İtinayla dadandık: 2022 yılında popüler kültür gündemini şekillendiren olaylar

Lizzo ve Beyoncé’nin yeni albümleriyle dans ettiğimiz, arada Geççek diye mırıldanırken Rihanna’nın sahnelere dönüş haberini alıp heyecana kapıldığımız, pembelere ve nostaljilere boğulduğumuz, Bella Hadid’in Coperni elbisesinden gözlerimizi alamadığımız, Jennifer Lopez ile Ben Affleck sayesinde ex’ten next olabileceği inancımızı sağlamlaştırdığımız, Twitter’ın yeni sahibi ve CEO’su Elon Musk’a çok kızdığımız, Kanye West’e daha çok kızdığımız, Harry Styles’ın tükürüp tükürmediğine takıldığımız, Will Smith’in tokadıyla sarsıldığımız, Amber Heard ile Johnny Depp davasında aralarda gidip geldiğimiz, Kraliçe 2. Elizabeth’i uğurlayıp Britney Spears’ın düğününde gururlu anne göz yaşları döktüğümüz bir yıldı.

Yılların son gününde şapkamızı önümüze koyup geçtiğimiz yılı düşünmeye koyuluyor, 2022 yılında popüler kültür gündemini şekillendiren olaylara dadanıyoruz.

Hazırlayanlar: Seden Mestan & Ilgaz Gökırmaklı

Kraliçe geri döndü

Bu elbette bir yarış değil, ancak açık ara yılın en heyecanlandıran olaylarından biri Kraliçe Beyoncé’nin yeni albümüyle geri dönüşüydü. Dile kolay 2016 tarihli Lemonade’den sonraki ilk albümü olacaktı Renaissance. Önce albümde de yer alan Alien Superstar’ı dinledik. Sonrası kıyamet, sonrası tufan… 29 Temmuz’da tüm platformlardan yayınlanan albümle paralel olarak Beyoncé’nin dergi çekimleri ve özel demeçleriyle dolu dolu bir yıl yaşadık. Neredeyse yılın ikinci yarısında kavuştuğumuz Beyoncé’yi o kadar çok dinledik ki Spotify yıl sonu listelerimizin her bir maddesini bir Beyoncé şarkısıyla doldurmayı başardık.  Bu arada hâlâ, evet hâlâ, albümdeki herhangi bir şarkı için video klip bekliyoruz. Neyse bilirsiniz “yeni yıl, yeni umutlar” derler. Beklemeye devam. 

Music Video Dancing GIF by Lizzo - Find & Share on GIPHY

Uzaklardaki en yakın dostumuz: Lizzo

Düştüğümüz her an bize yardım elini uzatan, yaşama sevincimizi sözleri, şarkıları, sosyal medya paylaşımlarıyla kat be kat artıran Lizzo, Special adlı dördüncü albümüyle 2022’nin seyrini değiştirdi. 2022’nin hit’leri arasına anlı şanlı adını yazdıran About Damn Time geldi olarak albümden. Zaten sonra da hiçbir şey eskisi gibi olmadı… Bünyeye enerji depolayan, Lizzo’nun matrak zihninden birbirinden eğlenceli cümleler eşliğinde çıkan bu şarkı önce TikTok’u salladı, sonra tüm dünyayı. ‘‘Düştüğümüz her an bize yardım elini uzatıyor’’ demiştik ya, işte bu şarkıyla pandemi sonrası dağılan parçalarımızı toplamak için bize destek oluyordu Lizzo. Bir shot atıp bize yine hayata dönmek konusunda gerekli motivasyonu veriyordu. Ardından yaz aylarında Special tüm şarkılarıyla çıkıp geldi. Pop, funk, R&B, disko… Farklı türlerin dinamik şekilde bir araya geldiği bu albümde, albüme adını veren şarkıda olduğu gibi bize özel olduğumuzu sözleriyle tekrar tekrar hatırlattı Lizzo. Uzaklardaki en yakın arkadaşımız desek abartmış olur muyuz acaba? Ama evet, o bizim dert ortağımız, birlikte ağladığımız arkadaşımız. O bizi tanımasa da…

37 yıl sonra Running up that Hill yeniden zirvede

Yıl boyunca Beyoncé, Lizzo gibi isimlerin yeni albümlerinden taptaze parçaları dinledik. Tarkan bile herkesin diline dolanan yeni bir parça yayınladı 2022’de. Ama yenilerin arasından yükselen bir de bir klasik yükseliyordu 2022 semalarında. Evet, Stranger Things ile listelerde zirveye çıkan, belki de Z kuşağını Kate Bush ile tanıştıran Running up that Hill’den bahsediyoruz. Running Up That Hill -hatta (A Deal with God) parantezi de var şarkının adında- Kate Bush’un 1980’lerde yayınladığı en başarılı parçalar arasında sayılıyor; listelere zirveden girmiş, epey de oralarda kalmış. Dünyaya meydan okuyan güçlü sözleriyle her daim zihin açan, yüreklendiren, enerji veren bir parça… ‘’Zamansız’’ sıfatını sonuna kadar hak ediyor.

