
HBO’nun yeni hiti: The Last of Us dizisine dadanıyoruz
The Last of Us 2013’te PlayStation 3 platformu için çıktı ve şimdiye kadar yapılmış en iyi video oyunlardan biri olarak kabul ediliyor. Kendi ekosistemi içinde sayısız ödüle sahip. Sonrasında PlayStation 4 platformu için yenilenmiş olarak sunuldu. Şu an ilk oyun PlayStation 5 için görsel açıdan tamamen yenilenerek yeniden satışa sunuldu. Oyunun ikinci bölümü ise (The Last of Us 2) doğrudan PlayStation 4 platformu için 2020’de yayınlandı. The Last of Us’ın HBO imzalı dizi uyarlaması oyun ekosistemini şöyle bir kenarda tutarsak televizyon ekosistemi için bu yılın en iyilerinden biri olabilir. Karşımızda nihayet oldukça başarılı bir uyarlama var. Korkunun ve duygusal kırgınlıkların iç içe geçtiği bu hikaye, bir kıyamet sonrası dünya atmosferi kuruyor. Türkiye’de BluTV üzerinden seyre açılan ve her hafta bizi ekran başına kilitleyecek bu uyarlamaya ve kıyamet sonrası korkularımıza dadanıyoruz.
Dikkat: Dizinin ilk bölümünü izlemeyenler için yazının devamında fena spoiler var!
BU BİR ZOMBİ DİZİSİ DEĞİL.
Yazarlar gerçekten delirteceksiniz 😂 Oyunun da büyük fanı olan biri olarak söylüyorum: Hikayenin yaratıcılarının daha dizi gündemde bile değilken, özellikle serinin ikinci oyunu sırasında verilen söyleşilerde en çok tekrarladıkları şey, hikayenin neredeyse kendine ait bambaşka bir başlığı olan zombi hikayeleri ile aynı kategoriye sokulmasından duydukları endişeydi. Haklılar da. Çünkü, daha tanıtım fragmanları yayınlandığı andan itibaren bir zombi başlığıdır sürüp gidiyor. Zombilerden farklı olarak dünyanın geldiği nokta sporla çoğalan bir mantar enfeksiyonun insan bedeninde yarattığı tahribat. Mantar vücutta yayılıyor ve vücutta kaldığı süre boyunca çeşitli formlarda yaşamaya devam ediyor. Evet, en az zombiler kadar tehlikeli; zombilerden farkı ise ölmüş bir beden içinde yeniden yaşamaya devam etmiyor. İki oyunda toplam altı tip enfekte görüyoruz, muhtemelen dizide de böyle olacaktır: Runners (çok yakın zamanda enfekte olmuş), Stalkers (ortalama iki haftadır enfekte), Clicker (bir yıldır enfekte olan), Shambler (özellikle suya yakın bölgelerde yaşamış ve birkaç yıldır enfekte olan), Bloater (birkaç yıldır enfekte), Rat king (ortalama yirmi yıldır enfekte olan) 😰 Uyarlamaya buradan bakınca The Walking Dead (2010) ile değil Station Eleven (2021) ile bir karşılaştırma yapmak ya da benzer bir perspektife sahip olduklarını söylemek daha doğru olacaktır.
Dizi, oyun serisinin yaratıcısı Neil Druckmann ve Chernobyl’den (2019) hatırlayacağımız Craig Mazin tarafından uyarlandı. Oyunlara baktığımızda Naughty Dog ekibi stilize edilmiş görsellerden çok daha fazlasını sunuyor; nitelikli kılan da zaten bu. Şirket delicesine bir üretim yapmıyor; şu ana kadar sundukları sadece üç oyun bulunuyor 🎮 The Last of Us her iki bölüm için de duyurulduğu andan çıkış yaptığı ana dek epey süre geçen, ciddi bir emek ürünü. İki oyun arasında yedi yıl var. Hikaye kısmında böyle bir atmosferle nasıl başa çıkacağınız, duygusal olarak nasıl tepki vereceğiniz ve yolculuğunuza nasıl devam edeceğiniz soruları gündeme geliyor. Dizinin ilk bölümünü izlerken tanıdık sahneler ve diyaloglar, hakkını teslim etmek gerekirse başrol Pedro Pascal ve Bella Ramsey’in oyunculuğuyla büyüdükçe büyüyor ❤️ Seriye aşina olanlar, tanınabilir sahneleri, yerleri ve hatta diyalogları fark edecekler. Dizi kaynak malzemesini yeniden icat etmiyor. Zaten kaynak malzeme bu kadar eksiksizken böyle bir şeye girişsinler ki?
