Geldi bahar ayları, gözler gönül ekranları: İlkbaharda izleyeceğimiz yapımlara dadanıyoruz

Her defasında hevesle güncellediğimiz seyir listemizde bu defa geç gelen baharın mutluluğu, güneşin sıcaklığı var. Ayrıca bolca aksiyon, komedi, bilim kurgu ve de distopya da… Yine, yeniden beyazperdeye yansıtılacak filmlerden dijital platformlara gidiyor ve de bahar ayı hatırına keyifli bir izleme listesi yapmak üzere kolları sıvıyoruz. Ve bu defaki seyir listemizde Ben Affleck ve kıvırcık saçlarının başrolde olduğu Air’den tutun popülerliği giderek artan biyografik suç dizilerinden biri olan HBO yapımı Love and Death’e; oradan da Güney Kore’nin yeni distopyası Black Knight’a ve de Ana de Armas ile Chris Evans’ı yeniden buluşturan Ghosted’a kadar uzanıyoruz. Yavaştan kışlıkları kaldırıp yazlıkları havalandırdığımıza göre artık baharın tadını çıkarabilir ve de dizi-film avına çıkabiliriz.

Mrs. Davis (Peacock)

Başrolünde Betty Gilpin’in bulunduğu Mrs. Davis dizisi, bir yapay zeka ile bir rahibeyi karşı karşıya getiren bir komedi. Mrs. Davis her şeyi bilen/gören ve de görevi herkese yardımcı olmak olan bir yapay zeka. Rahibe Simone ise bu yapay zekadan hiçbir şekilde haz etmiyor ve arkadaşı Wiley’i de yanına alarak bir “anti-AI” kampanyası başlatıyor. Yalnız Rahibe Simon’ın aksine çoğu kişi bu kullanışlı yapay zekanın işleyişinden memnun ve de ona karşı güzel duygular besliyor. Simone’ın başlattığı “Tanrı vs. Robotlar” savaşında kimin kazanacağı ise dizinin esas merak konusu oluyor. Eğlenceli bir bilim kurgu olarak karşımıza çıkan Mrs. Davis’in mutfağında Watchmen ve de Lost gibi dizilerin de senaryo ekibinde yer alan Damon Lindelof’un yanı sıra The Big Bang Theory yazarlarından Tara Hernandez yer alıyor. Dizi, 2020 yılında NBC’e bağlı bir platform olarak dijital dünyada kendine yer bulan Peacock’ta yayınlanmaya başladı bile.

Ghosted (Apple TV+)

Bohemian Rhapsody’nin yapımcılarından Dexter Fletcher’ın yönetmenliğini üstlendiği Ghosted, Apple TV’nin bu seneki gözde filmlerinden biri. Başrollerinde ise geçtiğimiz sene arkasına aldığı Blonde rüzgarıyla beraber adını sık sık andığımız Ana de Armas ve Marvel dünyasından kopup gelen Chris Evans yer alıyor. Daha önce de birkaç defa aynı projede yer alan ikili bu defa aksiyon dolu bir romantik komediyle karşımızda. Filmin konusu ise şöyle: Evans’ın hayat verdiği Cole ile Armas’ın canlandırdığı Sadie romantik bir buluşmanın ardından birbirlerine aşık oluyorlar. Daha sonra Cole başını belaya sokuyor ve kadere bakın ki onu oradan gizemli bir ajan gelip kurtarıyor. Ve evet, doğru bildiniz; o ajan Sadie’nin ta kendisi. Cole bu durum karşısında şok oluyor ve Sadie’ye olan hisleri sekteye uğruyor. Sonrasında ise bol kovalamacı, eğlenceli ve yer yer de romantik bir macera bizi bekliyor.

Dead Ringers (Amazon Video)

Uzun yıllardır TV’ye uğramayan Rachel Weisz’ı yeniden bir dizide görmek bizi epey heyecanlandırıyor ve elbette sizi de bu heyecana ortak etmemek için hiçbir sebebimiz yok! Hem de bir değil iki tane Rachel Weisz izleyeceğimiz bir dizi söz konusuysa… Weisz, 1988 yapımı, aynı isimli bir David Cronenberg filminin modern bir uyarlaması olan Dead Ringers dizisinde ikiz kardeşler Elliot ve Beverly Mantle’a hayat veriyor. Jinekolog olan ve de kadın bedenine yaptıkları çeşitli cerrahi müdahalelerle etik sınırları zorlayan ikiz kardeşlerin dur durak bilmeyen maceralarına tanık olacağımız dizinin senaristliğini ise Succession ve de Normal People’dan tanıdığımız Alice Birch üstleniyor. Dead Ringers 21 Nisan itibariyle Amazon Prime’da yerini aldı.