Parça yıllar, yıllar, yıllar sonra (yani 37 yıl sonra) yeniden listelerde üst basamaklara çıktı geçtiğimiz aylardaki. Sebebi ise Stranger Things’in dördüncü sezonundaki o epik sahnede çalıyor olması: Kate Bush’un sesi Max’i beladan çekip çıkarıyor, güçlendiriyor. Kate Bush’un şarkıda anlattıkları ise bu sahneye cuk oturuyor.

Bu arada Kate Bush bir şekilde ara ara, 10 yıllar sonra bile olsa eski şarkılarıyla listeleri zorlamaya devam ediyor; bu ilk seferi değil. Ama söz konusu Kate Bush olunca, buna kim şaşırır ki?

Anti-kahramanlar için mutlu olma vakti

Yıllar sonra 2022’yi müzik endüstrisi için “geri dönüşlerin” yılı olarak hatırlayacağız gibi görünüyor. Kendine has hayran kitlesi ve hikaye anlatıcılığıyla tanıdığımız Taylor Swift de bu yılı albümle taçlandıranlardandı. Hayranlarıyla “Hansel ve Gratelcilik” oynamayı seven Swift, üç ödül kucakladığı 38. MTV Video Müzik Ödülleri’nde 10. stüdyo albümü Midnights’ı müjdeledi. Albüm duyurusundan, hazırlık ve yayın sürecine kadar sosyal medyanın gücünü arkasına aldı Taylor. Albümün ardından hızlıca rekorlar da geldi, hatta Spotify ‘çöktü.’ Yapılan açıklamaya göre, albümün yayınlandığı gün Midnights Spotify’ın bir günde en çok dinlenen albümü oldu ve Taylor, Spotify tarihinde bir günde en çok dinlenen sanatçı rekorunu kırdı. Apple Music ve Amazon Music’ten gelen açıklamalar da benzerdi. Hatta öylesine büyük bir ilgi oldu ki Swift’in beş yıl sonraki ilk turnesi olacak Eras’a bilet almak isteyen hayranlar bilet almak için siteye koştuklarında, satış firması Ticketmaster’ın “Biletleme sistemlerine yönelik olağanüstü yüksek talep ve bu talebi karşılamak için kalan bilet envanterinin yetersizliği nedeniyle, Taylor Swift The Eras Tour için halka açık satış iptal edilmiştir” mesajıyla karşılaştı. Bu arada Taylor’ın 2022 başarısı(!) bununla da sınırlı değil. Yıl ortasında yapılan bir açıklamayla öğrendik ki Taylor, “bu yılın şimdiye kadarki en büyük karbondioksit (CO2) emisyonuna neden olan ünlüsü” oldu. Kendisine iklim krizini daha çok ciddiye alacağı, bol başarılı yeni bir yıl diliyoruz.

Geççek geççek, elbet bu da geççeeeek

Tarkan’ın çok önceden haberini verdiği yeni şarkısı 17 Şubat akşamı semalara yayılıverdi. Geççek adlı bu şarkı sonrasındaki 24 saat boyunca konuşulan tek konu oldu. Hâlâ yer yer konuşuluyor tabii ama o ilk anların bünyeye yaydığı his gerçekten afallatıcıydı. Sosyal medyada başlayan muhabbetler gerçek hayata da taştı tabii. Memleket ve dünya ahvalinden dert yanacak konulara yetişemezken bir anda tüm bu muhabbetlerde sadece ve sadece Tarkan’ın konuşulmasında gerçek dışı gelen bir şeyler varı gerçekten. Derdimiz, tasamız kalmamış gibi… Tarkan ne yayınlarsa yayınlasın biz zaten hakkında uzun uzun konuşmanın yolunu bulurduk da bu sefer hem beklediğimiz hem de hiç beklemediğimiz bir yerden vurmuştu bizi.

Evet, Tarkan şarkılarıyla yıllardır (hatta tam 30 yıldır) en mutlu anlarımızda bizimle birlikte dans pistlerine çıktı, düştüğümüzde ise bizimle birlikte ağladı ama müzik dışında yaptıkları ve söyledikleriyle de starlık mertebesinde en üst noktalara tırmandı. Son birkaç yıldır, bağrımıza bastığımız pek çok isimden birer birer vazgeçmek zorunda kalırken biz, o hep olduğu yerde durmaya devam etti. Üstelik kadın dayanışmasından iklim krizine pek çok mücadeleye memleket sınırları içerisinde cesur bulunacak söylemlerle omuz verdi. Haliyle duymamış olsak bile gelecek yeni şarkının adının Geççek olduğunu öğrendiğimizde bile bizi nelerin beklediğini aşağı yukarı biliyorduk. Çünkü yıllarca bizimle gülüp ağladığı gibi, yine bizimle birlikte yorulmuştu, örselenmişti. Ve umuda ihtiyacı vardı.

