Yaptıkları, yapacaklarının bir kanıtıdır: Emma Corrin’in oyunculuğuna ve o ikonik stiline dadanıyoruz

Bize yeniden Lady Diana’dan bahsettiren kadın, Emma Corrin. Gerçi tekrar tekrar Lady Diana’dan bahsetmek için milyon tane sebebimiz var ama Emma Corrin’in o yarı utangaç ve alaycı gülümsemesi ve tedirgin halleriyle performansı o kadar sağlamdı ki, karşımızdaki sahiden de Lady Diana’ymış gibi hislendik izlerken. Haliyle Emma Corrin’den sözü açarken (şimdi ki gibi) Lady Diana’nın da adını anmak gerekiyor bir noktada; zira bize ve tüm dünyaya onu tanıtan bu rol oldu. Sonra da o kırmızı halı şovları geldi… Alıştığımız kalıpların çok dışında, her biri ayrı bir hikaye gibi kurgulanan kırmızı halı görünümleri o kadar sıra dışıydı ki Emma Corrin’in karakterine dair çok şey anlatıyordu aslında. Belli ki hem yeni projelerde hem de farklı farklı kırmızı halılarda görmeye devam edeceğiz kendisini. Hazırsanız, dadanmaya başlıyoruz.

Fiziksel benzerliklerinin dışında Corrin’in hikayesi ile Diana’nınki de garip bir şekilde paralel geliyor bize. Aniden küresel bir spot ışığının altına itilen ve o kadar da tanınmayan iki genç kadının yürekleri fethedişi… (Arabesk!) Bir de aslında Diana’nın hayatında epey ikonik an var ama hani eski ev arkadaşlarıyla vedalaşmaya gidip çıkışta paparazzilerle karşılaşması var ya işte o sahneyi çekerlerken Corrin de aynı şeyleri birebir hissetmiş resmen. Bir röportajında; “Kadroda bir sürü yardımcı oyuncumuz vardı ancak o kameraların ötesinde gerçek paparazziler de vardı. Ve bu çok garip bir ikili dünyaydı. Oyunculuğa gerek yok dedim” gibisinden bir açıklamayla o sahneyi adeta yaşadığını ima etmiş hatta.

İşler daha da duygusallaşıyor ve Emma, Prenses Diana’ya non-binary açıklamasını yapmasında yardım ettiği için teşekkür dahi ediyor… The New York Times ile yaptığı bir söyleşide, Prenses Diana rolünün gerçek cinsiyet kimliklerinin ne olduğunu anlamasını sağladığını söylemiş Corrin. “Her şeye karşı oldukça açık yürekli biriydi ve bu sayede çok şey keşfetti. Diana’nın bir içsel keşif yapmama yardım ettiğini hissediyorum. Sayesinde karakterimin derinliklerini ve gerçekten etrafımdaki her şey hakkında ne hissettiğimi daha iyi keşfedebildim çünkü da çok karmaşık bir insandı” diyor…

Bu arada kendisi daha önce ITV News ile yaptığı başka bir röportajda da açık yüreklilikle kuir yolculuğundan bahsetmişti: “Arada bir yerde olduğumu fark etmem uzun zaman aldı ve bunun henüz nerede olduğundan emin değilim. Ama kuir topluluğundaki diğer insanlardan aldığım geri bildirimler harikaydı. Bu gerçekten kutlanacak bir şey. Hâlâ keşfediyorum. Bence herkes öyle ve önemli olan da bu.”

Oyunculuğu ve kişiliği dışında kalıpları silip geçen stiliyle de The Crown sonrasında kendisinden sıkça bahsetmeye devam ettik. Evet, Lady Diana gibi o da bir stil ikonu demek isterdik ama bu noktadan sonra çok ciddi bir şekilde ayrılıyorlar çünkü Lady Diana’nın o prensesliğinden çok çok uzakta Corrin’in stili. Hatta her bir görünümü bir sanat eseri gibi. Ve aslında bu hiç şaşırtıcı değil çünkü tüm bunların arkasında efsanelerin efsanesi Harry Lambert var ki kendisine aslında popüler kültüre kazandırdığı tüm ikonik görünümler için teşekkür etmemiz lazım. Stiliyle aklımızı başımızdan alan Harry Styles‘ın styling’ini yapan (evet, o inci küpeli, kocaman kurdeleli Met Gala görünümü mesela) Harry Lambert, tüm kurallara alaşağı eden yeteneğini Corrin’in kıyafetlerine de taşıyor. The Crown’un tüm tanıtım sürecinde styling’i Harry Lambert’e teslimdi ama bu iş birliği sonrasında da devam etti. Hatta son Emmy Ödül Töreni’ndeki o tarihe kazınan Miu Miu styling’i de Harry Lambert’in bir eseri.

