Kan, ter, gözyaşı, kaos: Ne ararsak bulduğumuz Kızılcık Şerbeti sezon finali

Hepimizin başına oturmak için binbir çeşit sebep ya da bahane bulduğu Kızılcık Şerbeti, sezon boyunca sürdürdüğü şanına yakışır bir finalle ekranlara ara verdi. RTÜK’ten aldığı cezalarla ama en çok da düşmeyen temposu ve de izleyicisini ekrana bağladığı kaotik enerjisiyle konuşulan bu Show TV dizisi böylelikle yaz dönemi boyunca cuma akşamlarının boynunu bükük, biz izleyicilerine de bol bol konuşulacak malzeme bıraktı… Sezon finalinin son yarım saatiyle şoklardan şoklara, oh’lardan vah’lara sürüklendik; Doğa’nın son akşam yemeği performansına, Fatih’in acınası hallerine, Pink Hanımın sinir krizlerine, Kıvılcım ve Ömer’in bahtsız talihine şahit olduk. Eteğindeki tüm taşları döken karakterler dört bir yana dağıldı, bize de izlemesi aşırı keyifli sezon finaline dadanmak düştü a dostlar.

Bundan sonra her türlü spoiler önünüze çıkabilir; izlemeyenler dikkat etsin!

Her şey sekülerliğiyle dillere destan olmuş Kıvılcım’ın kızı Doğa ile sorsak muhafazarlığın kitabını yazdığını iddia edecek bir aile olan Ünal ailesinin küçük oğlu Fatih’in evliliğiyle başladı. Tüm karakterleriyle uçlarda yaşamayı seven Kızılcık Şerbeti, bu iki aile ve birbirleriyle kurduğu her ilişkiyle beraber temsil ettikleri kesimler arasındaki farklılıkları, aynılıkları, kutuplaşmayı yani gerçekleri serdi önümüze. Birbirinden nefis performanslar ortaya koyan Evrim Alasya, Sıla Türkoğlu, Ceren Karakoç, Doğukan Güngör, Feyza Civelek, Müjde Uzman, Emrah Altıntoprak, Barış Kılıç Sibel Taşcıoğlu, Settar Tanrıöğen’in ve adını sayamadığımız tüm kadrosunun büyük katkılarıyla beraber tabii ki.

Her bölüm ortaya atılan bir anlaşmazlık bölüm sonunda çözülmüş ya da çoktan şekil değiştirmiş oluyordu ama bu ülkede doğmuş ve büyümüş herkes bu anlaşmazlıklara gerçekten de düşülebileceğini içten içe biliyordu (efkar!) Sosyal medyada da sık sık gündem olan alkollü kolonyalar olsun, kilise dilekleri olsun, kadın-erkek jinekolog tartışmaları olsun izlerken abes gelen ama bir yerlerde yaşandığından da yüzde 100 emin olduğumuz bu anlaşmazlıklar karakterlerin değişimine ve de dönüşümüne de ön ayak oluyordu aslında. Gün sonunda bir şekilde orta yolu bulacak taraflar Kıvılcım, Abdullah ve Pembe çocukları için birbirlerinin “hassasiyetlerine” daha anlayışlı olmaya mecburlardı. Doğa ise aşkının peşinden her şeye/herkese rağmen gittiği için, Fatih de annesinin yataklara düşmemesi ve de Ünal soyadına bir zeval gelmemesi için kendilerini hapsettikleri koca mutluluk balonunun içinde oradan oraya savrulup durdular. Ünal ailesinin tek kızı Nursema ise annesinin, babasının gölgesinde dikenli teller ile ördüğü otoritesinin içinde ilk defa tattığı bir duygunun, aşkının ve umudunun peşinden gitmeye çabalıyordu. Göstermeye alışık olmadığı bu çaba Nursema’yı neredeyse baştan uca değiştirdi; gönülsüz yaptığı evliliğinden, gördüğü korkunç şiddetten alnı ak, başı dik çıktı ve de kendine bu hayatı layık gören herkese ağzının payını verdi. Nursema, TV’de son zamanlarda gördüğümüz en etkili kadın hareketini başlattı (yanındayız Nursema!), Kızılcık Şerbeti kadınlarının desteğiyle hayata yeniden tutundu ve tüm gözleri üzerine çekti.

Okuma önerisi – Aklımızda sorularla dadandık: Neden herkes Kızılcık Şerbeti izliyor?