‘‘Bir yıl kadar önce ruh halimin çok iyi olmadığı bir dönemden geçtim. Pandemi, dünyada olup biten üzücü olaylar, insanlığın endişe verici gidişatı, doğanın yok edilişi gibi bir sürü şey beni çok olumsuz etkilemiş, umudumu kaybeder gibi olmuştum. O anlarda bu şarkının melodi ve sözleri içimde yankılandı. ‘Geççek geççek elbet bu da geççek, gör bak umudun gününü gün etçek’ . Hepimize iyi gelecek bir şarkı yazmalıyım dedim. Belki bu şarkı bizi biraz teselli eder, bize moral verir, umut olur diye düşündüm. Dilerim ki ‘Geççek’ yüzünüzde bir gülümsemeye vesile olur ve hepimize iyi gelir.”

Gelmez mi be Tarkan, gelmez mi?

Yalnız değilsin Gülşen

Bu coğrafya ise kimseye istediği gibi olma hakkını tanımıyor biliyorsunuz ki. Hem istediğiniz gibi olacaksınız hem mutlu olacaksınız hem de sizi aşağı çekmeye çalışan herkese karşı kafa tutacaksınız… Gülşen’in aylar hatta yıllardır okları üzerine çekmesindeki en büyük sebeplerden biri de bu. Yani ne giydiğinden ziyade onu giyerkenki mutluluğu, kendine olan özgüveni can sıkıcı bir hale geliyor onu eleştirenlerde… Eleştiriler de hep erilliğin en dibinden çıkıp geliyor: Anneliği ve eşi üzerinden kozunu oynayanlar bir tarafta, don-külotla sahneye çıkıyorlar diyenler diğer tarafta… Tabii yıllardır başkalarının hayatlarına dair atıp tuttuklarıyla prim yapan dedikodu programları, yorumcular ve sosyal medya hesapları da bu mevzunun tam orta yerinde bu gündemden kendilerine pay çıkarma peşindeler. Söylediklerinin nereye gideceği pek önemli değil tabii onlar için. Layklar, reytingler veya şakşaklar ön plandayken…

Geçtiğimiz yıl her şey o kadar ileri bir noktaya taşındı ki, arkadaşları arasında yaptığı bir şaka geçmişten bir yerden çıkarıldı ve Gülşen’in tutuklanmasına kadar vardı konu. Asıl sebebin aslında giydiğinden de, söylediğinden de vazgeçmeyecek olduğunu çok iyi biliyorduk aslında. Fobik söylemlerin siyasi iradenin ağzından eksik olmadığı bir dönemde LGBTİ+ bayrağını da gururla çıkarmıştı sahneye. Özgürlüklerimizi kısıtlamaya çalışanlara karşı büyük bir meydan okuyordu ve belli ki bu birilerinin fena halde canını sıkıyordu.

Ama o yine dimdik, her zamankinden de güçlü çıktı tüm bunlardan. Tüm kalelerimizin birer birer yıkıldığı şu ülkede Gülşen’in tüm varlığıyla sapasağlam ayakta olduğunu bilmek iyi geliyor bünyeye.

Her güne bir Kanye skandalı

1990’ların ikinci yarısında hız kazanan müzik kariyeriyle önce prodüktör olarak sonra da kendi albümleriyle inanılmaz işlere imza atmıştı Kanye West. İlerleyen yıllarda müziğe paralel olarak sürdürdüğü moda alanındaki çalışmaları ise onu yaptığı her iş merakla beklenen genç tasarımcılardan biri haline getirmişti. 2000’lerin ilk 10 yılında, gittiği her yerde spotları üzerine çeken genç bir dahiydi artık. Sonrası ise bir noktada raydan çıktı: Trump’la yanak yanağa pozlar, 2020 ABD başkanlık seçimlerine aday olması, ağlayarak yaptığı adaylık konuşmaları, taciz ve homofobiyle suçlanan müzisyenlerle iş birliği derken… 2020’de eski eşi Kim Kardashian, Kanye West’e bipolar bozukluk teşhisi konulduğunu söyleyerek, Instagram üzerinden bir açıklama yapma ihtiyacı duymuştu. ‘‘Niyetleri ile sözleri kimi zaman uyuşmayabiliyor’’ demişti ve herkesi anlayışla yaklaşmaya davet etmişti. Bu açıklama tabii Kanye West bir gün yine kendinden geçip Twitter üzerinden Kim Kardashian’ın annesi (yani ex-kayınvalidesi) Kris Jenner’a türlü suçlamalarda bulunduktan sonra yapılmıştı. Kanye West bu noktadan sonra hızını alamayıp Kim Kardashian’a yüklenmeye başlamıştı. Hatta işin ucu Türkiye’ye bile dokunmuştu. Her şey o kadar hızlı oldu ki, hiçbir şey anlamadık.

