‘Female rage’ çağı: Kadın öfkesinin popüler kültürü ele geçirmesi üzerine

TikTok’ta yaklaşık üç milyon beğeni alan bir videoda The Menu filminin basın turunda konuşan Anya Taylor-Joy, “Kadın öfkesine karşı bir zaafım var” diyor ve ekliyor “Hiçbir yazara saygısızlık etmek istemem ama nedense gerçekten korkunç şeyler yapan erkekler ve gözyaşları yavaşça düşerken sessizce oturan kadınlar çıkıyor hikayelerde karşıma. Ben de ‘Oh, hayır, hayır, hayır. Biz de kızıyoruz ve sinirleniyoruz’ diyerek Mark’ı ( The Menu filminin yönetmeni) kenara çekip ‘Gerçekten özür dilerim. Ama bu sahneyi dürüstçe oynamanın tek yolu benim ona saldırmam’ dediğimi hatırlıyorum.” Ve evet, The Menu filmindeki karakteri Margot’nun çok haklı bir şekilde Tyler’a tokatı çaktığı o sahne de böyle ortaya çıkıyor. 

@anyastaylorjoy

Anya Taylor Joy talking about feminine rage on a interview with BBC1. Press tour for The Menu #anyataylorjoy #fyp

♬ original sound – Anya Taylor Joy

Videonun milyonlarca beğeni almasının sebebi sadece female rage trendi değil, aynı zamanda Anya Taylor-Joy’un (hem filmdeki karakteriyle hem de gerçek hayatta) haklı olduğunu bilmemiz. Bu yüzden insanlar televizyon ve filmlerdeki ‘gerçek’ kadın öfkesine bu denli ilgi gösteriyor. Bir erkek korkunç bir şey yaptığında, hangi kadın yanağından yavaşça gözyaşı damlaları akarken sessizce oturmak ister ki?

Videonun yorumlarında bir izleyici “deli olarak adlandırılmaktan kaçınmak için bu kadar içine kapanık olmaktan bıktık” yazıyor. Bir başkası ise medyanın duygularımızı ve kavgalarımızı tasvir etme biçiminin gereğinden fazla ‘‘zarif’’ olduğunu söylüyor. Bu nedenle Anya Taylor-Joy’un röportajı, bu yazının çıkış noktası olarak yerinde bir örnek. Pek çoklarının da dikkatini çekmiş olacak ki, yorumlar onun söylediklerine katılan kadınlarla dolu.

Carey Mulligan GIF by Focus Features - Find & Share on GIPHY

Son dönemlerde TikTok ve YouTube, öfkeli kadın karakterlerin derlemeleriyle dolu: Baloda “kanın lanetini” salan Carrie; Jennifer’s Body’de erkekleri baştan çıkaran, saldıran ve yiyen Megan Fox, Hereditary’de oğluyla tartışan Toni Colette… Ya da Promising Young Woman’da en iyi arkadaşını inciten herkese misilleme yaparak bir intikam turuna çıkan Carey Mulligan. Sadece sinema değil televizyonda da geçen yıl boyunca, kadın anti-kahramanlar ekranları kasıp kavurdu. Yaratıcılarının ‘‘Sineklerin Tanrısı’nın tamamen kadınlardan oluşan bir versiyonu’’ olarak tanımladığı Yellowjackets gibi kadınsı öfkenin ekrandaki tasvirleri, kadınların da erkekler kadar vahşet yeteneğine sahip olduğunu göstermeye çalışıyor. Ve insanlar bu kadınların sahnelerini; genellikle sürekli değişen filtreler ve arka planda ‘‘güçlenme’’ anlarının olmazsa olmazı Lizzo marşları ile kurgulayıp internette dolaşıma sokarak, dişil öfkeye karşı olan sevgimizi perçinliyor.