Love and Death (HBO Max)

Daha önce de birtakım seyir listelerimizde yer alan Love and Death’i izlemek de bu bahara kısmet oldu. HBO Max’in gümbür gümbür gelen yeni biyografisi, Candy Montgomery’nin kan donduran suç öyküsünü ekrana taşıyor. Ve son yıllarda popülerliği giderek artan suç biyografilerine gösterilen ilgi daha belli ki nice katilin hikayesini ekranlara taşıyacak gibi duruyor. Hikayesi üst üste iki senede, iki farklı diziye konu olmuştu Teksaslı Candy’nin. En yakın arkadaşı Betty Gore’un kocasıyla aşk yaşayan Candy, Gore’u 40’ı aşkın balta darbesiyle öldürmekle suçlanıyordu. Ancak duruşmanın sonunda kanıt yetersizliği dolayısıyla suçsuz bulunmuştu. Candy’i bu vahşi cinayete taşıyan cinnet sürecine tanık olacağımız bu dizinin başrollerinde ise Elizabeth Olsen ile Jesse Plemons yer alıyor. HBO Max’in bünyesinde çekilen bu korkunç suç öyküsü tüyleri ürpertecek gibi.

Guy Ritchie’s The Covenant (28 Nisan itibariyle vizyonda)

Afganistan’da konumlanan ABD ordusunun bir çavuşu olan John Kinley ve tercümanı Ahmed’in hikayesini konu alan Guy Ritchie’s The Covenant bizi çetin bir savaşın ortasına götürüyor. (Evet, filmin adına kısaca The Covenant da diyebiliriz ama bir Guy Ritchie’s vurgusu da var başında…) Oğlunu Taliban rejimi yüzünden kaybeden Ahmed’in tercümanlık görevini kabul etme motivasyonu intikam olsa da çavuş Kinley’nin hayatını kurtararak sağlam bir dostluğun ilk adımlarını atar. Kinley ise vefa borcunun farkındadır ve de Ahmed için ülkesini bile karşısına almaya hazırdır. Jake Gyllenhaal, Dar Salim, Alexander Ludwig, Antony Starr, Emily Beecham gibi isimlerin yer aldığı filmin yönetmen koltuğunda ise adından da anlaşılacağı üzere Guy Ritchie oturuyor. İngiliz gangster filmleri ve de bol aksiyonlu suç senaryolarıyla bilinen Ritchie bizi yine gerilimi bol bir savaş filmiyle selamlıyor.

Beau Is Afraid (28 Nisan itibariyle vizyonda)

Hereditary ve de Midsommer gibi yapımlarla zihnimize nahoş görüntüler kazıyan Ari Aster, bu sene de korkuyla kara komediyi harmanladığı yeni filmiyle karşımızda. Her filmiyle izleyicilerine yeni ve de benzersiz bir “Ari Aster deneyimi” sunan genç yönetmen, bu defa başrol olarak Joaquin Phoenix’i seçiyor ve de tüm filmi Phoenix’in hayat verdiği Beau’nun sürrealist yolculuğu üzerine kuruyor. Beau Is Afraid, “annelik sorunlarıyla dolu kuşatıcı bir fantezi” olarak tanımlanan ve de bize soluksuz bir sürrealist beyazperde tecrübesi vadeden bir film olarak dikkatimizi cezbederken Aster’in en komik filmi olduğu da kulaklarımıza çalınıyor. E bir de başrolde Phoenix var, daha ne olsun.

Fatal Attraction (Paramount+)

80’lı yılların kült gerilimlerinden biri olan Fatal Attraction’ın modern zaman uyarlamasından herkese selam! Aslını nasıl tanımlarsınız bilemeyiz ama Mad Men’den aşina olduğumuz Maria ve Andre Jacquemetton tarafından kaleme alınan Fatal Attraction dizisini, evli bir adam olan Dan Gallagher’ın “hafta sonu kaçamağı”nın nasıl boynuna dolandığını anlatan, saplantılı bir erotik gerilim olarak özetleyebiliriz şimdilik. Orijinalinde Michael Douglas ve Glenn Close ile hayat bulan bu “ölümcül” çifti bu defa Lizzy Caplan ve Joshua Jackson canlandırırken dizinin şimdiden ikinci sezonunun planlandığı konuşuluyor. Yine de yaygın görüş, Paramount+’un elini büyük bir taşın altına soktuğu ve de böylesine zihinlere kazınan bir filmi dizi olarak uyarlayarak büyük bir risk aldığı yönünde. Ne diyebiliriz ki; nostalji furyasından faydalanmak için herkes sırada işte… Sekiz bölümden oluşan dizinin ilk bölümü 30 Nisan’da Paramount’un platformunda yerini aldı.

Queen Charlotte: A Bridgerton Story (Netflix, 4 Mayıs)

Netlfix’in izlenme rekorları kıran Bridgerton dizisinin ilk spin-off’u da Mayıs ayının seyir listesinde kendine yer buluyor. Shonda Rhimes tarafından yaratılan Queen Charlotte: A Bridgerton Story, 1761 yılından 1818 yılına kadar Büyük Britanya Kraliçesi olan Charlotte’un hikayesini ekrana taşıyor. Bridgerton dizisinin öncesinde geçen bu mini dizi, genç Charlotte’un Kral George ile gönülsüz gerçekleştirdiği evliliğinin nasıl aşka dönüştüğüne ve bu aşkın Büyük Britanya sosyetesindeki etkisine ışık tutuyor. İngiltere tarihinin en uzun süre görev yapmış olan kraliçesine India Amarteifio; Kral George’a ise Corey Mylchreest hayat veriyor. Ve altı bölümden oluşacak mini dizinin ilk bölümüyle 4 Mayıs’ta Netflix semalarında yükselmesi bekleniyor.

