Cannes semalarına doğru, bir festival dadanması

Çocukken, ilkokulda mevsimleri ilkbahar, yaz, sonbahar, kış diye öğrenmiştik. Büyüyüp de yazın botlu, kışın çorapsız dolaşan yetişkinlere dönüşünce mevsimler de başka tür anlamlar yükleniyor: Kış ödül sezonu oldu, bahar ve yaz ise festival sezonu. 

Memleketimizde yeterince yoğun bir festival takvimi olsa da ecnebi festivallerden de gözümüzü ayıramıyoruz. Geçen hafta Coachella’ya gitmeyenlerimiz bile gitmiş kadar oldu. Ben en azından Beyoncé’nin tüm sahne trafiğine hakim olacak kadar video gördüm. 

Cannes jürisi

Esas gönlümün efendisinin sesi ise yakınlardan gelmeye başladı. Festival de Cannes, öz Türkçesiyle Cannes Film Festivali, 8-19 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek. Bu seneki jüri geçtiğimiz günlerde açıklandı. Jüri başkanlığına Cate Blanchett reis seçilirken, son yıllarda istisnasız her filmini beğendiğim ama kendisine çok da bayılmadığım Léa Seydoux; post-Twilight çıkışlarını pek sevdiğim, Personal Shopper ve Café Society’den tanıdığımız Kristen Stewart, çıkışını yıllar önce Happy Together ve Crouching Tiger, Hidden Dragon’la yapmış olan Chen Chang, yüzünü ve ismini ekranlardan tanıdığımız diğer jüri üyeleri. Sicario’nun yönetmeni Denis Villeneuve, Selma’nın yönetmeni Ava duVernay, 90’larda bir ikona dönüşmüş olan Khadja Nin, The Return, Leviathan ve Loveless gibi filmleriyle bizi allak bullak etmiş yönetmen Andrey Zvyagintsev de jüri üyeleri arasında. 

Filmler

Festivalin bu seneki açılış filmi Asghar Farhadi’nin son filmi Everybody Knows (Todos Lo Saben). A Separation’dan bu yana festivallerde fırtına gibi esen Farhadi, ana yarışmada bölümünde Godard, Spike Lee, Jafar Panahi gibi yönetmenlerle karşı karşıya olacak.

Festivalin bu sene en çok konuşulan katılımcısı ise Lars Von Trier. Meşhur Persona Non Grata, bu sene Cannes sahalarına geri döndü ve The House That Jack Built adlı filmi yarışma dışı kategoride sosyeteye takdim edilecek. 

Uzun zamandır merakla beklenen Terry Gilliam’ın The Man Who Killed Don Quixote adlı filmi de festivalin kapanışını yaparken nihayet görücüye çıkmış olacak.

Cannes Film Festivali’nin kamberi Nuri Bilge Ceylan da tabii ki yeni filminin ilk gösterimini yapacak isimler arasında. Ahlat Ağacı’ndan ilk poster ve görüntüler de bu hafta yayınlandı. Merakla bizim diyarlara ulaşmasını bekliyorum.

Festivalde olmayanlar

Festivalde boy gösterecek filmler ve yönetmenleri kadar, programa alınmayanlar arasında da sabırsızlıkla beklediğimiz filmler var. Bunların başında Xavier Dolan’ın The Death and Life of John F. Donovan filmi geliyor. Bir türlü bitmeyen çekimleri ve post prodüksiyonu, kısaltılamayan rough cut’ı, filmi kısaltabilmek için komple silinen Jessica Chastain sahneleri, sürekli gündem olup durdu. Zaten Dolan, çekimler zamanında bitmeyeceğinden filmin Cannes’a yetişmeyeceğine dair bir açıklama da yapmıştı. 

Festivalde göremediğimiz bir diğer isim Claire Denis oldu. Denis 30 yıldır ana yarışmada yer almasa da filmleri başka bölümlerde gösteriliyordu. Son filmi High Life neye benziyor bilmiyorum ama bu sene yarışmada olması bekleniyordu. Denis ne yapsa merak ederim zaten ama bir de bu filmi Zadie Smith’le ortak yazdıklarını ve Robert Pattinson’ın oynadığını görünce iyice merak etmeye başladım ve festivalde neden yer almadığını da anlamadım. 

Gözlerimiz yollarda…