Yine bir Oscar gecesi: Amerikan Rüyası reloaded

Yazı: Güliz Atsız

Pazar gecesi sabahlayıp Oscar izlemek istiyorduysanız ama bunu yapamadıysanız üzülmeyin. Çok bir şey kaçırmadınız. Törenle ilgili yazılanları okumak da olaya yeterince hakim olmanızı sağlayacaktır. Çünkü herkes aynı şeyleri yazacak. Çünkü yoruma yer bırakmayacak kadar her şey dan dan dun söylendi. 

Açılışta filmlerden pastişler, plan sekanslı montajlar, kahkahalar, espiriler yoktu. Jimmy Kimmel, sahneye çıktı tam saymadım ama galiba beş buçuk şaka falan yaptı, ki onlar da politik şakalardı. “Şurada şu gönderme vardı; böyle hiciv, öyle satirik mesajlar” diye masaya yatırıp didikleyecek üstü kapalı bir malzeme vermediler.

00-promo-image-tiffany-haddish-oscars-2018-uggs (1)

Korkarız ki bu bir Ugg reklamı…

Uçmalı kaçmalı hiçbir aktivite yapmayıp doğrudan MeToo ve Time’s Up gibi hareketlerden bahsedildi. Göçmenlerle ilgili çıkarılan yasalar, Mark Whalberg ve Michelle Williams meselesinin ardından tekrar ivme kazanan eşit işe eşit ücret meselesi, son iki senedir akademideki kadın ve siyah adayların artmış olması gibi gibi birtakım konular konuşuldu. 

oscar frances

Pür delilik

Kimse “Eeey Trump!” diye seslenip, arkasından da başkana saymadı. Beni en çok etkileyen kısmı da belki bu oldu. Çünkü bu meseleler sadece Amerika’nın değil ve dünya sadece Trump yüzünden bu hale gelmedi. Trump’ın politikaları bütün bu meseleleri daha da çözümsüz bir yola veya daha da geriye götürüyor olabilir. Törenin genel tonu, bundan ötürü sızlanmak yerine, farkındalık yaratmaya odaklanmıştı. “Hollywood bir hayal makinesi, insanların hayal kurmasını sağlıyor, hayallerini gerçekleştiriyor” gibi o klasik laflar da tekrarlandı. Hollywood’un ezelden gelen hayal makineciliği ve törene hakim olan genel ton bir araya geldiğinde, Hollywood’un artık çok başka tür bir Amerikan rüyası sattığını söylemek mümkün. Toplumsal gerçeklerin farkında, ikiyüzlülükten ve çifte standarttan arındırılmaya çalışan güncellenmiş bir Amerikan rüyası. Bunun oluşumuna şahit olmak da oldukça heyecan verici. 

90th Annual Academy Awards - Show

bkz. ‘hükümet gibi kadın’

Adaylara gelince, şöyle bir şey dikkatimi çekti; bu sene adayların ciddi bir kısmı ilk kez aday olmuştu. Hatta bazıları daha ilk filmleriyle aday olmuşlardı. Her sene aynı assolistlerin sırtının sıvazlanmasını izlemekten daha keyifliydi. Bu yeni isimlerin bir kısmı belki de gözümüzün önünde bizle birlikte yaşlanacak. Belki bundan 60 sene sonra Saoirse Ronan, Jane Fonda etkisi yapacak kırmızı halıda. Şimdilik bilemiyoruz. 

jordan-peele-win-oscars-2018

“Değil Oscar alması, bu filmin çekileceğine bile ihtimal vermiyordum” demiş Jordan Peele 🙁

Ödüllere gelince, hiçbir sürpriz olmaması geceyi son derece sıkıcı yaptı. Bir tek En İyi Film kategorisinde ‘Three Billboards Outside Ebbing, Missouri’nin kazanması daha yüksek ihtimal gibi duruyordu ama zaten The Shape of Water ona çok yakın bir ihtimaldeydi. Bir de Melis Behlil ve Mehmet Açar’dan öğrendiğime göre, en iyi film seçerken bir algoritma uygulanıyormuş. Tüm ödüller, en çok oy alan adaya veriliyormuş; En İyi Film ödülü hariç. Bu kategoride aday sayısı da daha fazla olduğu için, en çok oy alan film yüzde 50 üzerinde değilse, bu algoritma devreye giriyor.

Sistem şöyle: diyelim ki en çok oy alan film yüzde 40 oy aldı ve bu filmi birinci sıraya koymayan geri kalan yüzde 60’ın tamamı aynı filmi sonuncu sıraya koydu. Bu durumda yüzde 40 oy alsa da, yüzde 60 gibi büyük bir çoğunluğun içine sinmeyecek bir filme ödül verilmesini uygun görmüyor akademi. Burada bir algoritma devreye giriyor ve belki de en yüksek oyu alan film değil de, herkesin ortak müşterekte buluşabileceği, ortak bölenlerin en büyüğü film seçiliyor. Bu da En İyi Film kategorisini zaten sürprize açık ve tahmin edilmesi zor bir kategori yapıyor. (Matematik ağlıyor.)

Bence çok ilginç bir seçim sistemi. Demokrasi açmazları belki de ileride böyle kompleks algoritmalarla çözülür. Bu da bu yazının politik göndermesi olsun. 

En İyi Film:

The Shape of Water

En İyi Yönetmen: 

Guillermo del Toro (The Shape of Water)

En İyi Kadın Oyuncu:

Frances McDormand (Three Billboards Outside Ebbing, Missouri)

En İyi Erkek Oyuncu:

Gary Oldman (Darkest Hour)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: 

Allison Janney (I, Tonya)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu:

Sam Rockwell (Three Billboards Outside Ebbing, Missouri)

En İyi Görüntü Yönetmenliği:

Blade Runner 2049

En İyi Özgün Senaryo:

Get Out

En İyi Uyarlama Senaryo:

Call Me by Your Name

En İyi Kurgu:

Dunkirk

En İyi Yabancı Film: 

A Fantastic Woman (Şili)

Dadanizm sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et