
Ferragnez evinin halleri: Chiara ve Fedez çifti evinin kapılarını bizim için açtı
Popülerliklerini ve medya üzerindeki güçlerini bu kriz sürecinde çok etkili bir şekilde kullanan ve milyon euro’lara ulaşan bir yardım kampanyası başlatan Chiara ve Fedez çiftinin ezber bozduğu kesin. Ev halleriyle bizi adeta eğlenceli bir reality şovun içine çeken bu süper çift, ”influencer neydi, kime denirdi” sorularını sorduruyor bize… Amma koca yürekliymişsiniz yahu, keşke değerinizi önceden de bilseydik…
”Salondaki koltukta uyuyakalmışım. Rüyamda Chiara ile Fedez’in evindeyim. Bunların bebek hastalanıyor ve diyorlar ki evde dede var; yaşlı olduğu için gidemez. Bizim de ona bakmamız lazım, hastaneye götürür müsün? Ben de bebeği kucağıma alıyorum, hangi hastaneye gitsem diye konuşmaya çalışıyorum. Ama o sırada televizyon bangır bangır açık, Obama bir konuşma yapıyor, derdimi anlatamıyorum, kumandanın sessize alma tuşunu bulamıyorum. Kucağımda bebekle helak olmuş bir halde debelenip durdum. Uyandığımda o kadar sinirliydim ki!”
Geyik muhabbetlerinin döndüğü bir WhatsApp grubunda, bir arkadaşımızdan gelen, travmalarla yüklü bir mesaj.
Hastalık, hastane ve helak olma durumları (ve Obama) bir yana, Chiara ve Fedez’in hayatına bu kadar hakim olmasında sıra dışı bir taraf olduğu kesin. İşin komik tarafı ise anlatılan bu rüya ile birlikte hepimizin bir şekilde Chiara ve Fedez’in hayatına feci şekilde hakim oluğumuzu fark etmemiz… Evdeki dededen köpeğin ruh hallerine kadar, İtalya’da salgının en yoğun çarptığı Milano’daki evlerinde karantinaya çekilmiş olan bu yıldız çiftin her şeyini, reality şov izler gibi izliyoruz birkaç haftadır. Ve gariptir mutlu da oluyoruz. Influencer’lara karşı en taş yürekli olanlarımızı bile şu zamanda peşine takan çiftin giderek yükselen popülerliğinde sadece eğlenceli hayatları değil etkili olan; ”influence” etme güçlerini doğru yerlere kanalize eden çift, başlattıkları kampanyalar ve topladıkları bağışlarla İtalya’da yeni sağlık merkezlerinin açılmasını sağladılar. Kuru gürültülerle dolu dijital alem için, esaslı bir hareket.
Önce blogger’lar vardı
Influencer çağından önce, blogger dönemi geçerliydi; dijital alemin sürekli değiştirdiği yayıncılık tarafında. Blogger’ların varlığı yeni bir kapı açmıştı. Her birey başlı başına bir mecraydı artık. Ne hakkında konuşurlarsa konuşsunlar; ister uzmanlıkları olan bir konuda içerik aktarsınlar, isterlerse de özel hayatlarını paylaşsınlar… Medyaya taze kan getirmişlerdi. Henüz sosyal medya da yoktu. Tumblr, Blogspot, WordPress yazılı blog paylaşımlarının yanı sıra görselliğin öne çıktığı içeriklerin de olduğu mecralardı. Ve görselliğin ön planda olduğu moda içerikleri de bu bloglar üzerinden bambaşka bir şekle bürünmüştü. Moda dergilerinin podyumlara veya ünlülerin stillerine odaklanan içeriklerine karşılık, moda bloglarında daha kişisel ve haliyle sokak stilinin bol bol olduğu yazılar, fotoğraflar karşımıza çıkıyordu. Yani artık moda dünyasında sesini duyurmanız için ünlü bir oyuncu, editör ya da şarkıcı olmanıza gerek yoktu. Stiline güvenen herkes kendi çemberini yaratabilir ve kitleleri de peşine katarak bu çemberi büyütebilirdi.
The Blonde Salad
İşte klasik yayıncılığın blogger’larla çarpıştığı o dönemde çıkmıştı Chiara karşımıza. The Blonde Salad adlı blogu üzerinden kendi kıyafetlerini ve fotoğraflarını paylaşıyordu. Tipi de model gibiydi; sarı saçlı, mavi gözlü, uzun ince bir genç kadın. En sıradan kıyafeti bile geçirmiş olsa, kendine baktırmayı başarıyordu.
