Gönüllerin yanık sesli fatihi Neil Young İstanbul’a geliyor!

Biraz kişisel bir yazı olacak, baştan söyleyeyim; zira Neil Young benim için çok kişisel bir yerde duruyor. Muhtemelen pek çoğumuzun ergenlik yıllarında delicesine takıntılı olduğu, dinlerken hayallere daldığı müzisyenler, gruplar olmuştur. İşte Neil Young benim için onlardan biri değil.

Yaşımın alıp yürüdüğü -tabii kimilerine göre hâlâ “tıfıl” sayıldığım-, “ya yeniler beni artık hiç sarmıyor” diye endişeyle yakındığım bir dönemde, beyaz peynirin pijamayla buluştuğu uzun cumartesi kahvaltıları sırasında hayatıma girdi Neil Young.

Rock’n roll’la kurduğunuz ilişki nasıldır bilemem ama benimkisi pek bi’ evcimendir. Sex, Drugs & Rock & Roll yaşantısıyla bir alıp veremediğim olduğundan değil elbette ama rock’n roll benim için yıkanan bulaşıklara, ütülenen kıyafetlere, kurulan sofralara eşlik ettiği sürece güzeldir. Neil Young’ın müziğini tanımlarken “usul usul” ifadesini kullanmak her zaman geçerli olmayabilir ama farklı dünyaları kapsayan hikayelerini o yanık sesinden dinlerken böyle bir hisse kapılıyorsunuz ister istemez. Ve Neil Young asla birden bire girmiyor hayatınıza. Çaktırmadan, usul usul ele geçiriveriyor tüm zihninizi ve gündelik yaşamınızın vazgeçilmez bir parçası haline geliyor; gün içinde birkaç bardak çay devirmek kadar elzem ve bir o kadar da keyif verici bir şey Neil Young dinlemek.

Gönül isterdi ki uzun bir Neil Young yazısı yazalım, tüm hayatını ve albümlerini detaylıca ele alalım ama elli küsur senelik bir müzik kariyerini ve 35’ten fazla albümü anlatacak kudrete sahip değiliz. (Ya da Wikipedia da her zaman bir çözüm olabilir.) “Keskin” bir rock star imajının yerine sonradan 90’larda koca bir gençliğin üstüne yapışacak oduncu gömleği, armonikası ve kendine has gitarıyla insanların kalbini yakan Neil Young her daim kendinden saygıyla söz ettirecek.

15 Temmuz’daki konsere işte bu saygının gerektirdiği üzere “sadece hürmeten” gidecek ya da daha önce hiç Neil Young dinlememiş olanlara bu sözüm: onun her coğrafyada bir karşılığı olan, yanık sesiyle bizlere anlattığı hikâyelerini keşfe dalmak için henüz geç değil. (Konsere kadar her gün en az 5 albüm dinlerseniz tüm Neil Young diskografisini bitirebilirsiniz.) Sonra da konserde onun yılları eskitmiş kırçıl saçlarını uçuşurken gördüğümüzde beraber duygulanırız.

Ah bendeki şu ergen ruh!

Bu da bonus:

10485875_249529568589207_4913759703978325544_n