Bir gastronomi şehri: Antakya

Sokağı azıcık bile kazsan tarihe ulaşıyorsun derler ya işte öyle bir şehir Antakya. Medeniyetlerin doğduğu topraklar buraları ne de olsa… Huzuru, dostluğu köklerine kadar hissettiriyor burası insana. Tarihini, güzelliğini bir kenarına bırakırsak ve yemeklerine bakarsak tek diyeceğim şu olur: ”Ne yedik ama!”

Farklı medeniyetlerin, dinlerin ve kültürelin buluştuğu yerde lezzetler de buluşur elbette. Burada yaşayan farklı etnik kökenli insanların yemek kültürleri birbirlerinden hep esinlenmiş. Hem Arap coğrafyasının hem de Orta Asya, Anadolu ve Avrupa’nın izlerini taşıyan mutfakta denenecek öyle çok seçenek var ki. Üstelik UNESCO tarafından gastronomi alanında ”Yaratıcı Şehirler Ağı”na layık görüldüğünden lezzetleri açısından tescilli de diyebiliriz.

Araştırmalara göre 600 çeşit yemek ve tatlı bulunuyormuş Antakya’da. Hepsini tek tek yazmak elbette zor. Biz size seveceğinizden emin olduğumuz, tattığınızda gösterinizin dolmasına engel olamayacağınız birkaç tanesini sıralayalım. Hele bir de denk gelip ustalarıyla sohbete dalarsanız, zihninize kazınan tatları asla unutamayacaksınız.

Unutulmaz bir köy kahvaltısı için gidilecek en kilit nokta Döver Köyü’nde bulunan Yağmur Restoran Hammuş’un Yeri. Kaç çeşit farklı lezzet geliyor sayamadık ama kiremitte tuzlu yoğurt, Antakya peyniri, patates, küflü çökelek, biberli pide, börek, kekik salatası, biberli patlıcan salatası, acılı ezmenin güne damgayı vurduğuna emin olabilirsiniz. Rezervasyon yapmayı unutmayın.

Bir diğer kahvaltı seçeneği ise humus ve bakla; yanında pidesi, tahini, turşusu ile Düşündükçe ağzımız yine sulanıyor. İbrahim Usta’nın humusu öyle hafif ki eve paket paket götürüp buzluğa at beni bol bol hatırla diyor. Ama asıl unutulmaz olan İbrahim Usta’nın keyifli sohbeti. Lübnan’da uzun yıllar kalan İbrahim Usta humus yapmayı orada bir ustadan öğreniyor. İsteğe göre ya limonlu ve sarımsaklı ya da sade olarak sunuluyor.  Usta dünyanın birçok yerine davet edilmiş; gezmiş, görmüş, ülkeyi temsil etmiş ama yine şehrine dönüp Antakya yemek kültürüne destek olmaya karar vermiş.

Etten bahsetmemek olmaz. Uzunçarşı’da bulunan Pöç Kasabı’nda bir tepsi kebabı sipariş edin. Çatalı bıçağı bırakın pideden bir parça koparıp içini açıp bandıra bandıra yiyin. Antakya’da tepsi kebabının usulü bu. Dürüme de gelirsek hafif baharatlı lavaşı çıtırlı Mısırlı Döner’de mutlaka bir dürüm, bir de Tacettin Döner’de mutlaka bir porsiyon döneri denemelisiniz. Tacettin Usta ya da oğlu tek başına her porsiyonu kendi hazırlıyor. Salça, soğan, maydanoz, dönerden oluşan bir aşk bu denebilir. Buraya gitmeden arayıp ne zaman gelmeniz gerektiğini sormalısınız. Daha uzun bir yemek keyfi için ise Konak Restoran favori. Eski bir konağın bahçesinde rakınızı yudumlayarak fettüş, Lübnan cevizli humus, Konak Beğendi, Ali Nazik mezeleriyle yemeğin lezzetini iyice pekiştirin.

Ayrıca dünyanın en büyük tek parça antik taban mozağinin bulunduğu ve Helenistik dönemden İslamiyet’e kadar birçok eserin olduğu Museum Hotel’de bir kahve veya bir bira molası vermeyi de unutmayın. 

Peki sorarız: Tatlısız olur mu?

Künefe için adres Çınaraltı Künefe Yusuf Usta, bir taraftan künefenizi çatallarken diğer taraftan da yapılışlarını izliyorsunuz bu leziz tatlıların. Diğer favorimiz ise Bizim Künefe; buranın da peynirleri bir başka güzel. Künefenin içinden fışkıran peyniriyle hem göze hem damağa dediğimiz türden.

Yol üstü kabak tatlısı ve züngül molası ise mutlaka Köprübaşı Tatlıcısı’nda olmalı. Oldukça şerbetli bir tatlı olan züngülün lezzeti tulumbayı andırıyor. Kabak tatlısı ise tattıklarımız arasında açık ara en iyisiydi.

Hatay için oldukça karakteristik bir lezzet olan Haytalı’yı da tatmadan dönmeyin. Affan Kahvehanesi’nde süt, nişasta ve şekerli muhallebi üstüne gül suyu ve dondurma ile servis edilen bir tatlı. Oldukça hafif ve serinletici.

Yatmadan bir soda size yardım edecektir, lezzetli yemeklerin keyfini çıkarın.