2009’da açtığı blogu The Blonde Salad 2011 yılında Teen Vogue dergisi tarafından göklere çıkarılmış, Chiara yılın en çok takip edilen blogger’ı olarak sağlam bir yazıya konu edilmişti. O yıllarda üniversite eğitimine devam eden Chiara’nın The Blonde Salad’ı, öğreniyoruz ki ayda 1 milyon ila 12 milyon arasında ziyaretçi çekiyormuş. Bir blog için, çok çok çok yüksek bir rakam.
Tabii yüksek rakamlar, yüksek işleri de beraberinde getiriyor. The Blonde Salad üzerinden gelen reklamlar, Chiara’nın başrolde olduğu kampanya çekimleri, marka iş birlikleri… Giydiklerinin fotoğraflarını çekip paylaşan bu genç kadının başarısı, dijitalin gücüyle ilk kez karşılaşan ekonomi ve medya büyükleri için çarpıcıydı elbette ama her şey yeni başlıyordu. İlerleyen yıllarda Forbes tarafından hazırlanan En Önemli Influencer’lar listesinin tam tepesine yerleşen Chiara, çok geçmeden kendi ayakkabı ve sonra da kıyafet markasını kurdu: Chiara Ferragni Collection. Bu esnada sosyal medyaya ve özellikle Instagram’a da etkili varlığını ful fors taşıyan Chiara, dünyaca ünlü dergilerin edisyonlarında boy boy fotoğrafları çıkan bir stardı artık. Hatta Türkiye’ye de gelmiş; Vogue ve sonradan yayını durdurulacak olan Glamour dergilerinin kapakları için çekimlere katılmıştı.
Süper star bir çift
Daha ne kadar büyüyebilir diye merak ve biraz bıkkınlıkla bakmaya başladığımız bir noktada (etkili bir oyuncu veya şarkıcı karşınıza sürekli yeni projeler, filmler veya albümlerle çıkarken influencer’lar tarafında kendini sürekli tekrar eden işler söz konusu olabiliyor; evet, Chiara’yı bazen Intimissimi bazen Steve Madden giyerken görüyoruz ama hep aynı şekillerde, aynı pozların farklı versiyonlarıyla… Bıkkınlık biraz buradan geliyor, kendini tekrara başlamasından…) bu güzel ama donuk bakışlı genç kadın, büyük bir aşk hikayesiyle karşımıza çıkıveriyor. İtalya’nın en meşhur pop yıldızı Fedez’le birlikte olduklarının haberi düşüyor. İtalya için tam bir süper çift! Dünyanın göz bebeği olan influencer’ları Chiara ile tatlı popçuları Fedez’in beraberliğinden daha büyük bir müjde olabilir mi?
Ben maalesef açıkça söylemem gerekirse bu noktada bıraktım Chiara’yı takibi. Fedez’i kıskandığımdan değil tabii ki ama her şeyi bir içerik malzemesine dönüşen bu kadının kamera karşısında poz kesmesinden çok sıkılmıştım. Kendi başına olan paylaşımlarında dokunan bir taraf yoktu çok ama aşkları da bir malzeme olmuştu artık. Mıçmıç öpüşürlerken, çıplak pozlarıyla sansasyon yaratırlarken etrafta dolarların uçuştuğunu görüyor ve çok sıkılıyordum. Bastım o an unfollow’u.
Bastım basmasına da… O kadar köpürmüştü ki bu çiftin ilişkisi, ben takip etmesem bile maruz kalıyordum haberlere. Kardashian’lar gibiydiler. Sizin gözünüze gözünüze sokuluyorlardı. Özel bir çaba sarfetmeseniz bile haberdar olabiliyordunuz her adımlarından. Mesela ”Ferragnez” olarak adlandırılmaya başladıklarını (”Brangelina” falan gibi, isimleri üzerinden bir kelime oyunu), Chiara’nın hamile kaldığını, bu hamileliği kusursuzca geçirdiğini, bir oğulları olduğunu, Chiara’nın 2018’deki düğününde Dior gelinlik giydiğini; bu Dior gelinliğin medyada, aynı yıl Prens Harry’yle evlenen yeni kraliyet gelini Meghan Markle’ınkinden daha çok konuşulduğunu biliyordum.
Influencer kimdir?
2019’da Ferragnez tarafında büyük olaylar olmadığı için, neler yaptılar çok bilmiyorum açıkçası. İş birlikleri, konserler devam etti muhtemelen.
Keşke öyle olsaydı, açıkçası bu şekilde gündeme gelmek onların da çok istediği bir şey değildi muhtemelen.
