Röportaj: İstanbul konseri öncesi, Lera Lynn’le konuştuk

Lera Lynn’le 22 Kasım’da Zorlu PSM’de vereceği konser öncesinde, yeni albümü Plays Well with Others ve elbette, True Detective hakkında konuştuk.

Anlattığı hikayeleriyle kendi dünyasını yaratan müzisyenlerden biri Lera Lynn. O kadar ki, şarkılarını üst üste defalarca dinlerseniz, o dingin vokalleri sizi içinde bulunduğunuz an ve mekandan koparıp çok daha uzak diyarlara götürebilir. Geri dönmek ise, elbette, biraz zaman alabilir…

True Detective’in ikinci sezonu için bestelediği o şarkılar dizinin karanlık atmosferiyle öylesine birleşti ki Lera Lynn’i tüm dünyanın tandığı bir isim haline getirdi. Hatta bir rivayete göre, dizinin çekimleri sırasında, My Least Favorite Life şarkısını canlı söyleyerek Colin Farrell’ı ağlatmışlığı bile var.

Geçtiğimiz aylarda Plays Well with Others adlı yeni albümünü yayınlayan Lera Lynn, sevdiği müzisyenlerle güçlerini birleştirerek sağlam bir düet albümüne imza atıyor. Country’ye sıkça yüzünü dönen bir rock albümü Plays Well with Others. Her bir şarkısıyla farklı bir hikayeye ve hisse açılıyor. Lera Lynn’in diğer müzisyenlere eşlik eden güçlü sesi ise her şarkıda yine gelip 12’den vurmayı başarıyor.

Lera Lynn hikayelerini de yanına katarak 22 Kasım akşamı Zorlu PSM sahnesinde olacak. Zihnimizde yeni albümünden şarkılar dönerken, o Nashville’de, biz İstanbul’da, merak ettiklerimizi konuşma fırsatı bulduk.

Yavaş yavaş yoğun bir turne programına başlamak üzeresin. Şu an neredesin, sorularımızı nereden cevaplıyorsun?

Aslında şu anda Nashville’de, evimdeyim. Resim yapıyorum, bir şeyler yazıp kaydediyorum ve Avrupa turnesi öncesi hazırlıklarımı tamamlıyorum.

Yeni albümün Plays Well with Others yayınlanalı sadece birkaç ay oldu. Tamamı düetlerden oluşan bir albüm bu. Nasıl kurguladın peki albümü kafanda?

Önce albümün adı geldi aklıma. (Editörün notu, “başkalarıyla iyi geçinir” olarak düşünebiliriz Türkçesini.) Uzun zamandır başka müzisyenlerle işbirliği yapmayı düşünüyordum aslında. Genelde şarkılarımı tek başıma yazıyorum ama bu konudaki hassasiyetimi kırmamın benim için önemli olacağını hissettim. Ayrıca artık düet yapan müzisyenler, söyleyecekleri şarkıları birlikte yazmıyorlar. Başkalarının söylediklerini dinlemek açısından benim için iyi bir alıştırma oldu.


Peki şarkı yazma süreci nasıl ilerledi? Özellikle birlikte şarkı yazmak konusunda, diğer müzisyenlerle nasıl ilerlediniz?

Herkesin farklı bir şarkı yazma yöntemi var. Başkalarıyla birlikte bu işe koyulmak gerçekten çok fazla güven ve tevazu gerektiriyor. Hem böylece bir taraftan çok sallamamayı da başarabiliyorsunuz, haha! Diğer müzisyenlerle beraber yazdıkça kendi hakkımda da çok şey öğrendim: Beni yazar yapan nedir ve başkalarının şarkı yazma stilleriyle, tabiri caizse, nasıl dans edip orta yolu bulabilirim; bunları keşfettim.

Bu düetleri sahneye nasıl taşıyorsun? Neticede düet yaptığın müzisyenler sana turnede eşlik etmiyor. Konserlere uyarlarken şarkılarda herhangi bir değişiklik yapıyor musun?

