Ateşli şarkıların kölesiyiz ama bu sefer olmadı: Charlotte Cardin’in 99 Nights albümü ve çeşitli tatminsizlikler

Nerede kalmıştık? Charlotte Cardin’i konuşuyorduk, övmelere doyamamış, içimizdeki hayranlığı da bir kenara koyamamıştık. Phoenix’i hatırlıyor musunuz? Hatırlamıyorsanız bile, geçen yıl yazdığım yazıyı kontrol edebilirsiniz. Hemen burada. Bu şanlı günde buluşmamızın sebebi, Charlotte Cardin’in ikinci stüdyo albümünün geçen haftalarda yayımlanmasından başka bir şey değil. Tabii, 30 Eylül’deki Türkiye konseri öncesi kendisi hakkında dedikodu yapma fırsatını da kaçırmamamız gerektiğini düşündük. Üzerine biraz düşünüp, muhtelif yerlerde eleştirdikten sonra buraya geldim. Merak etmeyin, linçlemeyeceğim. Mümkün mü? Söz konusu Charlotte Cardin olunca, en zayıf albüm bile bu ekonomide bilet parası yakmaya değer.

Türkiye’de, Kanada’nın hala yeterince keşfedilmemiş hazinesi Charlotte Cardin’i dinleyen kaç kişi var bilmiyorum. İnanın, sayıca azlığımız bir suç. Ama öyle bir ses ki. Malum, Ariana Grande’nin amansız yükselişini devralan Dua Lipa’nın pop dünyasını ele geçirdiği yıllarda yalnızlaşmış hissettim. Charlotte Cardin, ezber bozan Gülşen misali kurtardı beni.  Gönüllerde taht, akıllarda iz bıraktı. Görüyor musunuz? Polemik yaratacak cümleler kuruyorum. Bu dört ismi karşılaştırmaya ne gerek var, değil mi? Lafları karıştırıp, dedikoduyu bırakıp albüme geri dönüyorum.

Heyecanı kalmadı bu işin galiba

99 Nights, Phoenix’in bıraktığı yerden devam etmiyor. Aksine, iki albüm birbirinden farklı, sert bir geçiş, çokça mutluluk. Phoenix’in ihtiraslı, her yanı seks ve aşk kokan tarafı 99 Nights’a bulaşmıyor. Sakin, canlı, egosunu da kapalı çekmecelere saklayan bir Charlotte Cardin var. Phoenix, pek çok açıdan Lana Del Rey’in ilk yıllarını andıran bir cesarete sahipti. Belki de bu gerekliydi. Özgür ve ne söylemek istediğini bilen, piyasaya değil; kafasına göre iş yapan sanatçı sayısı az. Charlotte Cardin, tutkulu aşk hayatını şarkılara döktüğü muazzam bir albüme imza atmıştı. Gel gelelim, 99 Nights’ta aynı ateşi göremiyoruz.

Yazının sonunda söylemem gerekeni şimdi söylemezsem çatlarım. Bu hayatın heyecanı, kiramıza yüzde 200 zam yapıldığında kaçmıştı ama Charlotte Cardin’inki ne zaman kaçtı? 99 Nights’ın sizi harekete geçiren ateşi eksik. Süper bir hayal kırıklığına uğradığımı da iddia edemeyeceğim. Phoenix’teki şarkıları üreten kadınla, bugünkü kadının aynı olmasını da beklemiyorum. Bir miktar içim buruk, ama yine de sadık bir hayran olarak yoluma devam ediyorum.

Eski ama unutulmamış aşklara kısa mesaj: Selam, naber?

Charlotte Cardin, albümün çıkış tarihinden önce yayımladığı “Jim Carrey” şarkısını (Ricky Gervais’e selam olsun) tarihin en iyi yeteneklerinden birine ithaf ediyor. Şarkının oyuncu havası, dans etmemeyi imkansız kılıyor. Egosuna bu şarkıda veda eden Charlotte Cardin, daha özgür hissettiğini bize söylemekten çekinmiyor. “Confetti”, Cardin’den tüm asosyal dostlara geliyor. Büyük kalabalıklarda yalnızlık çeken beyaz yakalılar burada mı? ”Someone I Could Love”, albümün istemem yan cebime koy şarkısı. Sanatçı burada kop gel günahlarından diyor. Bir dinleyin çabuk, ne demek istediğimi anlayacaksınız. ”Way Back”, eski ama asla unutulmamış bir aşkın sancılarını yakalamakta iyi. Geçmişte bırakılmak istenen fakat göz ucuyla köşelerde aranan. Böyle anlatmanın sizi albüme daha fazla çektiğinin bilincinde ve gururluyum. Bu albüm, asla ve katiyen arabesk değil. Acı veren, iç yakan bir ritim yok. Sizi dertlere sürüklemiyor. Hafif bir edası, cilvesi ve pek tabii nazı var. Charlotte Cardin’in de böyle olduğunu düşünüyorum.

Ara sıra devreye soktuğu oyuncu bir kimliği, kendine has bir aurası, vazgeçemediği nazlı bir yönü olmalı. Albümün güçlü bir diğer şarkısı ”Puppy”, sıcak havada esen rüzgar gibi canlandırıcı ve bilinmedik bir his yaratıyor. Anlıyoruz ki Charlotte Cardin bütün dertleri bir kenara itmiş, kafası da rahat. Daha güzel bir geleceğin hayalini kuruyor. Kur kız! Biz kuramıyoruz, sen kur! Arkandayız. Yıldızımın bir türlü barışmadığı “Enfer” hakkında konuşacak pek bir şeyim yok, inanır mısınız? İtiraf etmekte de fayda var: Albümle öyle can ciğer bir ilişkim yok. Hatta 99 Nights’ı, Phoenix’le aldatıyorum. Utanmıyorum, dünyadaki en güzel yasak aşk. Bihter ve Behlül’ün ikonik ilişkisini bu listenin dışında tutuyorum, zira ölçülemez büyüklüğü kalbimdeki yaranın.

Okuma önerisi – Güçlü ve cesur bir keşif: Charlotte Cardin

30 Eylül’de Zorlu PSM’de

Hazır yeri gelmişken Charlotte Cardin’in 30 Eylül’de Zorlu PSM’de yeni albümünü canlı canlı söyleyeceğini hatırlatayım. ”Bu kadar laf ettin, yine de gidecek misin?” diye düşünebilirsiniz, ancak gitmeliyim. Gitmeliyim çünkü ülkeye gelen yabancı seslerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Konser biletleri çok pahalı, festivallerle ilgili malum konuya zaten burada girecek ve her birinizin sinirlerini hoplatacak değilim. Ki bu yazı, neresinden tutarsanız tutun politik bir amaç taşımıyor. Ara sıra verdiğim mesajları görmezden de gelmeyin elbette.

Bir divadan diğerine

Charlotte Cardin’in Kanada’nın Melike Şahin’i olduğuna yönelik iddiam ise baki. Her ikisinin de kemik bir dinleyici kitlesi var, her ikisi de uzun zaman endüstride farklı işlerde demlendikten sonra hak ettiği üne kavuştu. İkisinin de son işlerinin pek hayranı değilim ama dinlemekten vazgeçemiyorum. Sevda işte, ne yaparsınız.

99 Nights, Charlotte Cardin’in yeni ödüller toplayacağı albüm olabilir. Ancak Phoenix’in yarattığı etkiyi vermekten çok uzak. Aklımızda hala kirli sözler, seksi bir ton ve arzunun peşinden koşan bir kadın var. 99 Nights’ın ışık saçan mutluluğu ne kadar sürer emin değilim.