Her zaman akışta: Evrencan Gündüz

“Bazı insanların kapıları çoktan açılmıştır.” Evrencan Gündüz, yeteneği tanımlarken böyle diyor. Şüphesiz, o da yetenek kapıları çoktan açılmışlardan. Çocukluğundan beri müziğin içinde olan ve gitar çalmayı 14 yaşında öğrenen Evrencan Gündüz, müziğini sadece sahnelerde ve kayıtlarda değil, her gün geçtiğimiz sokaklarda, günün koşturmacasına ara verdiğimiz vapurlarda da paylaştı. Şimdiye kadar yayımladığı albüm ve single’larla, dünyaya kendisi gibi sınırsız bir yaşama ve anlama arzusuyla bakan dinleyicilerin gözdesi oldu.

Evrencan Gündüz, aynı zamanda ORGANICS by Red Bull’un bizi keyifli etkinliklerde bir araya getireceği isimlerden. Yetenekten ilham alarak müzik, gastronomi ve çağdaş sanatı buluşturacak etkinlikler, tüm yıla yayılacak. Bu özel etkinliklerin kapısını aralamak için, doğal becerilerine güvenmen yeterli. Aralarında Evrencan Gündüz’ün de olduğu ORGANICS by Red Bull yetenekleri, seni kendini tüm doğallığınla göstermeye çağırıyor.

Röportaj: Artemis Günebakanlı

Doğallık senin için ne ifade ediyor?

Doğallık, benim için olması gereken şey. Bir yandan da hayatındaki her şeyin sentetik olduğunu anlayan insanların sürekli adını andığı bir şey gibi geliyor. Ben olması gerekenin o olduğunu biliyorum ama insanlar doğallıktan o kadar uzak ki, sürekli içinde doğallık olan şeyleri arıyorlar. Aslında hakikati ve özünü, kendini arıyor insanlar.

Yeteneği nasıl tanımlarsın?

Yetenek kanal gibidir, herkesin kapısı farklıdır. Bazı insanların kapıları çoktan açılmıştır. Bundan önceki yaşamlarında ya da bundan önceki boyutlarda yaptıkları olumlu şeyler dolayısıyla açılan, temiz kapılardır bunlar. İnsan, bazen bir konuda nedenini bilmediği şekilde yetenekli olduğunu fark edip buna anlam veremez. Zaten vermesine de gerek yoktur. Her insanın bir hediyesi vardır. Aslolan bu yeteneği, bu hediyeyi bulmak ve insanlara bu hediyeyi dağıtmaktır.

Sen yeteneğini geliştirmek için neler yaptın?

Hep akışta kaldım. Bir şeyi sadece yapmam gerektiği için yapmadım. Eğer bir hedef varsa, o hedefe ulaşmak için yapmam gerekeni yaptım ama bundan hiçbir zaman rahatsız olmadım çünkü hedefimde ve hayalimde gördüğüm kişi olmak için çalışıyorum. Çalışmak benim için bir zorunluluk değil, eğlenceli bir şey. Ulaşmak istediğim bir yer var ve oraya ulaşmak bana çok keyif verecek.

Müzik yapmaya yeni başlayan birinin bilmesi gereken en önemli şey sence nedir?

Bence çalmadan önce çok dinlemesi gerekir. Zaten hayatı da dinlemesi gerekiyor. Genç arkadaşlara hep ne kadar çok müzik dinlemeleri gerektiğini hatırlatıyorum çünkü kitap okumadan kitap yazamazsın; müzik dinlemeden müzik yapamazsın. Yaptığın müziğin içinin dolu olmasını istiyorsan, anlattığının bir anlamı olsun istiyorsan, dinlediğin müziğin de sana neden bu kadar anlamlı geldiğini, bu kadar iyi hissettirdiğini anlaman gerekiyor. Anlayınca, anlatabilirsin. Anlamadan yaparsan, senin için de anlamsız olur.

Müzik yapmaya başlaman ile kendi sesini bulman arasındaki süreç nasıldı?

Başta, ustalarım diye adlandırdığım kıymetli sanatçıları taklit ettim. Onların yolundan gittim. Her zaman konuştuğum sesle şarkı söylemek istedim çünkü o gerçek sesim. Konuşma sesiyle şarkı söyleme sesi bambaşka olan birçok insan görüyorum, bence arada fark olmamalı. Ses, filtresiz olmalı.

Hayatında “Bu tam olması gerektiği gibi bir an” dediğin, senin için özel bir anı paylaşabilir misin?

