Maskelerin gücü adına: İstanbul konseri öncesi Jonathan Bree ile konuştuk

Jonathan Bree, 10 Mayıs’ta Salon İKSV’de. 

Türkiye’de tanınsa da kim olduğu tam olarak bilinmeyen biri Jonathan Bree. Kafa karıştırıcı bir giriş olduğunun farkındayız, o yüzden şöyle diyelim: Muzip klibiyle YouTube’u alaşağı eden The Cigarette Duet’te, Princess Chelsea’ye eşlik eden adamın ta kendisi Jonathan Bree. Parçanın prodüktörlüğünü ve videonun yönetmenliğini de yine o üstlenmişti hatta. Yine de sadece tek bir şarkıyla kendisini anlatmak büyük haksızlık olur tabii. Grubu The Brunettes’le, 90’ların sonundan 2000’lere doğru geçerken indie müziğin yükselişinde vites yükselten isimlerden biri Jonathan Bree.

The Brunettes’in ardından, karanlıklara savrulan solo projesiyle karşımıza çıkan Jonathan Bree, YouTube’da viral olma konusundaki uzmanlığını konuşturarak, geçtiğimiz yıl yayınladığı You’re So Cool videosuyla yine ortalığı yıkıp geçmiş, 10 milyondan fazla görüntülenmeye ulaşmıştı. You’re So Cool’un yer aldığı Sleepwalking albümü geçtiğimiz yıl yayınlandı. Hatta belki de Jonathan Bree’yi daha da geniş kitlelere tanıttı. (Evet, aradan onca yıl geçtikten sonra… YouTube’un nimetleri diyelim.)

Jonathan Bree çıktığı turne kapsamında 10 Mayıs akşamı Salon İKSV sahnesinde olacak. Klasik enstrümanlar ve dijital sesler üzerinden yarattığı şarkılarının tekinsiz ama çekici hislerine kapılarak konser öncesi bir röportaj için yollarımızı kesiştirdik kendisiyle. Maskenin ardındakini görebilmek için merakımız büyük neticede…

Merhaba Jonathan, nasılsın? İstanbul’daki konserini sabırsızlıkla bekliyoruz 🙂

Teşekkürler, ben de öyle!

The Brunettes, 2000’lerin ilk yıllarıyla özdeşleşen gruplardan biri. O dönem indie’nin yükselişine şahit olmak çok keyifliydi gerçekten. The Brunettes’ten sonra, solo kariyerinle bambaşka bir yola girdin… The Brunettes’e göre çok daha karanlık geliyor kulağa. Arada ne değişti senin tarafında?

Aslında komik olan şu ki, hüzün The Brunettes’in müziğinde de hep vardı. Ama solo albümdekilere göre çok çok daha derin bir yerlerde…

Peki şimdi hangisini tercih ediyorsun? Grupta çalmayı mı, solo ilerlemeyi mi?

Gençken grupta çalmanın ve kurulan o yoldaşlığın çok özel bir hissi oluyor. Yaratıcılık anlamında ise, solo albümlerimde bile, hâlâ The Brunettes dönemindeki gibi etrafımdakilerle fikir paslaşmaya devam ediyorum. Benim için bu yaratıcı süreçte pek bir değişiklik olmadı o açıdan. Tabii, o zamana göre daha az taviz veriyorum artık.

jonathanbreenew20181240

Lil’ Chief Records’un kurucularından biri sensin. Yeni Zelanda taraflarından sevdiğim çoğu albüm Lil’ Chief Records etiketli. Biraz başa, yeni bir müzik şirketiyle yola koyulmaya karar verdiğiniz dönemlere gidelim mi: Nasıl bir ihtiyaçla ortaya çıktı ve işler nasıl ilerledi? 

Hatırladığım kadarıyla, Scott Mannion ve ben, estetik açıdan güzel işler yapmaya odaklanmış yerel plak şirketlerinin yokluğundan yakınıyorduk. Ayrıca kendi müzikal projelerimizi yayınlayacak bir şirket bulamadığımız gibi, etrafımızdaki diğer müzisyenler de aynı dertten mustaripti. Öncellikle Lil’ Chief’i kendi albümlerimizi yayınlamak için kurduk; sonrasında ne kadar ilerleyebileceğimizi de görebilmek adına. Günümüze kadar çok şey değişti ama diğer taraftan da işin özünde hâlâ aynıyız. Artık bir aile gibi olduğumuz harika insanlarla yönetiyoruz tüm süreçleri. Bu arada Scott’ın yıl sonunda harika bir albümü çıkacak Lil’ Chief etiketiyle.

The Cigarette Duet 2012’de çıktığında Türkiye’de çok popüler olmuştu bir anda. Şarkının prodüktörü sensin, video da sana ait. Biliyorum çok uzun zaman geçti üzerinden ama sormak şimdi mümkün oldu: Sence şarkıyı bu kadar ilgi çekici yapan ne?

Chelsea ile sigara tiryakiliği üzerine saçma muhabbetlerimiz oluyordu, bir noktada, bu konudan iyi bir şarkı çıkar diye düşünmüş olmalı. Pek çok çiftin yakından ilişki kurabileceği diyaloglar var şarkıda; aynı zamanda çok da akılda kalıcı bir pop şarkısı bu. Melodi veya aranjman olarak fazla komplike değil. Genellikle akılda kalan ve dinleyeni çeken şarkılar fazla komplike olmaz zaten.