Evet, 2022 yılının her gününde gündem olmayı başarabilen Kanye West yılın sonlarına doğru bir de antisemit sözleriyle yıktı geçti ortalığı. Hesabı Twitter’da askıya bile alındı bir dönem. Hitler’e övgülerini sağcı bir röportajda paylaşıp Twitter’dan Davut Yıldızı içinde bir svastika paylaştı, ondan önce de kendi moda defilesinde “Beyaz hayatlar önemlidir” “White Lives Matter” yazılı bir tişört giydi. Komplo teorileriyle iç içe, tapanları, severleri ve nefret edenleriyle hep birlikte, yine döndük Kanye’ye ama bu son dönüşümüz olabilir. Kanye’yi anlamak için tüm dünyanın yeterli kapasiteye sahip olmadığını düşünenler ile nefret edenleri savaşsın bakalım. Kendisi 2023’ün ilk günlerinde ne şekilde gündeme oturacak acaba? (Yani kesin bir şeyler yapacak, ondan eminiz de…)

2022’nin ilham rengi: Pembe

Kabul edelim, şu sıralar biraz bıkmış olsak da 2022’nin ilham veren rengi kesinlikle pembeydi -hem de Valentino pembesi-. Marka, 2022 Sonbahar koleksiyonun tamamı Pantone ile birlikte geliştirilen bir pembe tonuna adadı. Öylesine büyük bir etki yarattı ki bu sıcacık pembe, moda dünyası da “Barbiecore” akımıyla pembenin büyüsüne kapılmaktan kendini alamadı. Tabii Greta Gerwig imzalı Margot Robbie ve Ryan Gosling’i bir araya Barbie filmini de unutmamak lazım. Filmden gelen görüntüler; Kim Kardashian, Ariana Grande, Glenn Close, Anne Hathaway, Lizzo, Dua Lipa, Megan Fox ve daha birçok isimle beraber bu yıl pembeye doyduk diyebiliriz. Şikayetçi miyiz? Elbette hayır.

2000’ler ve bitmeyen nostalji çilesi

Britney Spears ve Paris Hilton’un ekranlarda yeniden görünmeye başlaması, Euphoria’nın giyim tarzımıza müdahale etmesi derken müziğiyle, modasıyla, filmleriyle yani kısacası popüler kültüre dair her şeyiyle 2000’ler güldür güldür dönüyor.

Nostalji dijital platformlarla başlamadıysa da dijital platformlar tarafından beslenen bir mevzu oldu son birkaç yılda. Evet, biz izleyici ya da tüketici tarafında nostalji her zaman işleyen bir formül olacak. Çünkü bir şekilde eskiyi tekrar tekrar ziyaret ediyoruz zaten. Ama yapımcıların ve yaratıcıların geçmişi yeniden canlandırıp onlar üzerinden ekonomik planlar yaptığını görünce de öfkeden hafif bir ateş basmaya başlıyor. Geçmişte popüler kültürde yarattıkları etkiye, o kült hallerine ihanet eden onlarca canlandırma da gördük çünkü. Biz bildiğimiz sularda yüzdüğümüz için sevmiştik nostaljiyi; tutturulmuş formüllerin çuvallamasını görmek için değil.

Nostaljinin yarattığı müthiş bir konfor alanı var tabii. Hele ki belirsizliklerin hakim olduğu pandemi döneminde eski diziler de harika birer sığınak gibiler. Bir de tekrar tekrar izlediğiniz bir diziyse, beyninizi minimum düzeyde çalıştırarak daha da keyif alacak hale gelebilirsiniz hayattan. Neler olacağını biliyorsunuz; defalarca görmüş, duymuş, dinlemiş de olabilirsiniz.

Kendimizi 2000’lerin rahatlığına sarıp sarmalıyoruz. Çünkü daha kolay, kolay olanı da seçmeye her zaman yaptığımız gibi devam edeceğiz. Çünkü 2000’lerde yaşanan sorunları hatırlamıyoruz. Çok eski ve geride kaldı her şey. Bizi acıtacak bir şey yok. Bizi acıtanlar şu an da burada, o yüzden nostaljinin baştan çıkarıcı rahatlığına kapılmamak aldatıcı olur.

Bu 2000’ler furyası daha ne kadar devam edecek bilmiyoruz ama TikTok’un da yüzünü geçmişe dönmeye başlamış olması 2000’leri bir süre daha etrafta göreceğimizi düşündürüyor bize. Düşük bel mi? O çoktan buralara yeniden iniş yaptı bile.

Ne dedin sen, çaaat!

2022 yoksa sıkıcı bir yıl mı olacak? Ayrıca Oscar’lar mı kaldı diye sıkıntıyla iç geçirdiğimiz bir akşam Will Smith’in tokadı indi üzerimize. Tüm dünya afalladı. Siz bir de Chris Rock’ın ne yaşadığını düşünün… Geçtiğimiz Mart ayında, aşırı sıkıcı bir şekilde ilerleyen Oscar törenin bir noktasında Chris Rock çıktı sahneye. Birilerine dalaştı. Javier Bardem’e, ”Ya karım ödül alamazsa ve ben alırsam korkuyorsun değil mi” gibisinden bir şeyler söyledi. Javier Bardem de, Penélope Cruz da En İyi Oyuncu kategorilerinde aday oldukları için tabii… Komik olmadığı gibi seksist de tınlayabilen bir şaka; ”kadın dırdırı” gibisinden bir imada bulunduğu için. Chris Rock bu devirde (ya da herhangi bir devirde) ciddiye alınacak bir adam değil zaten. Kafasını salladı, güldü geçti Javier Bardem.

