
Kendimi kontrol edemiyorum: Yıllar sonra yeniden Aşk-ı Memnu izlemek için 10 sebep
Hiç ummadığınız bir anda kendinizi Google’a ”Aşk-ı Memnu izle” diye yazarken bulabilirsiniz. En küçük repliğine kadar hakim olsanız bile bu, diziyi tekrar tekrar izleme isteğinizin önüne geçemez elbette. Hatta belki de tam da bu yüzden çekiliyorsunuzdur oraya doğru. Tarifsiz hisler eşliğinde, sanki bir bağımlı gibi… Bölümleri peş peşe izlerken zihninize garip bir his düşerse sakın endişelenmeyin: Sağlam oyuncu kadrosu ve mic drop etkisi yaratan diyaloglarıyla defalarca izlenmeyi hak ediyor Aşk-ı Memnu. Seneler, seneler, seneler sonra, tam Bihter’in ölüm yıl dönümünde (buna spoiler diyemezsiniz) bu kült diziye yine yeniden dadanmak için 10 sebep sıraladık. Çünkü siz buna değersiniz…
Bu arada 11 yıl önce final yapmıştı dizi ve o son bölümü izlerken Türkiye tek yürek olmuştu hatırlarsanız. Sonra final bölümünün Sims canlandırmasını yaptılar; sanırım bu coğrafyanın çıkardığı en özgün internet harikalarından biriydi. (Yani böyle bir şey yapmak bir insanın aklına nerden gelir ki?)
Neyse, sebeplere gelelim…
1- Muhteşem casting
Şu bir gerçektir ki Adnan Bey’i Selçuk Yöntem, Bihter’i Beren Saat, Nihal’i Hazal Kaya, Behlül’ü Kıvanç Tatlıtuğ, Firdevs Hanım’ı Nebahat Çehre, Matmazel’i de Zerrin Tekindor’dan başkası canlandıramazdı. Nasıl da güzel bir şekilde bir araya getirilmiş bu kadro! O kadar epik ki. Zaten milletin dönüp dönüp tekrar izlemesinin en büyük sebebi bu olsa gerek.
2- Behlül (yani Kıvanç Tatlıtuğ)
Türkiye’de yakışıklı ve güzel oyuncular genelde mimik yapmaktan kaçınırlar. “Karizmayı çizdirmemek”, gülünç düşmemek adına olsa gerek. Kızarlar, öfkelenirler (çünkü erkeklik!) ama onun dışında pek de duygu yansıtmazlar. O yüzden günümüz yerli dizileri boş boş bakarak yüz binlerce duyguyu anlatmaya çalışan dramatik insanlarla dolu.
Oysa Kıvanç Tatlıtuğ öyle mi? Zaten sonrasındaki işlerinden de biliyoruz, Kıvanç Tatlıtuğ kendini rolüne veren bir oyuncu (bkz. Kuzey Güney). Haliyle Behlül rolü, etrafa çapkın ve yakışıklı bakışlar atmasını gerektirdiğinde bunu harikulade bir şekilde yerine getirdiği gibi, gülünç olması ya da kendiyle dalga geçmesini gerektirdiğinde de hiç tereddüt etmiyor. Türlü mimiklerle ve vücut diliyle çok şey anlatıyor.
Günümüzde artık Kıvanç Tatlıtuğ’un neler başarabileceğini çok iyi biliyoruz. Bugünden o zamanki hallerine bakmak o yüzden ayrıca keyifli. Ama saçlarını tekrar ilk bölümlerdeki gibi uzatmaz umarım.

O takma sakala rağmen her seferinde insanın yüreği dağlanıyor be!
3- Bülent
Bu dizinin en sağlam ve istikrarlı karakteri bence. Nihal’in gerizekalılıklarına en iyi cevabı hep o yapıştırıyor. Kibarlıktan kırılan ev ahalisini de o canlandırıyor. Hayattaki tüm güzellikler onun olmalı.
