Büyük Hollywood grevine iki bilet lütfen: SAG-AFTRA sendikası oyuncularını greve çağırdı

Hollywood’da şu sıralar oldukça benzersiz günler, olaylar, grevler yaşanıyor a dostlar. Uzun zaman aralıklarıyla gerçekleşen bir doğa olayına şahit oluyor gibi hissediyoruz kendimizi. Çünkü Amerikan Yazarlar Sendikası’nın Mayıs ayında ateşlediği isyan ateşi şimdilerde Hollywood oyuncularını temsil eden sendikayı, SAG-AFTRA’yı da tutuşturdu. SAG-AFTRA’nın üyelerini greve çağırmasıyla beraber iş, gala, set ne varsa bırakan oyuncular, şartların herkes için iyileştirilmesi taleplerinin karşılanmasını bekliyorlar. Hatta öyle ki Oppenheimer oyuncuları, SAG-AFTRA’ya desteklerini göstermek için filmin Londra’daki galasını erkenden terk etti. Ve böylelikle Hollywood tarihi 63 yıl aradan sonra ilk kez böyle bir “çifte grev”e tanık olmuş oldu, film ve TV sektörü neredeyse tamamen durdu. Görünüşe göre bir süre daha duracak gibi…

2 Mayıs’ta başlayan ve büyük ses getiren WGA yani Amerikan Yazarlar Sendikası’nın grevi halen sürüyor. Zaten hakkını alamayan 11 bini aşkın yazar, yapay zeka programlarının da devreye girmesiyle beraber şartlarının ve de maaşlarının giderek kötüleşmesi karşısında ses çıkarmaya karar vermiş ve greve gitmişlerdi. Ve sayıları giderek artan yazarların ve bazı yapımcıların iş bırakmasının ardından Stranger Things gibi birçok dizi ve filmin yazım ve yapım aşaması durmuştu. Bundan 15 yıl önce de benzer bir grevi görmüştük aslında Los Angeles’ta. Bu grev de 100 gün sürmüş ve yaklaşık 2.1 milyar zararı olmuştu LA ekonomisine. O günden bu yana gördüğümüz en büyük yazar grevi, şu an tanık olduğumuz grevin ta kendisi. Daha iyi, garantili çalışma koşulları ve de gelir beklentisi içinde olan yazarlara Perşembe gecesi itibariyle de oyuncular katıldı. Hollywood oyuncularının sendikası SAG-AFTRA’nın başkanı Fran Drescher yaptığı basın toplantısında “çok aç gözlü bir kuruluş tarafından kurban ediliyoruz. Bir noktada ‘hayır, bunu kabul etmiyoruz’ demelisiniz” dedi. Fran’in bahsettiği kuruluş ise AMPTP yani Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği. Bu kuruluşun görevi ise televizyon ve yapım şirketleri ile eğlence sektörü sendikaları arasında uzlaşma sağlamak, onları yapılan pazarlıklarda temsil etmek. Denilene göre AMPTP ile sendikalar arasında bir süredir müzakereler sürüyormuş ama AMPTP sendikaların isteklerini karşılama konusunda çekimser davranmış. Böylelikle SAG-AFTRA, AMPTP’nin “geçim kaynaklarını korumak için gerekli olan kilit konularda adil bir anlaşma teklif etmeyi reddetmesine” yanıt olarak oybirliğiyle greve gitme kararı aldığını duyurmuş oldu.

Sendikanın operasyondan sorumlu genel müdürü Duncan Crabtree-Ireland konu hakkında, “artık gelir ve yüksek enflasyon, üyelerimizin iki yakayı bir araya getirme yeteneğini daha da azalttı. Oyuncular artık üretken yapay zeka teknolojisinin yükselişiyle geçim kaynaklarına yönelik varoluşsal bir tehditle karşı karşıya. Bu sorunları ele alan sözleşme değişiklikleri önerdik, ancak AMPTP tekliflerimizle ilgilenmedi” diyor. Böylelikle 160.000 üyesiyle beraber greve gitme kararı alan SAG-AFTRA, üyeleriyle olan sözleşmeleri kapsamında onların bu grev sürecinde röportaj vermelerini, ödül törenlerine gitmelerini, festivallere katılmasını hatta sosyal medyada proje tanıtımı yapmalarını bile yasaklamış durumda. Bu nedenle de girişte de bahsettiğimiz gibi Oppenheimer oyuncuları filmlerinin tanıtımlarını yarıda kesip ülkelerine döndüler ve de Deadpool 3’ün çekimleri durdu. Daha kesin olarak duyurulmayan birçok yapımın ve tanıtımın da durdurulması söz konusu. Ve SAG-AFTRA’nın 43 yıl sonraki ilk grevi hakkında yaptığı konuşmasında Fran Drescher’in geri adım atmama konusunda kararlı olduğunu görüyoruz.