Sadece toplumsal cinsiyet kurallarını yıkmakla kalmıyor, bu dünyaya dair tüm bildiklerimizi de başka bir evrene taşıyor gibi. Fütüristik, hatta distoptik. Açıkçası, aksesuarlarıyla ilgili epey yaratıcı yorumlar mevcut; kafasındaki bir yüzücü şapkasına, Elisabeth Moss’un The Handmaid’s Tale’deki bonesine ve siyah ojeleri sebebiyle erken bir cadılar bayramı kostümüne benzetildi.

https://twitter.com/clemmasonly/status/1439724157084868610

Kırmızı halı röportajları sırasında da Emma, Harry Lambert ile üç aydır çalıştıklarını ve onlar için bu üzerindekinin yeni bir renk olmasına rağmen bunu kesinlikle çok etkileyici bulduklarını söylemiş. Ayrıca, dürüst olmak gerekirse Corrin’in bu tercihi bizi pek şaşırtmadı. Geçen Mart ayında Altın Küre‘lerde gördüklerimizden sonra ancak yine böyle bir şey beklerdik. Bu kıyafeti kırmızı halıda salınarak değil de evde dar alanda takılırken giymesi üzücü…

Bu arada daha kötüsü de olabilirdi tabii. Mesela o stillerin hiçbirini göremeyebilirdik. Pandemiden dolayı, The Crown’un tanıtım aşamasındaki pek çok etkinlik ve televizyon çekimleri Zoom’a taşındı. Lambert’in Emma Corrin için planladığı kıyafetler de rafa kalktı. Şimdiye de gördüklerimizi düşünecek olursak büyük bir kayıp elbette. Ama Lambert onca emeğin boşa gitmesine razı olamamıştı ve geçtiğimiz Kasım ayında, ”Eğer pandemi olmasaydı Emmy’nin giyeceği kıyafetler” diyerek hazırladıkları tüm styling’leri Emma’nın fotoğraflarıyla Instagram hesabıyla paylaşmıştı. Bakınız bu amme hizmetidir işte. Birlikte nelere muktedir olduklarını da ilk bu fotoğraflarla anlamıştık bile diyebiliriz.

Tamam artık güzellemeleri bir kenara bırakıp şu aklımızda dönüp duran haberi de verelim artık: Emma’nın gelecek projeleri arasında Bridgerton ve hatta belki bir ihtimal The Crown’u bile unutturacak yeni bir dönem draması bizleri bekliyor. Netflix kısa süre önce, soylu bir kadının aşk maceralarını konu alan ünlü D.H. Lawrence romanı Lady Chatterley’s Lover’ı uyarlama sürecinde olduğunu duyurmuştu. Vay vay vay…

Lady Chatterley’s Lover, bir zamanlar tabu olan konusu ve cinsel ‘terminoloji’ kullanımı nedeniyle vaktiyle tartışmalara sebep olmuş bir roman. 1928’de Floransa’da dört yıl sonra ise İngiltere’de yayınlanmıştı. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, tam metnin ABD ve İngiltere’de yayınlanması ise neredeyse 30 yıl sürmüş… Filmin çekimlerine ise henüz başlanmadı yani çıkış tarihine dair hiçbir bilgimiz yok şimdilik. Netflix’e göre asıl çekimler ise bu sonbaharda İngiltere’de başlayacak.

Bakalım, Emma’nın yeni karakterini de filmi de merakla bekliyor, kırmızı halıda görebileceklerimizin ihtimali zihnimizde heyecanla hayallere dalıyoruz. Fangirl hislerimiz Emma Corrin’in yıldızının daha çok parlayacağını bizim de ona dadanacak daha çok bahanemiz olacağını söylüyor.