Fransız usulü tavşan eti – ya da – Uyanın particiler!

Yazı: Natali Mekiker

Sakin olun sevgili hayvan severler! Olay ne yemek, ne tavşan ne de Fransızların dipsiz-kuyu-mideleriyle ilgili. 

Tavşanların kırmızı gözleri, otları kemirirken hareketsiz duran vücutlarının tepesindeki makinemsi minik kafalarının (hayır, minik olmak illa sevimli olmak demek değildir!) çeneye yakın bir yerlerde kaybolmuş ağız hareketinin otu çiğnerken x8 hızındaki devinimi… Tavşan için yeterince zorlama bir cümle. Kabul edelim; pofuduk bir kürk ve top bir kuyruk tavşanları sevimli kılmıyor (ispat edebilirim: bkz. Anne ben sadist değilim; sadece üç mutlu tavşanım var). Küçükken gösterdiğim şefkat ve sevgiye rağmen bana bıraktığı kokulu hediye yüzünden değil bunlar tabii ki. Sadece tavşan… Tavşan işte. Üzgünüm dostum, bir yere koyamıyorum o kozmik kırmızı gözlerini.Ancak ve ancak, karın etkisi midir, soğuktan içilen kahve miktarının evdeki sıcakla bir olup bünyeyi sersemletmesinden midir (tamam, bir kadeh şarap da olabilir) bilinmez ama bugün tavşanları seviyorum. Çünkü… Danimarka dolaylarından bir grup tavşan niyet çekmek için Şubat’ta İstanbul’a geleceklermiş. Hem de Salon İKSV dolaylarında! (Evet, seviyorum orayı) Anlamadıysanız hala söyleyelim: Sleep Party People’dan bahsediyoruz.

Peki bu tavşanların farkı ne? Tabii ki de iyi müzik. Görünen o ki bu tavşanların tadı damağımızda kalacak.  Şimdilik sadece 22 Şubat’ı beklemek gerek…

Bu köri soslu (Köri sos iz dı best!)

Bu da barbekü soslu

Bunlar da bahsettiğim çocukluk arkadaşlarım