Sonra Chris Rock gazı alıp bu sefer Hollywood’un diğer altın çifti Will Smith ve Jada Pinkett Smith’e sardı. Yine berbat bir şaka yaptı ama dedik zaten Chris Rock’ın ciddiye alınacak bir hali yok diye: Jada Pinkett Smith saçlarını kazıtmış olduğu için ”G.I. Jane 2’yi sabırsızlıkla bekliyorum” gibi bir şeyler dedi. Hatırlarsınız belki, G.I. Jane’de Demi Moore bir askeri canlandırıyordu, saçlarını kazıtıyordu falan. İşte lise koridorlarına yakışır bir espri işte… Ama Will Smith dev bir erkeklik şovuna kendini kaptırıp (oysa başta o da Javier Bardem gibi gülüyordu, ne olduysa?) ağır ağır yürüyüp Chris Rock’a canlı yayında ve sahnedeyken yumruk attı. Ve yine aynı şekilde dayılanarak yerine oturdu. ”Karımın adını ağzına alamazsın lan” falan diye bağırdı. Lan demedi de faking making dedi işte. Ve zavallı Oscar’lar eşitlikçi söylemleri, kadın dayanışması diye uğraşırken toksik erkekliğin en dip noktasına ulaşmış oldu. Bir de Will Smith üstüne çıkıp ödül alırken ağlayıp sızlayıp, ”Ah sevgi insana delice şeyler yaptırıyor” gibisinden cümleler savurmaz mı?! Toksik şov göz yaşlarıyla birlikte yapış yapış yerlere aktı.

Neyse ki tüm dünya hak ettiği cevabı verdi Will Smith’e. Sonrasına özürler mözürler ama Will Smith bir süre ortalarda gözükmeyecek muhtemelen.

Met Gala 2022 ve Kim Kardashian’ın yine yeniden tüm eleştiri oklarının hedefinde olması

Moda dünyasının en önemli etkinliklerinden Met Gala, 2022 temasını “In America: An Anthology of Fashion” (Amerika’da Modanın Antolojisi) olarak açıkladı. Her zamanki gibi temayı anlamlandıramadık ama sonrasında büyük bir merakla eşofmanlarımızı üzerimize çekip kırmızı halı törenini izlemeye başladık. Aradığımız kaosu elbette Kim Kardashian hediye etti bize. Kim, Marilyn Monroe’nun eski ABD Başkanı John F. Kennedy’e “İyi ki Doğdun” şarkısını söylerken giydiği ikonik bir elbiseyle katıldı Met’e. Elbiseye “yakışmayacağı” eleştirilerinin yanı sıra daha sonra elbiseye sığmak için yaptıklarını anlatınca sinirler daha da gerildi. Elbiseye sığmak için üç haftada 16 kilo verdiğini ballandıra ballandıra anlatan Kim’e tehlikeli diyet kültürünü övmesi nedeniyle tepki gösterildi. (Olayın detaylarını merak edenlere Kardashians’ın ilgili bölümünü öneriyoruz.)

Paris Moda Haftası: Paris’te yaşanan Paris’te kalmadı

Yılın en önemli moda olaylarından Paris Moda haftasına geliyor sıra. Öne çıkan gelişmeleri hızlıca hatırlayalım. Paris merkezli Coperni’nin İlkbahar/Yaz 2023 koleksiyonunu tanıttığı defilesinde Bella Hadid ve Fabrican’ın ortak bir performansını izledik. Her şey Hadid’in ten rengi çamaşırıyla podyuma yürümesiyle başladı. Marka, doğrudan vücuduna sıktıkları spreyle minimalist beyaz bir Coperni elbise yarattı. Bella Hadid ise elbisenin yaratım sürecinden tutun da podyumda yürüdüğü anlara kadar gerçek bir kuğu gibiydi. Neredeyse tüm hafta boyunca moda endüstrisinin geleceği ve teknolojinin ne kadar geliştiğini(!) konuştuk.

“Başka neler olmuştu?” diyenlere notlar:

Olivier Rousteing’in Balmain için hazırladığı yeni koleksiyonunu tanıttığı defilenin sonunda Strong Enough şarkısıyla yürüyen Cher’i gördük. Elbette Kardashian’larsız bir moda haftası düşünemeyiz. Kim Kardashian da Balenciaga elbisesiyle podyumda arzı endam etti. Evet, Kris Jenner için yine gurur ve parayla dolu bir yıldı.