İlk bölüm şahane açılışını 1960’lardan bir talk-show ile yapıyor. Mantar enfeksiyonuna dair bilim insanlarının varsayımları üzerine kısa bir bölüm izliyorsunuz. Ardından 2003’te bir toplumu allak bullak edecek parçalanmanın ilk patlak verdiği yeri görüyorsunuz 😰 Ve sonra tekrar 2023 ve ötesine kayıyoruz. Dünyada aslında tahmin edilesi korkunç bir düzen hakim: Toplumdan geriye kalanlar, ‘terörist’ olarak sınıflandırılan isyancı gruplar ve bunlarla savaşan otoriter bir askeri rejimin ellerinde. Cehennem kadar kasvetli bir ortam yani 🔥 FEDRA (Federal Disaster Response Agency), hayatta kalanlar için karantina bölgeleri oluşturuyor ancak demir yumrukla yönetiyor. Kaçmaya çalışanları ise infaz ediyor. Doğal olarak, kaçak uyuşturucularda ve hemen hemen her şeyde gizli bir ekonomi oluşmuş vaziyette. FEDRA’yı devirmeyi ve yeni bir demokrasi getirmeyi uman isyancı bir grup olarak ise Ateşböcekleri var.
Pedro Pascal 50’li yaşlarında Teksaslı bir inşaat işçisi; yaşanan yıkımla birlikte zorunlu bakım işlerini yapan, ardından ise bir kaçakçı olacak Joel Miller’ı canlandırıyor. Ellie (Bella Ramsey), Boston karantina bölgesinde bir yetim olarak büyüyen ve Riley Abel ile tanışıp, sıkı arkadaş olan ve ardından askeri okula gitmeye başlayan bir çocuk. Ellie 14 yaşındayken, ikiliye enfeksiyon bulaşıyor ve Ellie bağışıklığı olduğunu keşfediyor. Bunları dizide görecek miyiz bilinmez ama oyunun iki bölümünden ayrı olarak bir senaryo ile sunulan “The Last of Us: Left Behind” bölümünde Ellie’nin çocukluğu ve geldiği yeri görme şansı yakalıyorsunuz. Annesinin bir arkadaşı ve Ateşböceklerinin lideri Marlene, bir aşı üzerinde tersine mühendislik yapmanın dünyayı kurtaracak anahtar olduğuna inanıyor. Bu kısımdan itibaren dizinin hikayesine geçiyoruz. Yani izleyici uyarlamada bu kısmı görüyor. Marlene sonunda, harap olmuş ABD boyunca batıya nakletmesi gereken 14 yaşındaki Ellie’yi Joel ile tanıştırıyor.

Photograph by Liane Hentscher/HBO
Bella Ramsey, Pedro Pascal
HBO
The Last of Us
Season 1 – Episode 3
The Last of Us, insanların hayatta kalmak için ellerinden geleni yaptıkları, değişen derecelerde dehşetle karşılaştıkları bir dünyayı tasvir ediyor. Bazen hızlı hareket eden, görme yetilerini kaybetmiş ama duyma yetileri inanılmaz gelişmiş mantar sallayan enfekte olmuşlarla karşılaşmak, olabilecek en kötü şey gibi görünmüyor bile. Sistemi zaman zaman ele geçiren erkekler, enfekte saldırılarının ürkütücülüğünün çok ötesine geçen gaddarlıklar uygulayabileceklerini kanıtlıyorlar 🦠 Pascal harika ama Ramsey gerçekten Ellie karakteri ile olağanüstü. Ortada bir performans olduğunu hissetmeyeceğiniz ölçüde 14 yaşında bir kız çocuğun zaman zaman agresif, zaman zaman şaşkın ama öğrenmeye aç haline vakıf.
İkilinin arasındaki simbiyoz ilişki gerçekten izleyiciyi başka başka yerlerden diziye bağlayacak gibi. Aslında bir ‘‘kargo’’ olan Ellie, Joel’in hayatında yer etmeye başlayacak. Peki dizi uyarlamasında ekleme sahneler yok mu? Elbette var ve iyi ki varlar. Mesela 2003 yan komşu hikayesi, Joel’in kızı Sarah’yı daha yakından görmemiz gibi… Doğrudan bir uyarlama, oyun ve dizi olarak iki ayrı dramatik yapı açısından zaten pek mümkün bir şey değil. Ortada ciddi açıklıklar kalma potansiyeli taşıyor. Ana karakterlerimizin ilişkisi klasik dinamik bir anlatı sunuyor. Huysuz orta yaşlı adam ve konuşkan, meraklı masum genç. Onlar dünyadan geriye kalanların dağınıklığına doğru sürüklendikçe derinleşen bir ilişkinin habercisi olacaklar. Size de bunun keyfini çıkarmak kalacak. Diziyi Türkiye’de BluTV üzerinden izleyebilirsiniz.