Season 2 Yellowjackets GIF by SHOWTIME - Find & Share on GIPHY

Dişil öfkeye can atmamızın nedeni, şiddetin toplumsal cinsiyete dayalı önyargılarını alt üst etmesi. Geleneksel bakış açısına göre kadınlar genellikle pasif karakterlerdir veya daha da kötüsü ‘kurban’lardır. Tarihsel olarak o kadar geriye gitmemize de gerek yok: Yakın zamanda Marilyn Monroe’nun hayatını anlatan Blonde filmi ya da The Idol dizisinin pop yıldızı Jocelyn’ini düşünün; acı çeken kadın anlatısının erkek bakışından süzülmüş iki yeni versiyonu…

Okuma önerisi – Marilyn Monroe’nun zalimce “kurgulanan” travmaları: Blonde film incelemesi

Tabii ki female rage akımının, #MeToo hareketi sonrası Hollywood’un günah çıkarma seansıyla aynı döneme denk gelmesi pek de tesadüf olamaz. Hareketin kendisi bile, female rage duygularını körüklüyor. Zira #MeToo hareketi de, özellikle kadınların -erkek gözüyle- “küçük” ihlallere nasıl aşırı tepki verdiği konusundaki linçten nasibini almıştı. Görünüşe göre insanlar kurbanlardan çok, suçlamaların hedefindeki sözde “masum” adamlara daha fazla empati duyuyor. Buna kim kızmaz ki? Taylor Swift’in müzik endüstrisindeki seksizme yönelik “Bir adam bir şey yapığında bu stratejiktir; bir kadın aynı şeyi yaptığında ise ‘hesaplıdır’. Bir erkeğin tepki vermesine izin verilir; bir kadın ancak ‘aşırı tepki verebilir’” sözleri aslında durumu açıklıyor.

@omgfaizah

cool girl monologue is everything #fyp #foryou #gonegirl #gonegirledit #amydunne #amydunneedit #amydunneapologist #coolgirl #coolgirlmonologue #benaffleck #filmtok #filmtiktok #cinema #cinematic

♬ Originalton – Stephie

Female Rage karakterlerini “aşırı derecede” seviyorum. Amy Dunne’ın Gone Girl’deki “Cool Girl” monoloğu, TikTok’taki pek çok kişi gibi benim için de bir sabah kahvaltısı, vazgeçilmez bir öğün. Peki neden bu karakterlerle bu kadar bağ kuruyoruz?

Bu kurgusal karakterleri izlemenin içgüdüsel bir yanı var; o kadar çok öfke, üzüntü ve kalp kırıklığı besleyen kadınlar ki, bir gün taşıyorlar. Mesela ortaokulda tartıştığınız o çocuk, iş yerinde katlanmak zorunda olduğunuz patronunuz ya da sokakta size laf atan sapık adamı düşünüyorsunuz. Ve konuşsaydınız, onlara küfretseydiniz, çığlık atsaydınız, masayı devirseydiniz, birine yumruk atsaydınız veya en azından kızgın görünmeyi umursamasaydınız ne olacağını hayal ediyorsunuz. İşte tüm bunları bu kurgusal kadınlar aracılığıyla yaşayabilirsiniz. Katartik ve özgürleştirici.

Megan Fox Tongue GIF by 20th Century Fox Home Entertainment - Find & Share on GIPHY

Başka bir deyişle, bu karakterler ve onların hikayeleri, içine çığlık atılacak yastıklar gibi. Öfkenizi serbest bırakmak tatmin edicidir, ancak yüksek sesle değil, yastığa bağırmanızın bir nedeni var. Aslında kimse çığlıklarla yüzleşmek istemez. Kimse aslında ne kadar kızgın olduğunuzu kabul etmek istemez. Kısa bir süreliğine duygularımızı gösterme fantezisinin tadını çıkarabiliriz ama tiyatronun ışıkları yandığında kendimizi sansürlememizin beklendiği bir dünyaya geri dönmeliyiz. Kesinlikle kızmamız gereken bazı şeyler var ve eğer bu duyguyu bastırmak ve içimizi zehirlemesine izin vermek yerine doğru şekilde kullanırsak, belki o zaman utanmayı da unutabiliriz.

Toni Collette Dinner GIF by A24 - Find & Share on GIPHY

Ayrıca tüm bu akım, sadece herkesin olduğu gibi kadınların da seslerini yükseltme ve öfkelerini dışa vurma hakları olduğu gerçeğini normalleştirmekle kalmıyor. Aynı zamanda kadın öfkesinin sosyal, ekonomik ve cinsiyete dayalı tetikleyicilerinin ele alınmasına da yardımcı oluyor.

2000’ler Sex and the City ve Gossip Girl gibi bizde istek uyandıran ihtişamı gösteren dizilerden oluşuyorsa, belki 2020’lere bunun yerine içimizdeki ateşi uyandıran “female rage” hakim olacaktır; kim bilir?