
Uçan Süpürge 26. kez havalanıyor: Daha fazlası, daha azı değil!
Türkiye’nin ilk kadın filmleri festivali Uçan Süpürge Film Festivali, 26. kez sinemaseverlerle buluşuyor. Her zaman olduğu gibi bu yıl da bir kez daha kadınlar ve sinema başrolde. Dokuz bölümde, dünyanın dört bir yanından 64 film, Büyülü Fener Kızılay Sineması’nda izleyicilerle buluşuyor.
Seçki kalabalık ve iştah açıcı ama Alice Diop imzalı Fransa’nın Oscar adayı “Saint Omer” ve Joanna Hogg’un yeni filmi “Sonsuz Sır”, July Jung’un “Sıradaki Kız”ı, Melisa Liebenthal imzalı “Denizanasının Yüzü” ve 2023 Berlin Film Festivali’nde yarışan Ingeborg Bachmann portresi “Ingeborg Bachmann – Çölün Kalbine Yolculuk” bu yılın öne çıkan yapımları arasında.
Uçan Süpürge Film Festivali bu yıl, “Daha Fazlası, Daha Azı Değil” temasıyla düzenleniyor. Festival direktörü Nil Kural, “Tema sadece kültür sanat için değil; kadınların hak mücadelesi için de benzer bir talep söz konusu. Tekrar tekrar en basit hak taleplerinin peşinden gitmek zorunda kalıyor, kadın hareketi. Bu cümleyi kendimize de bir mesaj olarak düşündük” diyerek anlatıyor.
Uçan Süpürge bitmek bilmeyen bir heyecanla havalanıp kadın sinemacılara yeni alanlar sunarken, festivalin bu seneki programını Nil Kural’dan dinledik.
Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 26. kez sinama severlerle buluşmaya hazır. Köklü bir geçmişi var bu bağımsız festivalin. Festivalin amaçlarından söz edebilir misiniz?
Festivalin amacı kadın sinemacılara özel bir platform ve alan sunmak. Henüz kadın sinemacıların görünürlüğünün bu kadar tartışılmadığı yıllardan beri bu alan sunma amacında devam ediyor.
Festival, geride bıraktığı 25 yılda kadın sinemacılar için çok önemli bir platforma ve ifade alanına dönüştü. Kişisel olarak sizin festival hakkındaki düşünceleriniz nedir? Siz direktörlüğünüz süresince neler deneyimlediniz?
Festivalin çok önemli bir misyonu olduğunu düşünüyorum. Ayrıca geçen yıllarda kadın sinemacılara üretim için alan açıldığında ne kadar başarılı, yenilikçi ve yaratıcı filmler ortaya çıktığının tüm sinema dünyası farkında. Dolayısıyla bu filmlerden oluşan bir program yapmak benim için büyük bir mutluluk.
26. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali bu yıl “Daha Fazlası, Daha Azı Değil” temasıyla düzenleniyor. Tema bize festivalle ilgili neler söylüyor?
Tema bahsettiğim alan üzerine kültür politikalarına atıfta bulunuyor. Evet, son yıllarda dünya genelinde kadın sinemacılara açılan alanda az da olsa bir genişleme söz konusu. Ama yeterli değil. Tema sadece kültür sanat için değil, kadınların hak mücadelesinde de benzer bir talep söz konusu. Tekrar tekrar en basit hak taleplerinin peşinden gitmek zorunda kalıyor, kadın hareketi. O yüzden bu cümleyi kendimize de bir mesaj olarak düşündük.

Sıradaki Kız
Bu sene festival seçkilerinde hangi yapımlar yer alacak? Programı belirleme süreci nasıldı, gösterilecek filmler nasıl belirlendi?
Bu yıl seçkide 9 bölümde 60’ı aşkın film gösteriliyor. Filmler sinema diline hakimiyetleri ve politik duruşlarıyla programda yer buluyor. Gösterilecek filmler arasında Güney Kore’den politik bir film olan “Sıradaki Kız”, Joanna Hogg’un yeni filmi “Sonsuz Sır” ve Angela Schanelec’in yeni filmi “Müzik”inin de aralarında olduğu birçok film yer alıyor.
LGBTİ+ odaklı filmlerin yer aldığı Pembesiz Mavisiz de festivalin en sevdiğimiz bölümlerinden. LGBTİ+’lara yönelik ötekileştirici söylem ve nefret dilinin artığı bugünlerde festivalin bu bölümünün daha da anlamlı olduğunuz düşünüyoruz. Bu bölümde yer alan seçkide neler var?
Seçkide üç film yer alıyor. Trans bir kadının ailesiyle çıktığı bir tatili, ailenin korumacı tavrı ile ana karakterin özgürlük arayışı arasındaki çatışmayı konu alan Kanada yapımı “Dün Gece Söylediğim Bir Şey”, Türkiye prömiyerini Uçan Süpürge’de yapıyor. Fas’tan uzlaşma ve iyi niyet üzerine kurulmuş bir film var seçkide, “Mavi Kaftan”. Seçkideki üçüncü film ise bu yıl Berlin Film Festivali’nden En İyi Oyuncu Ödülü’nü kazanan “20,000 Arı Türü” bir çocuğun kimlik arayışı ve bunun ailesinde yarattığı hisler üzerine bir film.

