”Eğer iyi gözüktüğünü hissediyorsan, iyi gözüküyorsundur”: Billie Eilish yeni görünümü için kimseye hesap verecek değil

Neon yeşili saçlarına baktıkça yaşam enerjimiz de katlanarak arttığından, Billie Eilish bundan birkaç hafta önce ful sarı saçlarla karşımıza çıktığında kafayı fena takmıştık, bu değişikliğin nedenlerine. Aslında 2021 yılında saç stilini değiştirmek istediğini çok önceden söylemişti. Hayranları da peşindeydi… Mesela Grammy’lerdeki performansı sırasında peruk taktığına dair söylentiler başlamıştı. Saçlarıyla ilgili muhabbetler kızışınca (muhtemelen zaten o da bunu bekledi) ve çok geçmeden o sarı saçlarını dünya aleme gösteriverdi. Peruk söylentilerini de doğruladı, Instagram’da yaptığı bir soru-cevap turuyla birlikte. Yine bu Instagram muhabbetleri sırasında neden perukla hayranlarının karşısına çıktığını da açıkladı: bir anda, öyle keskin renklerden sarı gibi açık bir renge geçmek o kadar da kolay olmamış tabii ki ve geçiş sürecini bir perukla tamamlamış. (Tam dört tur boyanması gerekmiş saçlarının.)

Her şey bu kadar basit aslında. Ama starlık mertebesi onu tüm soruları, en kişisel olanlarını dahi cevaplandırmaya zorluyor.

Biz de sordukça soruyoruz hani… En son bir de bu yeni görünümüyle İngiliz Vogue’una kapak olunca, iyice bir köpürdük meraktan. Sarı saçlarıyla yeni yeni tanıştığımız Billie Eilish, 2000’lerin ilk yıllarından çokça esinlenen ve bol kıyafetlerle şekillenen stilinden de vazgeçmiş; vücudunu komple saran, neredeyse nostaljik ve oldukça seksi bir tarzla karşımızdaydık artık. O dünyaları umursamayan bakışları yine her zamanki alaycılığıyla bizi süzmeye devam ediyordu ama giydikleri değişince onlara yüklediğimiz anlamlarda değişiyor gibiydi. Daha mı kendinden emindi? Ya da daha mutlu? Ya da daha da umursamaz? (Yani daha da umursamaz olması mümkünse tabii.)

Müziğiyle olduğu kadar, Z kuşağını temsil ettiği söylenen imajıyla da çokça kendinden bahsettirdiği için, değişen bu görüntüsü hakkında da internette çok yazılıp çizildi. Onun bu değişimiyle ilgili de herkesin bir fikri vardı belli ki. Vintage görünümlü kıyafetler içinde, saçları hafif kıvırtılmış, eski pin-up yıldızları gibi poz veriyordu.

Bu yeni stiliyle ilgili bazı eleştiriler buradan koptu zaten. Body positivity yani beden olumlama ile özdeşleştirilmiş bir genç kadının, vücuduna ve kıvrımlarına vurgu yapacak şekilde giyinmesi ”uygunsuz” bulunmuştu. Sanki beden olumlama, ”vücudun gösterilmemesi” ya da ”vücudundan memnun olmama” gibi fikirler üzerine kurulmuşçasına. (bkz. slut shaming) Oysa beden olumlama belli kalıplara, standartlara inat tüm vücutları, kendilerine has özellikleriyle kabul etmeyi ve ettirmeyi benimsemiyor muydu? Tüm bedenlerin biricikliğine sahip çıkarak… Ve Billie de bedeniyle son derece barışık (kim bilir günde kaç posta nasıl gözükmesiyle ilgili safsataya maruz kalıyordur) tam da gözükmek istediği gibi kameralar önünde. Onun bu karelerlerinde, beden olumlamanın savunduğu fikirlere tezat bir şeyler bulmaya çalışmak zor. Hatta zoraki ve hatta dışlayıcı olur.

”British Vogue ekibine vizyonuma saygı duydukları ve bunun gerçekleşmesini sağladıkları için teşekkür ederim” diyor zaten Instagram’ında, derginin kapağını paylaşırken. Halinden oldukça memnundu belli ki. Bu röportajda zaten beden olumlama muhabbeti de sıkça geçiyor. Görüntüsünü yeniden yaratmış olduğu için, mevzu dönüp dolaşıp buna geliyor ve kadınlar üzerindeki her türlü dayatmaya karşı olduğunu açıklıyor: ”Önemli olan sana kendini neyin iyi hissettirdiği. Ameliyat olmak istiyorsan, ameliyat ol. Başkalarının iyi olduğu için giyemeyeceğini söylediği bir elbiseyi giymek istiyorsan da -işte burada küfrü basıyor-; eğer iyi gözüktüğünü hissediyorsan, iyi gözüküyorsundur.”

Oysa daha önce de bahsetmiştik, kadınlar için ”iyi hissetmek” ya da ”iyi gözükmek” bir türlü mümkün olamıyor. Dayatmacılığın da nereden geleceği belli olmuyor. Kadın bedeni üzerindeki kısıtlamalara karşı olanlar da eşit derecede kısıtlayıcı söylemlere kayabiliyor mesela. Billie Eilish’in bol kıyafetlerini çıkarıp vücudunu gösterdiğinde olduğu gibi…

Ama tabii ki hiçbir şey dürüst değil. Vogue veya herhangi bir edisyonu dürüst olmadığı gibi, beden olumlama üzerinden kendine ”kapsayıcı” ve ”özgürleştirici” bir kimlik biçmeye çalışan moda endüstrisindeki herhangi bir marka veya mecra da dürüst değil. Beden olumlamanın yanlış ellerde nerelere gidebileceğini biliyoruz. Her şey bir tür pazarlama stratejisine dönüşmeye çok müsait. Ama korse giyiyor, iç çamaşırıyla poz veriyor diyerek bir kadın müzisyenin kimliği üzerinden atıp tutmak endüstri tarafından kullanılan beden olumlamaya yönelik bir eleştiri değil; bir kadına, bedeniyle ve nasıl gözükmek istediğiyle ilgili getirilen bir eleştiri sayılır.

Billie Eilish elbette bunları da bekliyormuş ki cevabını önden vermiş ama konuya başka bir yerden dokunarak: ”’Madem beden olumlama diyorsun’ neden korse giyiyorsun, neden bedenini olduğu gibi göstermiyorsun’ diyecekler” diyerek olabilecek eleştirileri öngörüyor ve ekliyor, ”Benim olayım, canım nasıl isterse öyle davranmak”.

Zaten eski stilini de vaktiyle bedeni ile kurduğu toksik ilişkinin bir uzantısı olarak nitelendiriyor. Ergenlik yıllarında bedeniyle bir türlü uzlaşamadığından ve bol kesimli, aşırı renkli kıyafetlerini bedenini saklamak için kullandığını söylüyor. Haliyle bu çekim, onun bedeniyle uzlaştığının bir kanıtı sayılabilir. Ve belli ki bunu da tüm dünyaya duyurmak, göstermek o popüler tabirle ”bedenini kutlamak” istiyor. Bize de ”yaptıkları yapacaklarının teminatı” olan bu genç kadının yapacağı yeni şeyler için heyecanla beklemek düşüyor.