Her şey olması gerektiği zaman, olması gerektiği şekilde, olması gerektiği yerde olur. Buna “an” denir. Ben yaşadığım her anı olması gerektiği gibi yaşıyorum ve anımı yaşadığım sürece de her şey olması gerektiği gibi oluyor diyebilirim.

Yaşamdan ve yaptığın işten en çok tat aldığın anlar neler?

Akşamları vapurda çaldığımda, saat 5-6 gibi güneş batıyordu. Açıkta çalarken İstanbul’un bütün tarihi eserlerini, camilerini, 180 derece muhteşem bir bulut manzarasıyla, gün batımının turuncusuyla görüyordum. Bir de müzik yapıp üstüne para kazanıyordum. O zaman “Dünyanın en şanslı insanıyım” diyordum.

Geçmişindeki zor bir ana dönüp kendine bir tavsiye verecek olsan, kendine ne derdin?

“Sabırlı ol” derdim. Benim hayatımın sınavı sabır. Sabır çok kapı açar. “Su gibi ol” derdim kendime. Bir şey olmuyorsa üstüne gitme, etrafından dolaş. Ya da çok sabırlı ol ve bir zaman sonra taşı del. İkisinden biri. En önemlisi akış.

Müzisyenlik senin de dediğin gibi sabırlı olmayı, kolay pes etmemeyi gerektiren bir meslek. Sen içindeki motivasyonu nasıl canlı tutuyorsun?

Yeni EP’miz üzerinde çalışırken, en az 5-6 kere vazgeçmiş olabilirim. Müzik yapmak bence deli işi. Verdiğim sınavlar giderek zorlaşıyor ama geçmişte yaptığım şeylerin sonucunda her zaman “Buna değdi” dediğimi biliyorum. Bunu bildiğim için ve çok çalışmanın kutlaması da çok güzel olduğu için, “Sen neler atlattın, bunu da yaparsın” diyorum kendime. Ama bazen o zor sınavlardan nasıl çıkıyorum, bilmiyorum.

Geçtiğimiz bir yıl içinde kendinle ilgili yeni bir şey keşfettin mi?

Ahşapla uğraşmaya başladım. Kendime bir shaker yaptım. Umarım ileride kendi gitarımı da yaparım.

Müziğini besleyen kaynaklar neler?

Bu sorunun cevabı sürekli değişiyor. Müziğimi akış besliyor. Yolda olmak çok iyi geliyor. Bir şeyi yapmak, eylemek halindeyken, o anki hiçbir şey düşünmeme durumunda aklıma çok güzel şeyler geliyor. Aslında ne mırıldandığımı bile fark etmezken, öylesine kafamda bir şey döndürürken, birden orkestral bir şey yazabiliyorum. Bazılarını hiç yakalamıyorum, bu anıma armağan olsun diyorum. Beynimde toz bulutu gibi uçuyorlar sürekli. Bazen de yakalıyorum.

Sanırım beni motive eden şey anda kalmak. Zihnimi tamamen bıraktığımda, o akış halindeki bilgi dışarı çıkmaya başlıyor. Teker teker dökülüyor. Bazısını alıyorsun, arka bahçene ekiyorsun. Bazısı gelip geçiyor. Çünkü o sana ait değil, bütün evrene ait. Evrenin bilgisi.

Akışta, anda kalmak senin için doğal bir şekilde mi oluyor yoksa bunun için çalışıyor musun? Geçmiş ve gelecek aklını çeliyor mu?

Geçmiş benim için her zaman bir derstir. Geçmişten dersimi alıp devam etme konusunda hiç sorunum olmadı. Hata yaptığım ve hayatımda düşüş yaşadığım yerlerde, kendimin dışına çıkıp durum değerlendirmesi yapıyorum. Kendime şahit olma haline geçiyorum, bir ağaç gibi. Bu bence önemli bir şey. Gelecekle ilgili hayaller hep var. Onlar bir zaman sonra endişe ve kaygıya dönüşüyor; orada da sabır devreye giriyor. Yapman gerekeni yapıp, her şeyin olması gereken zamanda olacağına inandığında, geleceğin yükünü sırtında taşımadığında hafifliyorsun.

Kiminle aynı sahneyi paylaşmak isterdin?

Lenny Kravitz. Harika bir müzisyen. Bence Elvis seviyesinde.

Sana en çok hitap eden ORGANICS by Red Bull hangisi? Neden?

En çok Viva Mate’yi sevdim. Sanki hem susuzluğumu gideriyor hem de lezzetli, aromatik bir tadı var.