Çok şanslıyım ki turne sırasında bana çok yetenekli biri eşlik ediyor: Todd Lombardo. Çok yetenekli bir şarkıcı ve gitarist. Düetleri birlikte yapacağız.

Türkiye’de de True Detective’e herkes bayılıyor. Sen de dizi için hem bir şarkı besteledin hem de ikinci sezonunun oyuncu kadrosunda yer aldın. Diziye nasıl dahil oldun, bir oyuncu ve müzisyen olarak?

Aslında her şey, dizinin müziklerini yapan T Bone Burnett’le işbirliğimiz sayesinde başladı. Menajerim vasıtasıyla tanışmıştık; Robert Plant ve Alison Krauss’un Raising Sand albümünün kayıtları sırasında birlikte çalışmışlardı. Kısa zaman içerisinde hiç zorlanmadan ondan fazla şarkıyı birlikte yazdık. Dizideki sahneler sırasında bu şarkıları kimin söyleyeceğini düşünürlerken de T Bone dizinin prodüktörüne beni önermiş. Ben de böylece karşınıza çıkmış oldum.

Bizim ekip olarak en sevdiğimiz hikaye anlatıcılarındansın. Bu hikayelerin için ilhamı nerelerden topluyorsun? Ve ilk ne ile yola çıkıyorsun: Müzikle mi yoksa, sözlerle mi?

Çok teşekkürler! Her türden müziği dinleyerek büyüdüm ama evimizde en çok country çalardı. Country müzik de (en azından bir dönem öyleydi) hikaye anlatma üzerine kuruludur. O yüzden sanırım, çok küçük yaşta zihnime işledi bu.

Her türden yazabilirim. İlhamla şarkıların gelmesi bir mucize zaten. O yüzden hiç ayrım yapmıyorum ben de.

Cover’layacağın parçalarda önceliğin ne oluyor? Mesela Ring of Fire yorumun, Johnny Cash versiyonundan çok daha farklı bir hisse sahip. Daha karanlık sanki… Hakikaten, bu şarkı sana neler hissettiriyor?

Bu şarkının sözlerinin karanlık ve derin olduğunu düşünmüşümdür hep. O yüzden yorumlarken de bunu hissettirmek istedim.

Cover’lamak için de bana bir şeyler anlatan ya da farklı bir yorum katabileceğimi düşündüğüm şarkıları seçiyorum.

Müzikteki en büyük gizli zevkin nedir? Söylerken çekinmene gerek yok, bizim de çok fena sırlarımız var…

İnsan bazen, aşırı ünlü olmuş pop şarkılarını sevdiğini itiraf etmekten çekinebiliyor. Ama bunların bazıları da o kadar iyi şarkılar olabiliyor ki gerçekten… Kusursuz prodüksiyonları ve harika sözleri sayesinde inkar edilemeyecek kadar lezzetliler!

lera-interview

En başta da söylediğin gibi, Avrupa turnesi için çok yakında yeniden yola çıkacaksın. Seni İstanbul’da izleyebileceğimiz için çok mutluyuz gerçekten. İstanbul için planların var mı?

Türk mutfağını ve kültürünü keşfetmek için çok heyecanlıyım ve büyük bir merak duyuyorum. Umarım yerel müzik sahnesinden konserlere de denk gelebilirim.

Biliyoruz, Plays Well with Others çok yeni bir albüm ama yine de gelecek planlarını merak ediyoruz. Özellikle yakın gelecek için belli olan projelerin var mı?

Turneler arasında sürekli yazmaya devam ediyorum. Umarım bir sonraki albümü en kısa sürede yayınlayabiliriz.

Çok teşekkürler sorularımızı cevapladığın için. İstanbul’da görüşmek üzere…

Ben de bu nazik sorularınız için teşekkür ederim!