Fran yaptığı basın toplantısında “stüdyo yöneticilerinin oyunculara davranış biçimini görünce şok oldum. Pek çok konuda birbirimizden ne kadar uzak olduğumuza inanamıyorum, onlar tarihin yanlış tarafında yer alıyorlar” diyor ve “eğer şimdi bir arada durmazsak hepimizin başı belaya girecek, hepimizin yerini makineler, yapay zekalar alacak” diye de ekliyor. Fran’in bu çağrısının ardından birçok Hollywood oyuncusu da kendisine ve greve olan desteklerini dile getirmeye başladı. Daniel Radcliffe, Vanity Fair’e “kimse bunların olmasını istemez ama bence bunlar endüstrinin gidişatı için inanılmaz derecede gerekli. Teknoloji son 10 yılda o kadar çok şeyi değiştirdi ki, kesinlikle bu çıkışın zamanı gelmişti” diyor mesela. Şimdilerde rüyalarımızda bile Barbie kıyafetiyle gördüğümüz ve de filmlerinin tanıtımları için dünyayı pembeye boyamayı sürdüren Margot Robbie de tüm sendikaları desteklediğini ve greve hazır olduğunu söylüyor.

Deadline’a konuşan George Clooney ise SAG grevinin sektör adına bir dönüm noktası olduğunu ve yazarların uzunca bir süredir geçim sıkıntısı yaşadığını bildiğini söylüyor ve ekliyor; “Endüstrimizin hayatta kalması için bunun değişmesi gerekiyor. Oyuncular için bu yolculuk şimdi başlıyor.” Ayrıca sendika Haziran sonunda müzakerelerin anlaşmayla bitmeyeceğini anladıklarında aralarında Meryl Streep, Julia Louis-Dreyfus ve Jennifer Lawrence’ın da bulunduğu yüzlerce üyeden oluşan bir gruptan “iş o noktaya gelirse greve gitmeye hazırız” sözü almışlar. Ve UCLA Tiyatro, Film ve Televizyon Okulu’nda film tarihçisi olan Jonathan Kuntz ise “bazı açılardan bu, Hollywood tarihindeki en önemli grev çünkü varoluşsal meselelerle ilgili. Bir kıtlık çağına giriyoruz. Bu, şimdi bölünmekte olan ve küçülen bir pastayla ilgili” diyerek büyük resmi görüyor ve gösteriyor bize…

Hollywood deyince gözümüzün önünde beliren tüm o ihtişam ve süslemelerin arkasında koca bir emek sömürüsü yatıyor aslında. Bu yüz sene önce de böyleydi şimdi de böyle. Ve belki bir umut, gelecekte böyle olmaz diye bir çaba ortaya konuyor şimdilerde. Takdir edilesi ve de özenilesi bir çaba hem de. Yazarların başlattığı ve gelişen teknolojinin tetiklediği bu grevlerin çapı her geçen gün büyüyecek gibi görünüyor. Şu anda SAG-AFTRA’nın kapsamı alanı dışında kalan ülkeler ve oyuncular için işler “normal” şartlarında devam etmekte. Mesela birkaç aydır çekimleri süren House of Dragon’un ikinci sezon çekimleri bu grevden etkilenmedi çünkü oyuncu kadrosunun büyük bir kısmı İngiltere’nin oyuncu sendikası olan Equity’e bağlı. Ama bu örnek, ilerleyen günlerde bu grevin tüm dünyaya yayılmayacağının bir göstergesi değil elbette. Georgia Üniversitesi eğlence ve medya çalışmaları profesörü Kate Fortmueller, “bu kez oyuncuları işten ayrılmasıyla dalgalanma etkileri ve bunun ulusal ve küresel olarak işleri durdurduğu yer, yazarların grevinden çok farklı olacak” öngörüsünde bulunuyor. Girişte yazarların grevlerinin endüstriye olan zararıyla ilgili bir örnek vermiştik, aynı örneği burada da verelim. Oyuncular en son 1980 yılında büyük çaplı bir greve gitmişler (95 gün sürmüş) ve AMPTP’nin o zamanki başkanı Billy Hunt’ın dediğine göre bu grev onlara yaklaşık 40 milyon dolara mal olmuş. Sırf bu nedenle bile AMPTP’nin yakında daha uzlaşmacı bir tavra gireceğini tahmin etmek zor değil… Şimdilik Hollywood semalarından gelen haberler bu şekilde; güç sizinle olsun sevgili Hollywood emekçileri, darısı tüm emekçilerin başına!