İfşaların gücü adına: Buffy the Vampire Slayer dizisinin yaratıcısı Joss Whedon için uykuların kaçma zamanı

Buffy ve ekibinin vampirler ve türlü şeytani yaratıklarla mücadelesi bittiğine göre, Buffy the Vampire Slayer dizisinin yaratıcısı Joss Whedon için sıra geldi diyebiliriz. Tüm o ifşalar peşini bırakmayacak belli ki.

Cehenneme açılan kapının tam üstünde hem hayat hem de ergenlik savaşı vermeye çalışan bir grup genç. Başlarında da başta arkadaşları olmak üzere tüm kasabayı hatta dünyayı türlü vampirlerden, şeytani yaratıklardan kurtarmaya çalışan Buffy adlı genç bir kadın.

Evet, Buffy the Vampire Slayer’dan bahsediyoruz. Süperkahramanların hep erkeklerden seçildiği, sarışın genç kadınların kurban edildiği bir dönemde çıkmış, Buffy’den Willow’a güçlü kadın karakterleriyle ezberlere ters köşe yaptırmış bir diziydi. Tabii, arada Angel gibi pürüzleri de vardı. Mesela düpedüz seri katil ve tecavüzcü olmasına rağmen, tövbe ettiği için Buffy de dizi de göklere çıkarıyordu bu ex-vampiri. Spike karakteri için de aynı şey geçerliydi ama en azından Spike dürüsttü, tövbe ettim diyerek arabesk hallere sığınmıyordu. (Spike > Angel)

Bahsettiğimiz bu tüm ters köşe hamleleri, 2000’lerin ilk yıllarının şartlarında değerlendirmemiz gerek elbette. Ki, aslında bazı konularda günümüzün bile bir tık ilerisinde belki. Şimdi çekilseydi, tüm o sıkıcı erkek karakterler de güncellenirdi. Hocaların hocası, watcher’ların watcher’ı Giles bile.

Bu noktada, dizinin yaratıcısı Joss Whedon’a selam çakıp yaptığı işleri ufaktan da olsa övmeye kalkışabilirdik. Buffy bir kült olmuştu. Angel spin-off’u da kendi çapında öyle… Hepsinden önce gelip, tek sezonda ömrü biten Firefly, Freaks and Geeks gibi kısacık hayatına rağmen göklere çıkarılmış, hakkında hâlâ ”yeni bölümleri çekilsin” diye kampanyalar yürütülen bir dizi.

Ama üzgünüz ki artık o kampanyalar hiçbir işe yaramayacak. Yani zaten yaramıyordu da, kampanya oluşturabilmenin romantik güzelliği bile altüst olmuş durumda.

Durup dururken Buffy’den bahsetmek için sebep çok, ilk kez de yapmıyoruz. Dizinin ilk bölümüyle ekranlara gelmesinin üzerinden 24 sene geçmiş olsa da şu günlerde dizi yeniden gündemde. Çünkü dizinin ilk sezonlarında izlediğimiz daha sonra Angel spin-off’una transfer olan Cordelia karakterini canlandıran Charisma Carpenter, çekimler sırasında dizinin yaratıcısı Joss Whedon’ın istismarına uğradığını açıkladı.

Aslında her şey geçtiğimiz yıl başlamıştı, Buffy’den bağımsız. Yine Joss Whedon’ın yönettiği Jusitce League filminin oyuncularından Ray Fisher Twitter’ında Joss Whedon’ın oyunculara setteki tavrının korkunç olduğunu söylemiş ve herkesi istismar ettiğinden bahsetmişti. Daha da kötüsü, yapımcılar tarafından da Whedon’ın bu tavırlarına rağmen korunduğunu söylemişti.

Charisma Carpenter da Fisher’ın açtığı bu yoldan ilerleyerek, 20 yıllık suskunluğunu bozacağını söylemişti ve geçtiğimiz günlerde Twitter’dan sert bir açıklama yapmıştı.

Carpenter’ın açıklamaları üzücü, çünkü hem Buffy’nin hem de Angel’ın setinde Joss Whedon’ın kendisini hakaret yoluyla daimi olarak istismar ettiğini söylüyor. İşler Carpenter’ın hamileliğiyle birlikte iyice rayından çıkıyor. Carpenter o sıralarda artık Angel setinde ve Whedon sürekli olarak Carpenter’a, çok kilo aldın şu bu dediği gibi, hamileliğiyle diziyi sabote ettiğini söyleyerek Carpenter’a çıkışıyor ve bir gün de ‘‘ee hâlâ aldırmayı düşünmüyor musun’’ diyor.