Ve Kardashian’lar demişken maalesef sıra Kanye West’e de geliyor. Yıl boyunca saçmalıklarını izledik Kanye West’in. Kim Kardashian ile ayrılıklarından sonra Kim başta olmak üzere, Pete Davidson ve The Daily Show sunucusu Trevor Noah’nın da aralarında olduğu pek çok ismi nefret söylemleri ve ayrımcı dil kullanarak hedef gösterdi Kanye. Hatta Instagram ile Twitter’dan bir süreliğine uzaklaştırıldı. Bununla da bitmedi skandalları. Paris Moda Haftası’nda markası Yeezy’nin “White Lives Matter” tişörtü tam anlamıyla bir kaos başlattı. Vogue editörlerinden Gabriella Karefa-Johnson, gösteriye tepki gösterdiği bir paylaşımın ardından Kanye West bu kez de ona karşılık vererek zorbalığa başladı. Büyüyen tartışmaya Gigi Hadid de dahil olmasın mı! Ve elbette Vogue cephesinden de editörlerinin yanında olduklarına dair bir açıklama geldi. Kanye West’in saçmalıkları ve nefret söylemleri bunlarla sınırlı kalmadı ancak hayat onun saçmalıklarını konuşmak için yeterince kısa. Kendisine ayrıca bir madde ayırdık zaten.

Endişelensen iyi olabilir canım!

Birkaç sene önce, FKA Twigs’in açtığı taciz ve şiddet davaları sebebiyle dahil olduğu projelerden bir bir çıkarılan Shia LaBeouf’un başlangıcında Don’t Worry Darling’in kadrosunda da (Harry Styles’ın karakteriyle) yer aldığını biliyorduk. Olivia Wilde da geçtiğimiz günlerde Variety’e verdiği röportajda Shia LaBeouf’un malum olaylardan dolayı filmden kovulduğunu açıklamıştı. Ama Shia LaBeouf Olivia Wilde’ın bu açıklaması üzerine ‘‘Beni siz kovmadınız, ben istifa ettim’’ diyerek yine Variety’de yayınlanması için bir mektup kaleme almış bir de Olivia Wilde’ın o dönemde kendisine gönderdiği bir videoyu da paylaşmıştı. Videoda Olivia Wilde “onu biz kovduk” dediği Shia’ya kadroya dönmesi için dil döküyor; başroldeki Florence Pugh’un da ‘‘uyanması gerektiği’’ni söylüyor. ‘‘Kendini bu projeye gerçekten adıyorsa seninle barışması lazım, haydi barışın’’ gibisinden cümleler eşliğinde. Üzdün be Olivia… Tüm bunlar tanıtımlarını yaptığı “feminist bilim kurgu” filminin tüm değerleriyle ters düşüyor (of ki ne of!). Bir de tabii yan roldeki Harry Styles’ın, baş karakteri canlandıran Florence Pugh’tan üç kat daha fazla para alması meselesi var… Olivia Wilde her ne kadar reddetmiş olsa da bu iddiaları, akıllardaki soru işaretlerinin önüne geçebilmiş değil.

Bir de tabii, filmin önüne geçen tükürük olayı var. Sette başta Florence Pugh olmak üzere oyuncular ile Olivia Wilde arasında bazı gerilimler olduğu söylenip duruyordu. Sonra üstüne Florence Pugh filmin Venedik Film Festivali’ndeki basın toplantısına katılmayacağını açıkladı. Kafalardaki soru işaretleri daha da arttı. Gerçekten sıkıntı büyük olmalıydı… Bir de tabii basın toplantısı ve röportajlar sırasında etrafa ‘‘Benim burada ne işim var’’ bakışları atan Chris Pine var… Belli ki ne Harry Styles ile ne Olivia Wilde ile arası pek iyi değil gibi. İşte söylentilerin en yüksek olduğu noktada filmin prömiyerinde Harry Styles’ı Chris Pine’a doğru tükürük fırlatırken gördük. Ya da tükürük müydü o? Neler oluyordu yahu?

Sıra dışı bir mizah mı (British sense of humour diyelim) yoksa öz hakiki atarlı bir tükürme hareketi mi? Gerçi sonra Harry Styles tabii ki tükürmedim dedi… Kendisine inancımız sonsuz. İyi kalpli biridir ama bir süre tüm dünyayı tükürdü, tükürmedi mi diye karıştırdığı da doğrudur.

Balenciaga ve birtakım can sıkıcı olaylar

Yılın en can sıkıcı olaylarından biri… Balenciaga, son reklam kampanyasındaki rahatsız edici görüntüler ve tesadüften çok fazlası olarak yorumlayabileceğimiz olaylarla açıkça çocuk istismarını desteklediğini gösteren birtakım kanıtlar sundu bize. Sosyal medya kullanıcıları sağ olsun, hem olayın fark etmediğimiz detaylarını öğrendik hem de markanın açıklama yapması sağlandı. Balenciaga özür diledi, kampanyanın fotoğrafçısı açıklama yaptı, markanın yüzleri -yeterli olmasa da- tepkilerini gösterdi. Balenciaga’nın başladığı gibi bitiremediği bir yıldı 2022.