COVID-19 Çin sınırlarını aşıp batıya doğru koştururken Avrupa’nın merkez üssünün İtalya olmasını kimse beklemiyordu muhtemelen. Hem de hali vakti yerinde, tüm lüksaj markalara ev sahipliği yapan Milano ve Lombardy bölgesinde patlamıştı olaylar. Şaşkınlıkla neler oluyor diye bakarken Çin’de uzak bir yerlerde olup bittiğini düşündüğümüz olayların tüm dünyayı saracağını çok geçmeden anlayıvermiştik.
Ferragnez çifti de tüm şehirle birlikte eve kapanmıştı. Artık ev rutinleriyle karşımızdaydılar. Bizim gibi eşofmanlı eşofmanlı, en sıradan halleriyle takılıyorlardı. Tabii sosyal medya hesapları üzerinden paylaşımlarına son sürat devam ederek.
Fark yaratan bir güç birliği
Belki bununla kalsa çok da sallamazdık Ferragnez hanedanlığını ama influencer’lar ve ünlüler bu süreçte hayranları ve takipçileri ile aralarına mesafeler koyarken bu ikili hem çok sahici davrandılar hem de popülerliklerini ve medya üzerindeki güçlerini olumlu bir iş için kullandılar. Önce, Milano’daki San Raffaele hastanesinin yoğum bakım kapasitesini genişletmek için 100 bin Euro bağışladılar ve sonrasında da kampanya başlatarak, 3.3 milyon Euro’luk bağış topladılar. Influencer’ların sadece gösterişten ibaret olmadığını ve ne kadar büyük fark yaratabileceklerini yüzümüze çarpmışlardı. Hem sadece bizim gibi sıradan insanların değil, diğer influencer’ların da… Zira bu süreçte, sadece kendine çalışmaya devam eden influencer’ların varlığı takipçilerin damarına dokunmuştu.
”Influencer” neydi ve kimlere denirdi?
Takipçilerine ilham verip onlara yön gösteren, hayatlarını değiştiren ve farklı mevzularda örnek teşkil eden bir tür kanaat önderleri gibi değil miydi influencer’lar? Peki bu zamanda yine takipçilerine ilham verip yön göstermeleri gerekirken, güçlerini neden sadece kendileri için kullanıyorlardı? Yaptıkları paylaşımlar takipçilerine fayda sağlamaktansa kendi cüzdanlarını şişiriyor gibiydi. Hele bir de Chiara, Oreo ile yaptığı iş birliğin tüm gelirini yine yüzde 100, olduğu gibi, her kuruşuyla İtalya’daki hastanelere bağışlayınca kimi influencer’ların varlık sebepleri de ciddi olarak sorgulanmaya başladı. Biz bu insanları niye yüceltmiştik sahiden?
Ferragnez evinin halleri
Dijital alemde pek çok akımın öncülüğünü yapan Chiara, bu süreçte de büyük bir rol üstlenmişti. (Helal olsun!) Kendisini takibi bırakanları bile (mesela ben) peşine takmıştı. Hem ev ortamında, Fedez’in sululukları sağ olsun, o kadar da asık suratlı olmadığını görmüştük. Evet, lüks bir evde yaşıyorlardı, dolaplar Chanel’ler, Hermes’lerle doluydu ama yine de ”bizim gibi” yaşıyorlardı. Anne, baba, çocuk, dede… Çocuk hem yeni yeni konuşmaya başlamış, sarı kafalı aşırı neşeli bir tip. Fedez zaten zırzop bir adam olduğundan, ev ortamında lise koridorlarında koşturan bir ergen gibi takılıyor. Chiara’ya komik şakalar yapıyor. O donuk bakışlı kadın meğer aşırı eğlenceliymiş.
Fedez’in babası da onlarla kalıyor; her akşam onlara yemekler pişiriyor. Torunla oynuyor. Akdenizli aile sıcak aile bağlarıyla kuşatıyorlar bizi. Fedez bir de karantinanın başlarında, pencereye hoparlör dayayıp konser vermişti tüm mahalleye. Malikanelerine çekilmiş ve oflayıp poflayan diğer ünlülere kıyasla çok daha sahiciydiler; ünlüler ve influencer’ların kitleleriyle aralarında açılan uçurumun aksine onlar kitlelerini evlerinin salonuna taşımışlar hatta o kitleleri daha da genişletmişlerdi.
Onlar yine göstermeye, biz de dikizlemeye devam ediyoruz anlayacağınız ama işin rengi değişti, ezber bozuldu bu sefer. Karantina döneminden sonra ne olacak acaba? Belki de bir reality şov işine girerler. Dede de olacaksa biz şimdiden fanatiği olmaya hazırız.
chiara ve fedez chiara ve fedez chiara ve fedez chiara ve fedez chiara ve fedez chiara ve fedez chiara ve fedez chiara ve fedez