Carpenter’ın açıklamasıyla birlikte, ilk destek Buffy’yi canlandıran Sarah Michelle Gellar’dan geldi. ”Buffy ile anılmaktan gurur duysam da o adamla hiçbir şekilde yan yana anılmak istemiyorum” dedi ve istismara uğrayan herkesin yanında olduğunu söyledi. Söylentilere göre Sarah Michelle Gellar ve Whedon da sürekli sette kavga ediyorlarmış ama yapımcılar yine Whedon’ın tarafındaymış. Sarah Michelle Gellar, henüz ifşa etmedi Joss Whedon’ı ama o adamla yan yana anılmak istemiyorum demesi bile, hem de anında, çok şey söylüyor.

Gellar’ın ardından başka oyuncular da benzer açıklamalarda bulundular ve aynı deneyimleri yaşadıklarını açıkladılar. Dizide Dawn’u canlandıran Michelle Trachtenberg mesela çok sert bir tweet paylaştı. Joss Whedon’ın uygunsuz davranışlarda bulunduğunu söyleyen… Bilhassa da ergenlik çağında genç bir kıza. Sarah Michelle Gellar ile Joss Whedon’ın arasındaki gerginliği de zaten ilk Trachtenberg söylüyor bu açıklaması sırasında: ”Michelle ile Joss Whedon’ın aynı odada yalnız kalmaları yasaklanmıştı” diye yazıyor. Dışarı henüz çok fazla detay verilmiyor ama Charisma Carpenter’ın anlattıkları setteki toksik ortamı tasvir etmeye yeterli.

Sarah Michelle Gellar, Michelle Trachtenberg ve sonra ikinci slayer Eliza Dushku ile Tara’mız Amber Benson da katılıyor Charisma Carpenter’a destek verenler arasına.

Charisma Carpenter’a son destek ise koca ruhlu vampir Angel’dan yani David Borenaz’dan geldi. Tabii ki o da yalanlamıyor ve Carpenter’a destek çıkıyor. Hatta Charisma da ona sen hep zaten yanımdaydın gibisinden bir açıklamayla teşekkür ediyor. Bu teşekkür, Borenaz’ın tatsız şeylere şahit olduğunu da kanıtlar gibi.

Spike’ı canlandıran James Marsters da destek mesajı yayınlıyor. Aslında Marsters geçen sene katıldığı bir podcast’te Whedon’ın bu istismarcı tavrına dair bazı ipuçları vermişti: Spike’ın bu beklenmedik popülerliği karşısında Joss Whedon’ın aşırı sinirlendiğinden bahsediyordu. Whedon’ın aslında amacı Spike’ı birkaç bölüm tutup cehenneme geri sepetlemekmiş ama biliyorsunuz, Spike gümbür gümbür geliyor; hem de birkaç defa… Burada ağzımızın ucuna gelen spoiler’ları yutkunuyoruz. Ve bir gün Joss Whedon yapımcıların Spike’ı geri getirmesine o kadar sinirleniyor ki, Marsters’ı köşeye sıkıştırıyor ve ”Popüler olman umrumda değil oğlum, bittin sen, bittin” falan diyor.

Anlayacağınız Buffy ve ekibi, türlü şeytani yaratıkların yanı sıra bir de Joss Whedon’a karşı mücadele vermek zorunda kalmışlar. Ortamda toksiklik akmış. Ve hiç de şaşırtmayacak bir şekilde, neredeyse 20 yıldır, çok sağlam bir şekilde saklanmış. Erkeğin erkeği kollaması, iş yapıp para getiren bir adamın üretip daha çok kazanmaya devam etmesi için önündeki engellerin kaldırılması… C-Hepsi, D-Yine hepsi… 2000’lerin ilk yıllarında ”erkek feminist” kimliğiyle zihin açıcı bulunmuş ve buradan kendine has bir imaj yaratmıştı Whedon. Sonrasında 2010’lara geldiğimizde pek de bir ilginçliği kalmamıştı Whedon’ın. Marvel uyarlamalarıyla kariyerinde zirve yapması beklenirken fena çizdirmişti karizmayı. Age of Ultron falan erken o dahiyane yaratıcı tarafı zedelenmişti. İfşaların henüz bugünkü gücünü kazanamadığı o dönemlerde, Joss Whedon gibi arkasında bir sürü insan bulunduran bir kişi hakkında konuşmaya kimse cesaret edememişti muhtemelen ama söylentiler de dolaşıyordu (dolaşıyormuş, dememiz daha doğru olur, onlar da yeni açığa çıktı) onunla birlikte.

Son bir-iki haftadır yaşananlar ise geri dönüşü olmayan bir yola soktu muhtemelen kendisini. Yani saçtığı o zehir elbette ki akacaktı bir yerlerden.

Tüm bunlar bilinmeden tarihe gömülebilirdi de ama neyse ki 2021 yılındayız, artık tüm istismarcılar için uykuların kaçma zamanı.