4- Firdevs Yöreoğlu
Dünyanın en yılan kadını olmasına rağmen kendisiyle sonsuz empati kurabildiğimiz bir karakter. Herkesin hayatta kalabilmek için başvurduğu bazı mekanizmalar var. Firdevs Yöreoğlu da kendi yolunu bulmuş işte. Onun şu kararlılığından, manipülasyon gücünden, entrika sevdasından bizde de bir tutam olsaydı dağları devirirdik.
5- Sabah kahvesi
Aşk-ı Memnu anlayamadığım bazı gereksiz detaylarla dolu bir dizi. Herhalde süresini uzatmak için kasmışlar. Mesela bazı bölümlerde beş dakika boyunca tüm karakterlerin birbirlerine iyi geceler deyip uyumaya gidişlerini izliyoruz. “İyi geceler babacım”, “İyi geceler Behlül”, “İyi geceler Süleyman Efendi”…
Bir de böyle sabah kahvesi ritüeli var. Birileri birilerinden kahve getirmesini istiyor, diğeri kahve pişiriyor, kahveler yudumlanıyor; misafir geliyor, ona kahve içer misiniz diye soruluyor ve inanır mısınız, o kahve sahne bitmeden gelip misafirin önüne konuluyor.
Sabah kahvesi sanki sadece zenginlere özel bir şeymiş gibi hissediyor insan bir yerden sonra. Haliyle kendimi ayrıcalıklı hissediyorum ben de…
6- “Mic drop” yaptıran diyaloglar
Evet, senaryo sağlam bir eserden uyarlama olduğu için 35-0 önden başlıyor ama ekip buna sırtını dayamamış, bu eserin etrafında muhteşem diyaloglar kurgulamış. Az önce bahsettiğim, Bülent’in Nihal’e salladığı cümleler, Firdevs Hanım’ın Bihter’i dolduruşları, Adnan Bey’in etrafı döven beyefendililiği, Matmazel’in cool’luğu ve Bihter’in “Ölüyorum anlasana”yla efsaneleşen tiradları(!)… Bunlar hep muhteşem yazarlıkların eseri.
7- Genç kız kalbi
Mesela Bihter, Behlül’ün sarı saçına mavi gözüne tutulmadı. Bunu biliyoruz. (Zaten yanlış hatırlamıyorsam kitaptaki karakter Kıvanç Tatlıtuğ gibi yakışıklı değil.)
Kitapta kusursuzca anlatılan bu yürek kaymasını ekrana taşımak gerçekten zor olsa gerek. Ama yönetmen de kadın olduğu için herhalde, bu geçişi o kadar incelikli ve yalın bir şekilde anlatmışlar ki… Bihter’i çok iyi anlıyor insan. Bir bakış, başkasına yazılmış ihtiraslı bir aşk mektubu, aynı şekilde sevilebilme ihtimali… İşte bunlar hep ergenlik…
8- Arsen Hanım
Adnan’ın ablası. Firdevs Yöreoğlu’nun anti-tezi, aşırı anaç eski bir İstanbul hanımefendisi. Şunu biliyorum ki, onun gibi oturaklı, ihtiyacım olduğunda başımı omzuna yaslayabileceğim birinin hayatımda olmasını isterdim. Airbag gibi bir karakter; en zor anınızda sizi kurtarmak için orada.
9- Müzikler
Özellikle de gerilim anlarında çalan, alaturkanın ne kadar tekinsiz olabileceğini kanıtlayan o melodi… Bazen aklımda çalıyor, efekt misali…
10- Bi’ garip nostalji
Aşk-ı Memnu ilk kez 2008 yılında yayınlanmaya başlamıştı. Çok uzun zaman önce değil, hepi topu 10 sene önce. Ama dizide gördükleriniz, o zamandan bugüne ülkece geçirdiğimiz değişimi en sert haliyle önümüze seriyor. İçilen şaraplar, öpüşmeler, çılgın dekolteler, sadece ima üzerinden olsa da yatak sahneleri… Türk televizyonları ne kadar seri bir şekilde kapanmış, anlayamamışız.
İştahı kabaranlara son bir not: Dizinin tüm bölümleri Kanal D’nin sitesinde mevcut. Aslında Google’a sadece şunu yazmanız yeterli; “Aşk-ı Memnu izle”.