
Çocuklarım olmadan asla: Ginny and Georgia’nın ikinci sezon değerlendirmesi
Ginny ve Georgia’nın ikinci sezonu 5 Ocak’ta Netflix’e teşrif etti. Ancak bu yazarın Wellsbury’nin toksik dünyasından arınmak için birkaç güne ihtiyacı vardı. Dizi aleminin en can sıkıcı ergeni ödülünü takdim etmek istediğim Ginny ve annelik metodlarıyla beynimizi ateşler içinde bırakan Georgia bildiğimiz gibi. Entrika ve cinayetlerle dolu bir sezonu değerlendirelim. Buyurun.
Ginny ve Georgia, uzun bir bekleyişten sonra ekrana geri döndü. İkinci sezonu gözüm ve kulağım açık beklemedim, yalan yok. Ama Ziyagil Köşkü’nün mutfağını aratmayan bölümler mi dersiniz, yeni cinayetler mi, neler neler…
Hemen şimdi, HD izle, 720p, reklamsız, Netflix’ten.
Hatırlarsınız Georgia, dizinin ilk sezonunda karanlık geçmişini ardında bırakıp kendi yağında kavrulup giden Wellsbury kasabasına yerleşmişti. Ergenliğinden ödün vermeyen Ginny ve dünyadan bir haber oğlu Austin de ona eşlik etmiş; Miller ailesi arkası kesilmeyen entrikalarla Wellsbury’nin nevi şahsına münhasır sakinlerinden biri olmuştu. Netflix, – biz de şoklar içindeyiz ama – dizinin ikinci sezonunu çok geçmeden onayladı. Bize de izleyip sızlanmak düştü.
Bu kısa özet, sizi yazının devamını okumaya teşvik ettiyse ikinci sezonun Georgia’sına göz atalım.
Georgia, Aliye’nin ”Çocuklarım olmadan asla!” repliğinin vücut bulmuş hali. Dolandırıcılık mı? Evet. Cinayet mi? Tabii ki. Zimmete para geçirmek mi? Ayıpsınız. Georgia tek başına bir suç örgütü lideri. Çocukları için hayatta kalmış, yememiş, içmemiş, gerekirse öldürmüş, kötü insanlara karşı savaşmış bir kahraman. Dizi seyircileri bu noktada ikiye ayrılıyor. Georgia’nın kötü bir insan olduğunu düşünenler de ön planda (Bakınız: yazar). Asıl soru bir anne çocuklarını korumak için ne kadar ileri gidebilir? Yanlışlıkla Show TV’de çarşamba akşamları başlayacak yeni aile dizisinin açılış cümlesini yazmış olabilirim. Ginny ve Georgia’nın Netflix’te yayımlanması dışında bir problem yok. Netflix’e yüksek bütçeli Show TV diyebilir miyiz? Sahi Georgia, tüm cinayetleri gerçekten annelik içgüdüsüyle mi işledi? Her biri çocuklarını korumak için miydi? Yoksa kurban Georgia mı? Zira 15 yaşında ilk çocuğunu dünyaya getiren Georgia, şiddette şiddetle karşılık vermeyi tercih ediyor. Kızı Ginny’e öğrettiği, ”Sen ve ben, dünyaya karşı!” söylemi ne kadar tanıdık.
Can sıkıcı ergen ödülü Ginny Miller’a
Ne var ki Ginny aynısını düşünmüyor. Senarist, Ginny üzerinden ruh sağlığını korumanın kırılganlığına; çocuklar için yaratılması gereken ama geri plana itilen güvenli ortamın imkansızlığına; ırkçılığın yaygınlığına ve daha nicesine odaklanıyor. İlk sezonda Taylor Swift’e laf atmanın acısını kalbinin derinliklerinde hisseden senaristin, ikinci sezonda politik doğrucu bir tutum sergilemesi şaşırtıcı değil. Aksine işe yarayacağını bildiği rahatlığı, kendi senaryosunda buluyor.
Senarist, sezonun yarısında Ginny’nin birinci sezondaki problem çocuk imajını düzeltmeye çalışıyor. Ginny’i terapiye gönderiyor, mutlu bir ilişkiye başlatıyor. Ama Ginny gerçek bir aşama asla kaydetmiyor. Bir sonraki gün tekrar aynı ruh haline geri dönüyor. İntihara meyilli oluşunun gerçek sebepleri de takip edilmiyor.
Hal böyle olunca, dizinin söylemek istediği ama anlamak istemediği pek çok mesele halı ardına itiliyor, koltuk arkasına saklanıyor. Senarist odasında ”Şu konuya da değinmiş olalım” dediler herhalde. Bu sezonda konuşmaya değer değişiklik, senaristin yan karakterlere ek kamera süresi tanıması. Max, Abby ve Zion’ın hikayenin merkezinde takılı kalmaması ferahlatıcı bir etki yaratıyor. Ginny ve Georgia’nın toksik hayatına teneffüs arası gibi. Yazının bu noktasında diziyi tanımlayan kelimenin toksik olduğuna karar verdim. Sadakatsiz’deki Derin’den, Asmalı Konak’ın Seymen Ağa’sından ve Yaprak Dökümü’nün Nejla’sından daha toksik karakterler yazdığı için senaristi ayakta alkışlamak lazım. Ancak tam da bu yüzden dizi satıyor ve kendini izlettirmeyi başarıyor. Bölüm sonu geldiğinde bir sonrakine atlamak için jeneriği beklemeden sağ alttaki tuşa basmakta sakınca görmüyorsunuz. Olay üstüne olay, dram üstüne dram, biri üzerime toksik aile hikayesi atsın! Good Girls’ün başını yiyen kanallar yanımıza uğramasın. Ginny ve Georgia, üçüncü sezon onayı alsın! Tez zamanda inşallah.
Euphoria’da değiliz yalnız
Dizinin gerçek zamanlı hikaye akışına da buradan selam göndermekte yarar var. Yazı boyunca ismini dahi anmadığım ancak yakışıklılığından bu sezonda da ödün vermeyen Marcus, depresyonda ve bir süre daha depresyonda olmaya devam edecek gibi görünüyor. Max’in okula alkollü gelen Marcus’a, ”Burayı Euphoria mı sandın?” demesi senaristin oynadığı küçük oyunlardan yalnızca bir tanesi. Dizide hemen hemen herkes ya depresyonda ya ölüyor ya da öldürülüyor. Muzun kilosunun 19 TL olduğunu düşünmek istemiyorsanız, bu dizi o dizi değil. Sizi çok sevdiğim fakat bugünün konusu olmayan Güney Kore dizilerine doğru alalım.
Ginny ve Georgia içinse hikayenin bir sonu yok. Netflix, diziye üçüncü sezon için onay vermese bile bu ikilinin bir yerlerde yaşamaya devam edeceğini söylemek yanlış olmaz. Ginny, annesi tarafından göz ardı edilmeyi ama göz hapsinde tutulmayı; Georgia da kendi hapishanesinde gardiyanlık yapmayı sürdürür. Karakterleri, seyirci olmadan yaşatmak da her senariste has değil zaten.
Üçüncü sezonda yeni bir sır perdesinin aralanacağı kesin. Netflix, Sinan Çetin’in Film Gibi programının müziğini adapte ederse fena olmaz.