Geri dönüş olsa kalp sana geri dönmez mi: Natalie Portman, Mighty Thor’un hikayesini anlatıyor

Natalie Portman’ı ekranda görmeyeli o kadar uzun zaman oldu ki oyunculuğu bıraktığına inanacaktık neredeyse. Ama kendisi, bir prenses edasıyla Thor: Aşk ve Gök Gürültüsü (Thor: Love and Thunder) için beyazperdenin kapılarını tekrar araladı. Jane Foster rolüyle Marvel Sinematik Evreni’ne hızlı bir dönüş yapan Portman’ın, vedası da bir hayli hızlı oldu. Film hakkında spoiler vermek aklımızın ucundan bile geçmez ama siz yine de çok bağlanmamaya çalışın olur mu? Yeri geldi, Thor ile aralarındaki dinmek bilmeyen tutkuya dadandık. Yeri geldi, Jane’in dünyanın sayılı bilim insanlarından biri olmasını destekledik. Jane Foster’ı bir de Dadanizm’e özel cevaplarıyla Natalie Portman’dan dinleyelim. Buyurun:

Marvel Sinematik Evreni’ne (MCU) katılmanız için sizi çeken şey neydi?

Kenneth Branagh ile büyük bir süper kahraman filminde (Thor, 2011) özellikle de İskandinav mitolojisinden ilham alan bir filmde çalışmak gerçekten heyecanlandırmıştı. Böyle bir filme, Shakespeare geçmişine sahip birinin gerçekten ilginç bir yaklaşımı olacağını düşündüm. Sonra Thor, Taika’nın dümende olduğu beklenmedik bir yöne gitti. Aynı türden bir dünyaya tamamen farklı bir mercekle geri dönmek gerçekten heyecan verici.

Karakteriniz Jane Foster’ın bu filmdeki değişimi nasıl?

Jane önceki filmlerde, Thor tarafından kurtarılmak için yardıma ihtiyacı olan bir bilim insanıydı. Ancak bu filmde kendi çözümlerini arıyor ve kendi yolculuğuna çıkıyor. Thor ile birlikte savaşıyor ama Jane kendi yolunu çiziyor, bu gerçekten heyecan vericiydi.

Taika Waititi size hikayeyi ilk sunduğunda ne düşündünüz?

Taika konuşmak için evime geldi çünkü bir süredir Marvel dünyasının dışındaydım. Jane’in nasıl Mighty Thor olacağını açıkladığında, bu deneyimin nasıl olabileceğini düşünmek büyüleyiciydi. Film üzerinde çalışmak gerçekten heyecan vericiydi.

Yönetmen koltuğunda Taika’nın olması nasıldı?

Taika ile çalışmak her zaman gerçekten eğlenceli. Kamera önünde ve kamera arkasında eğlenmesini biliyor. Kayıtta olmadığımız zamanlarda bile, her zaman herkesi güldürmeye çalışıyor. Biz bir sonraki çekime hazırlanırken DJ’lik yapıyor, şakalar yapıyor ve mikrofonunu komik şeyler söylemek için kullanıyor. Çok iyi bir enerjisi var ve her şeyi gerçekten rahat ve eğlenceli tutuyor.

Bunun sürekli nasıl yapabildiğini bilmiyorum. Ayrıca böyle bir ölçekte filmi yönetmek çok büyük bir iş yükünü beraberinde getiriyor. Ama o gerçekten de enerjinin yaratıcı ve eğlenceli bir şekilde akmasını sağlıyor.

Gorr the God Butcher (Tanrı Katili Gorr) hakkında neler paylaşabilirsiniz?

Gorr’u Christian Bale canlandırıyor ve Gorr korkunç kötü bir adam. Çok ama çok korkutucu. Aslında hepimiz Gorr’un yanında biraz korkmuştuk. Tanrılardan intikam almaya çalışıyor çünkü onlar tarafından haksızlığa uğradığını hissediyor.

Russell Crowe’un Zeus olarak sergilediği performans hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bence onu çok güçlü, kahramanca rollerde görmeye çok alıştık. Bu yüzden onu daha komik bir rolde, serbest kalabildiğini görmek eğlenceliydi.

Tessa Thompson ile çalışmak ve ekranda iki kadın süper kahramanın olması nasıldı?

Tessa çok parlak, kibar ve azimli bir oyuncu. Onunla tekrar çalışmak gerçekten çok eğlenceliydi. Yıllar önce “Annihilation” filminde birlikte çalışmıştık ve onun kılıç kullanma becerilerini görmek gerçekten harikaydı. Savaş alanındaki kadın dayanışmasını ekranda gösterirken çok eğlendik.

Thor’un çekici Mjolnir’i kullanabilmek nasıl bir duyguydu?

Mjolnir ile dövüşmek harikaydı. Elimde tutmak bile hareketlerimi kesinlikle değiştirdi.