Biraz da yenilerden bahsedelim. Sleepwalking albümünü 2018 yılında yayınladın. Albümden You’re So Cool’u yayınlanmadan önce dinlemiştik aslında. Albümdeki parçalar nasıl ortaya çıktı? Biraz kayıt sürecinden bahsedebilir misin?

Albümdeki parçaları 2015-2017 yılları arasında yazıp kaydettim. Valentine gerçi ilk albümden beri, 2012’den bu yana aklımda dönen bir parça. Albümler söz konusu olduğunda böyledir zaten; çoğu zaman yeni parçalardan oluşur ama bazen de stüdyodaki bazı döküntülerin dışardaki dünyayla buluşmasını sağlar.

Benim kayıt süreçlerim de diğer müzisyenlerinkinden çok farklı değil. Başlamak için pek çok farklı yol var: bazı şarkılar tek günde ortaya çıkabiliyor, bazıları için ise yıllarca çalışmanız gerekiyor. Sleepwalking aslında üçlü bir albüm olacaktık, üzerinde çalıştığım 40’tan fazla şarkım vardı. You’re So Cool’u yayınladığım dönemlerde fark ettim ki eğer tek albüme indirmezsem en az bir yıl daha kayıtlar üzerinde çalışmam gerekecek. Bir arada çok iyi giden 11 şarkı seçtim; müzikal açıdan en iyileri olmalı diye bir şartım yoktu. Bazı arkadaşlarım, albümde daha güçlü olabilecek şarkıları koymadığım için bana kızdılar hatta. Ama günün birinde onlar da gün yüzü görecek, eminim.

You’re So Cool da YouTube’da viral oldu. 10 milyondan fazla görüntülenmeye sahip. Bu videonun yönetmeni de sensin. Peki nostaljik hislerle dolu bir video çekmeye nasıl karar verdin?

Aslında başka bir şarkı için klip çekiyordum; sonradan yayınlamadıklarımdan biri için… 60’lı yılların ortasındaki varyete şovlarından ilham alan bir video fikri vardı kafamızda. Dört saatlik çekimden sonra hemen seti yeniden düzenledim You’re So Cool için birkaç sahne çektik. İki videonun da çekici özellikleri çok. Ben Zambo kamera açılarının ayarlanmasında harika bir iş başardı. Çok iyi bir çekim oldu. O sıralarda gerçek bir grubum olmasa da videoda gördüğünüz herkes Auckland müzik sahnesinden dostlarım ve diğer müzisyenler.

Gelelim maskelere… Bildiğimiz kadarıyla ilk kez ikinci albümün A Little Night Music zamanında gördük bu maskeleri. Nereden çıktı peki? Maskelerin ardında ne saklıyorsun ya da neyi göstermeye çalışıyorsun?

Evet doğru, o zamanlarda kullanmıştık ilk. 2014’te, Weird Hardcore’u çekmiştik. İnsanlara, dilediklerini görmeleri açısından bir kolaylık sağlıyorum sanırım bu maskelerle. 

Klasik enstrümanlar müziğinin vazgeçilmez birer parçası ama diğer taraftan dijital seslere de sıkça yer veriyorsun. İkisini harmanlama konusunda nasıl bir formül izliyorsun? Sence hangi açılardan birbirlerini tamamlıyorlar?

Çok doğru bir tespit. Bir şarkıyı en iyi tamamlayacak şeyi arıyorum genellikle. Bazen opera vari vokaller, bazen synth baslar, bazen ikisi de… Deneyip uygulayarak şarkıların neye ihtiyacı olduğunu bulmaya çalışıyorum.

Konserler dışında sırada ne var? Yeni kayıtlar üzerinde çalışıyor musun?

Evet, yeni bir albüm tamamlamak üzereyim. Zaman makinem olduğu için, aynı anda pek çok farklı zamana gidebiliyorum ama uzay-zaman gerçekliğine göre düşünürsek 2020 beraberinde yeni bir albüm ve turne getirecek gibi gözüküyor.

Avrupa turnen kapsamında İstanbul’a da geliyorsun. İstanbul sana neler çağrıştırıyor?

İstanbul’u birkaç kere ziyaret etme fırsatım oldu. İlk seferini asla unutamayacağım. Peş peşe konserlerden dolayı havalimanı ve uçaklar arasında koşturup durmaktan iki gün hiç uyku uyumamıştım; bir noktadan sonra etrafa bakarken hayal görmeye başlamıştım. İstanbul’a da tam hava kararırken vardığımı hatırlıyorum. Minibüsün ön koltuğunda oturuyordum. Daracık eski sokakların arasından geçmeye çalışıyorduk; etrafa kaçışan kediler vardı. Her yer kedi doluydu, şoförümüz ise son derece sakin, gücü kullanan bir jedi gibi kendinden emin bir şekilde bizi çalacağımız yere kadar götürdü.

O halde, bir şekilde çalmayı başardık. Ve sonrasında da sabaha kadar eğlendik; güneş doğmak üzereyken otelimize vardık. Uyku o kadar tatlı gelmişti ki ağlayacaktım neredeyse. Kafamı yastığa koyduğum anda dışarıdaki hoparlörden sabah ezanı başlayıp odamı doldurdu. İstanbul’u seviyorum. O ilk gece sanki başka bir dünyaya ait gibiydi.

Konserler dışında sırada ne var? Yeni kayıtlar üzerinde çalışıyor musun?

Evet, yeni bir albüm tamamlamak üzereyim. Zaman makinem olduğu için, aynı anda pek çok farklı zamana gidebiliyorum ama uzay-zaman gerçekliğine göre düşünürsek 2020 beraberinde yeni bir albüm ve turne getirecek gibi gözüküyor.