyor. Anlayacağınız hüzünlü bir veda değil bu.
Entropi’nin dumanı üstünde tüterken, bizim de Canavar’a soracaklarımız var.
Not: Siz de bu vedaya katılmak, Canavar’ın yeni yolculuğu öncesinde ona eşlik etmek istiyorsanız Entropi başlıklı sergiyi görmek için 24 Eylül’e kadar vaktiniz olduğunu hatırlatalım.
Uzun süredir İstanbul duvarlarında görüyoruz çalışmalarını. Bildiğim kadarıyla sokak boyamaya Gebze’de başlıyorsun ve bir süre sonra yolun İstanbul’a düşüyor. Biraz başa dönmek istedik, sokaklarlar, duvarlarla nasıl kesişti yolun?
Resme karşı hep bir ilgim oldu, sokakla ilk karşılaşmam ilkokulumun duvarında gördüğüm graffiti ile başladı. Farklı olanı arayışımın ve şehre sokaklara iz bırakarak ben de varım deme çabamın desteklediğini düşünüyorum.
Anonim kalma isteğin ister istemez merak uyandırıyor. Çalışmalarının önüne geçmeme, tanınmak istememe ya da başka bir nedeni var mı bu kararının?
Çocukluğumda tahtaya çıkmaya hep mesafeliydim, buna sahne korkusu diyebiliriz. Graffiti kültürü, sokakta anonim olmak, maskeye yönlendirdi. Maskeyle sahnede daha kendimim. İşlerimin yanında bir ifade biçimine dönüştü.
Türkiye’de sokak sanatına ve sanatçılarına yönelik bazı önyargıların hala yıkılmadığını söyleyebiliriz. Sen nasıl tanımlarsın sokağı ve sokak sanatını? Başladığın dönemle bugünü kıyasladığında nasıl değişimler görüyorsun?
Sanat mı değil mi tartışmaları birilerinin buna karar verebilme hakkına sahip olma çabası sadece komik. Sokak sanatına biraz daha yüzeysel bakıldığını hep hissettim. Üretenlerin ısrarla devam etmesi bu durumu biraz da olsa değiştirmeye başladı.
Geçen yıl ilk kişisel sergin “Herşey Yolunda” ile bir galeri sergisinde gördük çalışmalarını. Nasıl deneyimledin o sergiyi, farklılıklar nelerdi?
İşlerimi sokaktan tanıyan insanların dış etkilerden uzak daha yalın bir şekilde okuma yapmasını istiyordum. “Herşey yolunda” sergisinde bunun yansımasını net bir şekilde almış oldum. Benim için farklı bir ifade biçimi olarak beliriyor.
“Entropi” bizi, Canavar’ın dünyasına davet ediyormuşsun gibi hissediyorum. Entropi’de neler göreceğiz? Çalışmalarını ve üretim sürecindeki hislerini nasıl anlatırsın?
Hayatımın ve üretimlerimin temel disiplinin en belirgin kavramı “Entropi”dir. Kendiliğinden, rastgelelik ve düzensizlikle doğan yenilikleri kontrol edebildiğim ve edemediğim kadarıyla bir döngü içinde devam etti. Yıkımları ve doğuşları sergiliyorum.
Aynı zamanda atölyene veda ediyorsun. Veda edecek olmak sende nasıl hisler uyandırıyor?
Yaklaşık yedi senedir, burada yaşadım ve ürettim. Beni şekillendiren en temel yılları burada geçirdim diyebilirim. Kişisel olarak birçok sorgulamanın hesaplaşmanın yaşandığı bir zaman dilimiydi. Artık anlamsız bir döngüye dönüşmeye başlamışken atölyenin satılması beni yeniye doğru harekete geçirdi.
Söz konusu sokak sanatı olduğunda da sanatçıların baskı ve engellemelerle karşılaştığını görüyoruz. Mural’lar özelinde bu, çalışmalarınızın silinmesi olarak karşımıza çıkıyor. Bir çalışmanın silinmesi, bu tarz engellemeler üretimlerini nasıl etkiliyor?
İşleri en hızlı kapatılma rekoru “İzinsiz” dostumda. Benzer durumları sıklıkla yaşıyoruz. Bu durum işlerin bir yerlere dokunduğunu ve çalıştığını gösteriyor. Çoğu zaman harekete geçmek için tetikleyici bir unsur halini alıyor.
Sosyal medyanın da pompaladığı estetik kaygısı, gözümüzün her an “güzeli” aramasına neden oluyor. Sokaklarda da renkli, “güzel” ve aslında “Instagram’da paylaşabileceğimiz”, kurumlarca teşvik edilen çalışmalar görebiliyoruz. Öte yandan senin çalışmaların alıştığımız bu estetik kaygıların çok daha ötesinde, rahatsız edici ve protest bir yönü var diyebiliriz sanki…
Ben de güzeli arıyorum, bulabildiğim bu kadar.
Entropi sonrası ufukta seni bekleyen sergiler ve projeler var mı; nerelerde göreceğiz seni?
Sanırım sokaklarda daha çok karşılaşıcaksınız.