Birlikte dünyaları yedik: Somebody Feed Phil

Seyahat etmek, yeni yerler keşfetmek ve oraların yemeklerini yemek… Özledik, değil mi? Ama şimdilik hepsi hayallerde kalmaya mahkum. Bize yine başkalarının gezip gördüğü yerleri, oturduğu sofraları izlemek düşer… Neyse ki Philip Rosenthal var. Peşine takılmış dünyaları gezip (ve yerken) onun o mutlu mizacı bir şekilde bize de geçiyor. Bünyede serotonin pompası gibi etkisi yaratan serisi Somebody Feed Phil, herkese iyi gelecek güçte.

somebody feed phil 2

Dokuz sezonluk kült sitcom Everybody Loves Raymond’ın yaratıcısı, senarist ve yapımcısı Philip Rosenthal – kısaca Phil ama biz ona Phil’ciğimiz diyebiliriz, çünkü bize bu hakkı sempatikliğiyle veriyor- belgesel dizi serisi Somebody Feed Phil’in üçüncü sezonu ile Netflix’te karşımızda. İlk 2018’de takılmıştık Phil’in peşine, bu macerada. Hem tek biz değilmişiz meğer Phil’e sevdalı: Bir nevi belgesel olarak da adlandırabileceğimiz bu seri, 2019’da “En İyi Senaryosuz Reality Programı” dalında 2019 Emmy adayı oldu. Gerçekten de mimikleri ve espirileriyle Rosenthal, tek başına dev bir kadro gibi. Sevecen ve gerçekten mutlu, gerçekten duygusal, gerçekten aç ve gerçekten keşfetmeyi seviyor. Her bölümde anne-babasıyla Facetime üzerinden yaptığı görüntülü konuşmalarına konuk olmamız da serinin en keyifli anlarından. Hem iyi bir insan hem de iyi bir evlat… Ah Phil, 60 yaşında sana böyle saf duygular besleyeceğimiz kimin aklına gelir?

İlk iki sezonda Lizbon, Meksika, Bangkok, Tel Aviv, Saigon, New Orleans, Kopenhag, Cape Town, Venedik gibi şehirlere gitmiştik. Phil ile hem şehri gezmiş hem de lokal lezzetlerin peşine düşmüştük. Ellerimizde kalem-kağıt, Phil nereye gittiyse not aldık, yalan yok. O zamanlar daha umutluyduk seyahate karşı. Olsun, uçakların yeniden aktifleşmesi ve ülke sınırlarının yavaş yavaş yumuşamasıyla paralel zamana gelen bu sezonda umutlarımız yeniden yeşeriyor.

Üçüncü sezon Marakeş’in mistik atmosferiyle açılıyor. Büyük bir aile sofrasında aynı tabaktan kuskus kaşıklıyorlar. (O an gözlerimizi kapatıp “Ammmaan kesin korona” gibi yorumlar yapmak istiyoruz.) Yemeğin birleştirici gücünü her bölüm hissediyoruz. Hatta “Aileleri bulun ve onlarla yiyin, işin büyüsü orada” diyor Rosenthal. Ardından ise rotayı sosisli sandviçli, pizzalı, bol karbonhidratlı Chicago’ya, oradan Londra’ya ve tteokbokki denemek ve K-pop yıldızı Eric Nam ile kızarmış tavuk yemek için Seul’e çeviriyor. Sezonun kapanışını ise Montreal’de yapıyor.

somebody feed phil

SOMEBODY FEED PHIL: THE SECOND COURSE

O zaman kumandayı elinize aldıysanız size önerimiz eğlenmeye hazır olun, meraklı olun ve tok olun çünkü koltuğunuzdan kalkmadan yaptığınız bu gastronomik yemek yolculuğu iştahınızı kabartacak.