Mavi Kaftan
“İranlı Kadınlar Konuşuyor: Tarih, Sanat, Direniş” festivalin öne çıkan bölümlerinden. İran’da kadınların başlattığı özgürlük mücadelesi ve direnişin hem tarihine hem bugününe hem de feminist direnişin gücüne dikkat çeken filmler yer alacak. Bir de sizden dinlemek isteriz bu bölümü.
Sinematek / Sinema Evi ile ortaklaşa oluşturduğumuz İranlı Kadınlar Konuşuyor seçkisi, İran’da kadınların mücadelesini tarihsel bir düzlem sunuyor. Toplumdaki çatlak yerlerine isabetle işaret eden seçki olduğunu düşünüyorum ve filmler direnişi sinema üzerinden belgeliyor. Seçkide Bani Khoshnoudi’nin “Sessiz Çoğunluk Konuşuyor’unda sessizliğe ve unutmaya karşı kayıt altına almanın önemine dair vurgu var. Bu vurgunun tüm seçkiye hakim olan bir his olduğunu söyleyebilirim.
Okuma önerisi – Çöllerde su gibi: Margarethe von Trotta ve Vicky Krieps ile Ingeborg Bachmann – Çölün Kalbine Yolculuk filmini konuştuk
26. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde Onur Ödülü oyuncu Tilbe Saran’a, Bilge Olgaç Başarı Ödülleri oyuncu Asiye Dinçsoy’a, yönetmen-senarist Belmin Söylemez ve kurgucu Selda Taşkın’a, Genç Cadı Ödülü ise oyuncu Öyküsu Özyürek’e veriliyor. Bu senenin ödülleri nasıl belirlendi?
Bu senenin ödüllerini Türkiye sinemasına yakından bakarak belirledik. Başarılı isimleri ön plana çıkararak bir nebze olsun destek vermek istedik.
Klasik ama her daim merak ettiğimiz bir soru: Bu sene festivalde mutlaka görün dediğiniz neler var?
“Sıradaki Kız”, “Boşlukta”, “Denizanasının Yüzü” ve “Güneş Tutulması”nı mutlaka öneririm.
Seçkideki filmlere baktığımızda dünyadaki tüm kadınların benzer sorunlar yaşadığını, mücadelelerin ortak noktalarda buluştuğunu görüyoruz. Şu an sinema endüstrisindeki durumu nasıl yorumlarsınız?
Şu an dünyanın genelinde bu konuda bir çaba söz konusu. Kat edilecek uzun bir yol var ama en azından makasın biraz kapanması için bir uğraş söz konusu. Kadın sinemacıların çektiği cesur filmler ve bu filmlerin saygın festivallerde kazandığı başarılar ortada. Kadınlara fırsat eşitliği için gösterilen çabanın sonucunda çekilen daha yaratıcı ve ilginç filmler, sinemada taze bir soluk oluyor.

Deniz Anasının Yüzü
Çok güçlü kadın sinemacılar ve hikayeler izliyoruz. Biz de festivalin temasından hareketle daima daha fazlası, daha azı diyerek sormak istedik: Kadın sinemacıların, sektördeki varlıklarını güçlendirmek daha çok kadın hikayesi izlemek için neler yapılmalı?
Bu konuda yapılması gereken şey, kadın sinemacıların daha sık, daha rahat üretmesi için kültür politikaları inşa etmek.
Festivalin dumanı henüz üstünde tütüyor, yeni başladı ancak 26. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali ile ilgili hedefleriniz neler? İzleyicilerin bu seneki festivali nasıl hatırlamasını istersiniz?
İzleyicisi bol bir festival olmasını istedik, öyle de oluyor. Seyircilerin akıllarında uzun süre yaşayacak karakterler, hikayeler ve görüntüler bırakan bir festival hatırlamasını isterim. Atmosfer olarak da kendilerini parçası hissettikleri bir festival olarak akılda kalır umarım.