Van Gogh şaşkın, Mona Lisa endişeli

Çeşitli distopyalara konu olabilecek birkaç yılın ardından, 2022 yılında da bir dolu ilginçlikle karşılaşacağımızı bekliyorduk ama bu seneyi bazı sanat eserlerine atılan çorbalarla anacak olmamız bize de sürpriz oldu. Bildiğiniz gibi senenin başından beri çeşitli aktivist gruplar dünyanın farklı yerlerinde sergilenen sanat eserleri üzerinden protestolar düzenliyorlar; Claude Monet tablosuna atılan patates püreleri, Sandro Botticelli’nin Primavera’sına kendilerini yapıştıranlar, Van Gogh’un ay çiçeklerine domates çorbasıyla yeni bir soluk getirenler… Her defasında bizi şaşırtmayı ve de medyanın ilgisini çekmeyi başaran bu protestolar aslında “dikkat çekme” amacına ulaşsa da bu eylemleri saçma ve de sanat eserlerine yapılan bir saygısızlık olarak görenler de çok.

Selena ve Hailey’nin dostluk fotoğrafı

Tüm dünya kadınları birbirine düşürmeye çalışsa da ve kadınlar arası rekabet eril kafalara sonsuz bir zevk verse de kadınlar tüm bunlara meydan okumaya devam ediyor. Hailey Bieber ile Selena Gomez’i yan yana poz verirken görünce duygulanmamız ve mutlu olmamız biraz da bu yüzden. Selena Gomez vaktiyle Justin Bieber ile birlikte olduğu için, Justin ile evli olan Hailey ile Selena arasında sanki bir çekişme olması gerekiyormuş gibi davranıyor(du) medya da. Fan’lar da türlü iddialarla bu toksik söylemleri besleyip duruyordu yıllarca. İşte tüm bu söylemleri alaşağı etmek için geçtiğimiz haftalarda Selena ile Hailey birlikte poz verdiler ve aslında birbirlerini çok sevdiklerini ve iddia edildiği gibi aralarında herhangi bir gerilim olmadığını söylediler. Sonrasında Selena, ‘‘Bu o kadar büyük bir şey değil aslında çünkü öyle bir kan davası hiç olmadı’’ diyerek bir açıklama yaptı hatta. Yani evet, öyle bir kavga yok ve herkes dağılabilir.

Mavi kuş için zor bir yıldı

2022’de hepimiz Twitter’ın başına gelenlere üzüldük uzunca bir süre. Her şey Elon Musk’ın Twitter’ın yüzde 9.2’lik hisselerini satın almasıyla başladı. Tam da bu günlerde yükseldi endişelerimiz. Elon Musk, 27 Ekim günü gerçekleşen 44 milyar dolarlık satın alma işleminin hemen ardından Twitter bio’sunu, “Chief Twit” olarak değiştirdi. İşten çıkarmalar, saçma sapan tweet’ler, kullanıcıları yasaklamalar, yeni yeni “icatlar”… Son olarak “aptal” birini bulur bulmaz görevini bırakacağını açıkladı Musk. Twitter sevdalılarına yeni yılda sabır ve Musk’sız bir hava sahası dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden.

Ex’ten next olabilir (yatırım tavsiyesi değildir)

“Ex’ten next olur mu?” sorusuna verilecek cevap elbette belliydi. Hepimiz çok da gurur duymadığımız geçmiş kararlarımızı referans alarak kocaman bir “kesinlikle hayır” diyorduk. Sonra J.Lo geldi arasından sislerin. Dedi ki “Hayır, ben Bayan Affleck olarak bu algıyı değiştirmeye geldim.”

Jennifer Lopez ve Ben Affleck ilk ayrılıklarından tam 18 yıl sonra yeniden bir araya geldi. Önce romantik komedi filmlerinden fırlamış bir sahne gibi Vegas’ta evlendiklerini duyurdular. J.Lo Instgram paylaşımında “Aşk çok güzel, çok özel ve anlaşılan o ki aşk sabırlı. Hem de 20 yıl boyunca” dedi. Aylar sonra da yine küçük bir grubun katılımıyla evliliklerini kutladılar.‘‘Ex’ten next olur mu’’ sorusuna gelecek olursak. Yanıt biraz da sizin “nextten” ne anladığınızla ilgili olabilir. Bennifer için sorunun cevabı şimdilik evet. Ama bu bir yatırım tavsiyesi değildir.

Britney mutlu, biz mutlu!

Meşhur “If Britney survived 2007 you can handle today (Britney 2007’yi atlattıysa sen de bugünü atlatabilirsin) sözünü bilirsiniz. Belki Britney o zor yılı unutamadı ancak ne olursa olsun geride bıraktığına eminiz. 2022 ise Britney için güzel bir yıl olarak hatırlanacak diye tahmin ediyoruz. Zira bu yıl, uzun zamandır birlikte olduğu Sam Asghari ile evlendi. Hızlı bir zaman şeridi: Takvimler Nisan 2022’yi gösterirken Britney hamile olduğunu açıkladı önce. Hepimiz onun adına mutluyduk. Ancak bir ay sonra bebeği kaybettiklerini açıkladılar.

