
Bellekte kalan anılar: Rem sahnelerde
Hali hazırda Eylül ve Kırlangıç oyunlarıyla sahnede olan Uğur Kanbay’ın kendi yazıp yönettiği ve oyuncu olarak yer aldığı oyunu Rem ile Kanbay; şu an için üretiminin zirvesini yakalamış diyebiliriz. Büründüğü pek çok karakteri başarıyla canlandıran Uğur Kanbay’ın kendi hayatından izler de taşıdığını tahmin ettiğimiz oyunu Rem’i mutlaka yakalayın.
Tiyatro salonuna girdiğimiz anda izlemeye başladığımız 90’ların meşhur çizgi filmi Pokémon jeneriği ile nasıl bir dünyayla tanışacağımızı anlamaya çalışırken mavi önlüğüyle beliren ilkokul öğrencisi Umut’la tanışıyoruz. Kendine biçtiği prens rolünü sınıfın en yakışıklısına kaptırmakla kalmanın yanı sıra, yedi cücelerden birini oynaması için bile şans tanınmayan Umut’un içindeki tükenmek bilmeyen oyunculuk tutkusuna paralel olarak kırık dökük ve -aynı anda sevgi dolu- aile hikayesini izliyoruz.
Babaannesiyle yaşayan Umut’un hikayesinin anlatıldığı oyunda Uğur Kanbay; aynı anda birçok karaktere hayat veriyor. Abartıya kaçmadan, ufak nüanslarla her bir karaktere hayranlık bırakacak derecede hayat veren Kanbay’ı bana kalırsa en özel kılan şey; gözleriyle seyirciyi avucunun içine alması ve asla oyundan koparmaması. Uğur Kanbay’ı izlerken gözünüzü kırpmak bile istemiyorsunuz. Ne mutludur ki kalemi de rejisi de en az oyunculuğu kadar yetkin bir halde.
Rem’de Umut’un hayatına damga vuran anlar, Pokémon’lara benzettiği anne ve babasıyla zaman zaman kurduğu ve zaman zaman kuramadığı iletişim, kendisine desteğini hiç esirgemeyen kardeşi, ona tüm imkanlarını ve sevgisini adayan babaannesi seyircide çok bilindik ve tanıdık bir his uyandırıyor. Ajitasyona girmeden duygulandıran ve bolca da kahkaha attıran bir oyun Rem. Önce ilkokul öğrencisi ardından genç bir adam olarak başından geçenleri merakla takip ettiğimiz Umut’un onu sarıp sarmalama isteği uyandıran hikayesi çeşitli geçişlerle ve paralelliklerle sahneye aktarılmış. Tam da bu noktada çok kafa karıştırıcı olabilecekken, finaliyle anlam kazanıyor. Oyunda dekor olarak tercih edilen yuvarlak platform ise içinden ne çıkacağını merakla beklediğimiz, kesinlikle oyuna dinamizm kazandıran ve anlattığı hikayenin dokusuna uygun bir seçim olmuş.
Rem’i; gözlerine baktığınız anda sizi -deyim yerindeyse- hipnotize eden çok başarılı bir oyuncuyu izlemek ve anlattığı hikayenin keyfine ve hüznüne ortak olmak için tercih edebilirsiniz. Ayrıca sadece oyundaki Umut’un değil Türkiye’nin hafızasını da yoklaması açısından ele aldığı konu takdire şayan. Kısacası iyi kotarılmış bir oyun olan Rem’i 18 ve 19 Mayıs’ta Hann Sahne’de izleyebilirsiniz.