Hal böyle olunca Show TV (ve Nursema’lar) bu “çıkışıyla” cezalandırıldı; Kızılcık Şerbeti’ne ‘kadına karşı şiddet’ sahneleri nedeniyle beşer kez yayın ve program durdurma ile üst sınırdan idari para cezası verildi. Aldığı cezalarla verdiği aralardan daha güçlü ve daha çok izleyiciyle (fırsattan istifade herkes hızlandırılmış Kızılcık Şerbo maratonu yaptı) dönen Show TV dizisi “acaba final mi yapacak?” diye düşünürken arkasında bıraktığı bombalarla beraber sezon finaline doğru yol aldı. Bu süre zarfında Kıvılcım, daha kapı eşiğinde hayatının şokunu yaşatan ailenin bir üyesi olan Ömer’le dolu dizgin bir aşka yelken açtı. Önyargılarını, kesin hükümlerini bir bir yuttu; bir zamanlar “kınadığı” yaşam biçiminin tam orta yerinde buldu kendini. Nursema, geç de olsa imkansız aşkına, Umut’a kavuştu ve hatta ikiliyi çoktan evlilik ve market alışverişi telaşları sardı bile (asgari ücreti kasada bırakan Umut’un döktüğü ecel terleri…) Gebeşlerin teyzoşu Alev, tüm dalgaya vurma çabalarına rağmen Abdullah Bey’e karşı olan hislerini sonunda açık etti. Sönmez anneyle beraber yataklara düşeceğiz belli ki. Fatih ise ailelerin fazlasıyla dahil olduğu evliliklerinde, çocuklarının o “kutsal” annesini aldattı ve sonunda gerçek yüzünü herkese gösterdi. Şaşırdık mı, asla. Mustafa cephesinde işler biraz da olsa düzeldi, sonunda hayallerinin peşinden gitmesine isteksiz bir yeşil ışık yakıldı. Nilay ise… Nilay işte, bildiğimiz gibi. Her doğruyu en yanlış biçimde söyleme konusunda kimse eline su dökemez cringe kraliçemizin.

Sezon finaline doğru giderken mayınları yola tek tek döşeyen Kızılcık Şerbeti, son yarım saatini uzun bir süredir beklediğimiz yüzleşmelere ve de bombalarına ayırmış, ne de iyi yapmış. Doğa’nın haftalardır aldattığını bildiği kocasıyla yan yana yaşadığı can sıkıcı günler, özenle hazırladığı bir akşam yemeğinde son buldu. Ve Sadakatsiz-Asya ekolünden devralınan, Nursema’dan Doğa’ya paslanan akşam yemeği klasiği bu defa hepimize bir farklı vurdu… Doğa’nın böylesine imkanları olan bir aile karşısında çocukları için verdiği mücadele haksız değildi. Gururu için sarf ettiği, Fatih’inkini ise beş paralık ettiği cümleler de öyle. Kıvılcım’ın beklemediği kadar haklı çıkması, artık bir parçası olduğu Ünal ailesine “yeter” demesi geç oldu ama oldu. Pembe Hanım ise belki de en çok çizdiği imaj, ördüğü ahlak duvarları yıkıldı, takke düştü kel göründü diye oğlunu böylesine paraladı. Acı ama gerçek. Abdullah Bey, kendisine tövbe haşa zarar gelmeyecek bir biçimde dizayn ettiği aile düzeninde Pembe Hanım’dan duyduğu “kendine gelince nasıl da medeni oluyorsun” lafının şokunu atamamışken Alev’in “ben istesem bu evin hanımı olurum” naralarıyla beraber ne yapacağını şaşırdı. Alev ise yeğenin düştüğü duruma ah vah ederken başka bir kadının aynı duruma düşmesine sebep oldu, başımızı öne eğdirdi, kaçınılmaz aile krizini körükledi. Ah Alev ah, ekran başında senin adına utandık, yüzümüz kızardı.

Doğa’nın bir başına girdiği doğumda bir bebeğini kaybetmesi, Kıvılcım ve Ömer ikilisinin ölümcül bir kaza geçirmesi, Umut ve Nursema aşkının “fakir oğlan zengin kız” klişesine koşar adımlarla giriş yapması, Alev’in gerçekten de evin hanımı olma ihtimali önümüzdeki birkaç ayı Kızılcık Şerbeti izleyicisi için çekilmez kılıyor. Yine de uzun bir sürenin ardından kolektif bir biçimde aynı duyguları hissettiğimiz bir dizimizin olması bizi mutlu ediyor. Malum tüm klişeleriyle, artısıyla, eksisiyle, çekilmez bazı karakterleriyle bağrımıza bastığımız bir dizi birkaç on yılda bir geliyor Türk televizyonlarına. Sonuna kadar tadını çıkarmak, günler boyu anlamsızca goygoyunu yapmak hepimizin hakkı, değil mi? Her şey bir yana kadınların hem en yakınlarından hem de toplumdan gelen birtakım patriyarkal dayatmaların, geleneklerin, bakışların, söylemlerin içinde var olmaya çalıştığı; bazen bile isteye bazen de farkında olmadan bu düzeni kanıksayan, düzene çanak tutan ama çoğu zaman da varlıklarıyla, direnişleriyle, esirgemedikleri laflarıyla karşısında durduğu bir dizi olması bile yeter. 8 Mart yürüyüşleri pankartlarına konu olacak Nursema gibi karakterleri bize hediye etmesi ve de bu adaletsiz düzenin sırtından geçinen Fatih gibilerinin maskesini düşürmesi, bu düzen dışında bir güçlerinin olmadığını göstermesi de ekstralarına giriyor Kızılcık Şerbeti’nin. Dileriz yeni sezonda da benzer temposundan ve bu anlayışından ödün vermez de biz de yine her bölüm sonrası kritiklerimize devam ederiz ülkece.