
Vizyonun dadanmalık (ve dadanmamalık) filmleri – 7 Aralık
Bu hafta sekiz yeni film vizyonda. Terry Gilliam’ın yapımı yıllar süren The Man Who Killed Don Quixote filmi hakkında düşüncelerimizi vaktiyle burada anlatmıştık. Ramin Matin’in trajikomik İstanbul hikayesi Son Çıkış hakkındaki izlenimlerimizi, filmin yönetmeni ve oyuncularıyla yaptığımız söyleşiyi de bu linkte bulabilirsiniz. Gelelim diğer altı filme…
Mortal Engines
Peter Jackson’ın yapımcılığını üstlendiği film, 19. yüzyıl endüstriyel estetiğin ve steam-punk akımının çağdaş bir yorumu gibi. Dev çarkların dişlileri arasında dönen karakterler, Charlie Chaplin’in Modern Times filminde dişlilerin arasına sıkışmasını ister istemez çağrıştırıyor. Chaplin’in filmi, kendi döneminin ekonomik koşulları ve üretim şartları üzerine söz söyleyen bir filmdi. Mortal Engines de şehirleşme, ülkelerin silahlanması gibi konular üzerinde bir şeyler söylüyor aslında ama çok büyük laflar etmekten çekiniyor. Çok radikal bir film olmasa da kitabına uygun bir hikaye akışı ve yaratıcı bir prodüksiyon tasarımıyla tatmin edici bir bilimkurgu olduğu söylenebilir.
Paranın Kokusu
Taksi şoförü Mehmet’in arabasına her çeşit insan biniyor, ona şaşırtıcı gelen bir sürü tiple karşılaşıyor her gün. Bir gün arabasında unutulan bir dosya yüzünden, mafyayla başı derde giriyor. Komedi filmlerinde herkesin mafyayla başı komik bir şekilde derde giriyor ama Kaç Para Kaç’tan bu yana dramatik örneklerinin öne çıktığını pek görmüyoruz. Paranın Kokusu, yalın ve naif anlatımıyla güzel bir hikayeyi işlese de, aşırı zorlama diyalogları dikkat dağıtıyor ve filmin gerçekçi yaklaşımına da zarar veriyor. Murat Kılıç, Rıza Sönmez, Ercan Kesal ve Erkan Can gibi oyuncular olunca yine de izlenir tabii.
Kafalar Karışık
İşte silahlı, kaçma-kovalamacalı, bolca yanlış anlaşılma üzerine kurulu bir komedi filmi daha. Bunlardan her hafta en az bir tane gösterime giriyor. Hepsinde de büyüklü küçüklü rollerde sürpriz ünlü isimler oluyor. Kafalar Karşık’ta da Metin Akpınar, Erkan Can, Güven Kıraç, Perihan Savaş, Funda Arar, Cihan Ünal, Yıldız Tilbe, Enes Batur gibi görünce şaşırtan bir sürü isim var. İşin ilginç tarafı, genelde bu filmlerde, yüzümü kapatarak fenalık geçiririm ancak bunda öyle olmadı. En azından daha az bunaldım diyebilirim. Utanç verici, komik olduğunu zanneden ama kötü espirilerden pek yoktu. Dolayısıyla kendi türünün iyi bir örneği diyebiliriz.
Şampiyon
Gerçek olaylardan esinlenen filmde 1996 yılında düzenlenen Gazi Koşusu’ndaki rekoru hâlâ geçilememiş yarış atı Bold Pilot, jokey Halis Karataş ve Begüm Atman arasındaki aşk konu ediliyor. Yeşilçam vari, duygusal ve dramatik dozu abartılmamış, zengin kız-fakir oğlan konulu bir aşk hikayesi. Bir yandan da Sezer’in Fıstık’ı gibi, Bold Pilot var. Konuşmuyor ama kesinlikle filmin karakterlerinden biri.
Şeytan Geçidi Enhara
Sir-Ayet’in yönetmeninden yeni bir korku filmi. Birbirine yabancı sekiz kişi bir binada uyanıyor, dışarı çıkamıyorlar. Neden orada olduklarını bilmiyorlar ve başlarına türlü işler geliyor. Yabancı bir yerde uyanan yabancı insanlar önce filmin Saw serisine benziyor olabileceğini düşündürmüştü ama alakası yokmuş. Daha çok Rec’teki gibi bir binada kapalı insanlar ve onlara saldıran kötücül bir güç var. Neden bu insanların seçildiği, olayların neden bu binada geçtiğine dair motivasyonlar zayıf. Bu yüzden de “neden izledik şimdi bu filmi” hissini çokça yaşatıyor.
A Wizard’s Tale
Ne Up! ne Inside Out ne de bir Ice Age… İlla bir çocukla sinemaya gidecekseniz, Mortal Engines bundan iyi bir seçenek olabilir.