Black Knight (Netflix, 12 Mayıs)

Son yıllarda birbirinden acayip distopyalarıyla öne çıkan ve her birini dünya çapında birer furyaya dönüştüren Güney Kore bu konuda tahtını kimselere bırakmamak konusunda kararlı gibi duruyor. Bu türün en iddialı örneklerinden biriyle de yine Netflix aracılığıyla 12 Mayıs’ta buluşmamız bekleniyor. Hava kirliliğinin insan sağlığını hayati boyutlarda tehdit ettiği bir gelecekte geçen Black Knight dizisinin senaryosunu Ui-seok Jo kaleme alırken başrolde de Kim woo-bin yer alıyor. Dizi, 2071 yılında, insan nüfusunun yalnızca yüzde biri hayatta kalmışken insanlığın geleceğinin Black Knight rumuzlu, sınırlar arasında oksijen taşıyan kuryelere bağlı olduğu bu distopyada hayat buluyor ve dizi bu kuryelerden biri olan “5-8”e odaklanıyor. Fragmanından anladığımız kadarıyla yine heyecan dolu, tozu dumana katan bir Güney Kore yapımı Netflix’e bir “nefes” olmak üzere (birtakım kelime oyunları) koşar adımlarla geliyor.

Fast X (19 Mayıs’ta vizyonda)

2001’den bu yana süregelen The Fast and the Furious serisinin 10. devam filminde yine Dominic Toretto’nun zorlu bir göreve karşı öfkeli bir şekilde direksiyon sallamasını izliyoruz. Bu defa yoluna döşenen mayınları ailesini korumak için bertaraf etmeye çalışacak olan Toretto’nun karşısında fazlasıyla sadist eğilimli bir kötü var; Dante. Jason Momoa’nın hayat verdiği bu karakter filmin kötüsü olurken Brie Larson, Charlize Theron, Jason Statham gibi isimler de filmin yıldızını parlatmak ve de Toretto’ya destek için sahada olacak. Üç buçuk dakikaya yakın fragmanıyla bile kalp atışlarımızı hızlandıran Fast X, bu baharda beyazperdedeki aksiyon ihtiyacımı karşılayacak o yapım olabilir; 19 Mayıs’ta vizyonda.

The Little Mermaid (26 Mayıs’ta vizyonda)

Disney’in geçtiğimiz sene sonuna doğru paylaştığı fragmanıyla tabiri caizse yeri göğü inlettiği The Little Mermaid de bu sene beyazperdeye baharı getiren yapımlardan biri. Fragmanın yeri göğü inletme sebebi epey tatsız; daha önce de bahsetmiştik. Çoğumuzun bildiği, kimimizin de bu sene öğreneceği gibi denizkızı Ariel’in hikayesini konu alan film esas olarak yine Hans Christian Andersen ünlü masalına dayanıyor. Disney daha önce 1989 yılında da bir animasyon olarak bu masalı beyazperdeye uyarlamıştı. Yaşadığı su altı dünyasının dışındaki dünyaya merakla bakan, o dünyanın da bir parçası olmak isteyen ve bu uğurda nice fedakarlık yapmaya hazır olan Ariel rolünde Halle Bailey’i izleyeceğimiz The Little Mermaid’in yönetmenliğini ise Rob Marshall üstleniyor. Kadrosunda Jonah Hauer-King, Melissa McCarthy, Javier Bardem, Daveed Diggs gibi isimlerin de yer aldığı, yediden yetmişe merakla beklenen film, 26 Mayıs’ta beyazperdeyle buluşmaya hazırlanıyor.

Air (Amazon Prime, Mayıs)

Hollywood’un büyük başarı hikayelerini gişeye çevirme sevdası malum; bu akımın 2023’teki dikkat çeken örneklerinden biri ise Air. Nike markasının Air yolcuğuna ışık tutan filmin hem yönetmen koltuğu hem de başrolü Ben Affleck’e emanetken; kendisine can dostu Matt Damon da eşlik ediyor ve 2021 yapımı The Last Duel’in sonra kankalar yeniden aynı projede buluşuyor. Air, Michael Jordan’ın henüz gelecek vadeden genç bir basketbolcu olduğu zamanlara, yani 80’li yıllara gidiyor ve Nike’ın en çok satılan ürünlerinden biri olan Air serisinin reklam geliştirme sürecini ekrana taşıyor. Damon ve Affleck ortaklığının heyecanı, Michael Jordan faktörü, tarihin en büyük reklam stratejilerinden biri derken Air epey bir umut vadediyor. Kadrosunda Jason Bateman, Chris Messina, Viola Davis  gibi yıldızların da yer aldığı bu Amazon yapımı film, 5 Nisan’da ABD’de vizyona girdi ve Mayıs ayı içerisinde de Amazon Prime’a gelmesi bekleniyor.