
“Herkesin Tori’si kendine” ya da “Tori Amos’la son ilişki durumumuz”
Yazı: Ursula Majör
Uzun zamandır Tori Amos hakkında yazmak var aklımda. Ama Tori’nin nefes alıp verme sesiyle bile imana gelebilecek fanatik bir hayran kitlesi olduğu için de -fanatizm eleştiri kaldırmıyor- biraz korktum doğrusu yazmaya. Evet, söyleyeceklerim biraz kötü: Tori’nin botokslarına kafam takılıyor çok. O kadar ki bu botokslar yüzünden çok sevdiğim şarkılardan vazgeçecek hale geldim. Çünkü botoksun Tori’nin müziğiyle ve şimdiye dek anlattıklarıyla çelişen bir yanı var.
Piyanosu başında şarkılarını atmosfere yaydığı ilk andan itibaren erkek egemen dünyanın dayattıklarına kafa tutan bir kadının yine aynı dünyanın güzellik normlarına kapılması, yaşlanmaya karşı botoks kalkanını geçirmesi insanda hayalkırıklığı yaratıyor ister istemez. Hele ki onun şarkıları eşliğinde bu testosteron kokan sisteme karşı bol müzikli bir savunma geliştirmişken. Yarı yolda bırakılmışız gibi bir his yani benimkisi, bilmem anlatabildim mi. Aslen botoksla bir derdim yok çünkü. Kim nasıl istiyorsa, kendini nasıl iyi hissediyorsa hayatı öyle yaşar. Herkesin yaşlanmayı karşılama şekilleri de aynı olmayabilir. Magazin patlangaçları gibi insanların yaşam şekillerine pislik püskürtecek değilim. Tek tipleştiren güzellik anlayışına hizmet ettiği anlar dışında estetik ameliyatlarla öyle pek bir alıp veremediğim de yok. Ama yıllarca “başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin” diye anlatıp durmuş bir kadının botokslarına bakınca şarkılarının da inandırıcılığı gidiyor sanki.
Neyse, başlıkta da söylediğim gibi, herkesin Tori’si kendine… Botokslarından ötürü son birkaç yıldır küstüm kendisine, Tori’li yıllarımı rafa kaldırmıştım. Ta ki geçen temmuz ayında İstanbul’da verdiği konsere kadar. Çaldığı her şarkıda “ay bu benim hayatımın şarkısı!!!” diye haykırıp durduğumu fark edince anladım ki, biz onunla etle kemik gibi olmuşuz. (bkz. “bir drama queen kolay yetişmiyor.”) İki botoks yüzünden yaptığım şeye bak! Bugün Tori’nin doğum günü. Ayrılık acısından fantastik diyarlara doğru uzanarak diğer Tori hit’leri kadar bilinmeyen (tabii ki sıkı hayranlarının her notasıyla ezberlediği) bir ömür boyu dadanabileceğimiz bazı Tori şarkılarını dinleyelim dedik peş peşe… Ruhumuz temizlendi resmen…
Yakın gelecekte Neil Gaiman’a da dadanacağız elbette. (Neil’ın kankasısın ya Tori, seni sadece bunun için bile sevebiliriz.)
Kadınlar arası rekabet mi? Alırım bir dal.
Kafada rakı kadehi kırdırır insana.
Düşükle sonuçlanan hamileliğinin ardından kaydettiği From the Choirgirl Hotel albümünden. Müzikal açıdan en aşmış şarkılarından. (Bence…)
Yine sembollerle dolu, ne diyor acaba diye fikir yürütmesi zevkli, herkesçe farklı anlamlar yüklenen tatlılık abidesi.
Scarlet’ın yol hikayelerinden biri.
Gardımızı alalım.
Bunu sana bir kadının yaptığını söyleme dostum!
Nakaratlarıyla coşulası, Tori’nin pop’la kucaklaşması.