Ancak 2022 bu üzücü olayla bitmedi Britney için. 9 Haziran Perşembe günü aralarında Madonna, Selena Gomez, Drew Barrymore, Paris Hilton ve ve Donatella Versace’nin olduğu küçük bir grupla evliliklerini kutladı çift. Gelen haberlere göre Selena Gomez, Madonna ve Britney “Toxic” şarkısında dans ettiler, Paris ve Britney “Stars Are Blind” şarkısını söylediler. Ve tabii gecenin en ikonik anı: Konuklar, Madonna klasiği Vogue’u söyledikleri bir video armağan etti biz popüler kültür sevdalılarına. Britney mutlu, biz mutlu!

Kraliyet Ailesi: “Bit artık 2022”

Takvimler 8 Eylül’ü gösterirken Buckingham Sarayı’ndan Kraliçe’nin sağlık durumunun “endişe verici” olduğu ve tıbbi gözetim altında olduğu bilgisi paylaşıldı. Birçoğumuz bunun ne anlama geldiğini biliyorduk. Prens Charles, Prens William başta olmak üzere aile üyelerinin Kraliçe’nin yanına gitmek için yola çıktığı haberlerini aldık. BBC, kraliçenin gözetim altında tutulduğu Balmoral’dan canlı yayınlara devam ederken logosunu kırmızıdan siyaha çevirdi. Artık hepimiz malum haberin geleceğine emin olmuştuk. Buckingham Sarayı’ndan da resmi açıklama geldi: “Kraliçe bugün öğleden sonra Balmoral’da huzur içinde hayatını kaybetti.”

Kraliçe’nin hayatını kaybetmesinin ardından kraliyet ailesinin “sıkıcılığı” artacak diye düşünüyorduk ancak neyse ki Harry ve Meghan belgeseli yaralarımızı sardı. Netflix belgeseli, Harry ve Meghan’ın tüm kraliyet ailesine ince ince “dokundurduğu” bir yapım. Kraliyet Ailesi ve kaos severler için eşsiz bir gündem.

Kortlarda yaprak dökümü

Tenis dünyasından çok da mutlu etmeyen haberler aldık 2022 boyunca. Bir nevi yaprak dökümü bile diyebiliriz. Önce Serena Williams bir Vogue röportajıyla “yeni başlangıçlar için tenise veda ettiğini” duyurdu. Biz daha Serena’nın vedasını kabullenmemişken bir diğer “kötü” haber de ekselanslarından geldi. Roger Federer 15 Eylül’de yaptığı açıklamayla Laver Cup ile birlikte tenis kariyerine nokta koyacağını duyurdu. Çok klişe ama söylemek zorundayız: Bu iki ismin vedasıyla kortlarda bir devir kapanmış oldu.

Sinema salonlarında buluşalım: Kurak Günler

Dünya prömiyerini 75. Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış bölümünde gerçekleştiren ve Queer Palm’a aday gösterilen Emin Alper imzalı Kurak Günler’in vizyona girmesine günler kala, Kültür Bakanlığı’nın filme verdiği finansal yapım desteğini yasal faiziyle birlikte geri istendiğini öğrendik. Yönetmen Alper ve yapımcı Nadir Öperli imzasıyla yayınlanan açıklamada olayın detayları da anlatılıyordu. Ekip açıklamalarında ayrıca Kurak Günler’i sinema salonlarında izleme çağrısı yapıyordu. Alper ve yapım ekibinin başlattığı, çokça destek gören çağrı da karşılık bulmuşa benziyor. Kurak Günler, yaklaşık 51,4 bin seyirciyle Türkiye’yi Cannes Film Festivali’nde temsil eden filmler arasında en yüksek açılışa imza attı. Henüz izleme şansı bulamadıysanız ve elbette bir kere daha izlemek istiyorsanız Kurak Günler hâlâ vizyonda.

BeReal: Biraz da gerçek olma zamanı

Sosyal medya uygulamalarının yarattığı kaoslarla doluydu 2022. Twitter’ın başına gelenler malum ama bir dönem Instagram’ın da TikTok’u birebir kopyalayarak bambaşka özellikler getirmesini tartıştık bir süre. Hatta “Make Instagram, Instagram again” kampanyalarına kaptırdık kendimizi. Instagram’ın yeniliklerinden, Twitter’ın yorucu gündeminden ve TikTok’un hızından başımız dönmüşken BeReal yetişti imdadımıza. Filtresiz, çabasız ve doğal olması yönüyle öne çıkarılan uygulama elbette Z kuşağının favorisi. Uygulama, 2022’de Apple’ın Yılın Uygulaması ödülünü de kazandı.

Olaylı bir boşanma

Ve 2022’de tüm dünya olarak bir çiftin boşanmasının orta yerine düştük. Neler gördük, neler duyduk; bir ilişkinin ulu orta didiklenmesine şahit olduk. Belki en kötüsü de Amber Heard’e yönelik haberlerin kadın düşmanlığını pekiştiren bir yerden verilmesi oldu.

Oyuncu Johnny Depp, Amber Heard’ün yazdığı bir makalede yer alan bazı cümlelerin, kariyerine zarar verdiği ve itibarını zedelediği gerekçesiyle Amber Heard’e yönelik açtığı iftira davasını kazandı. Jonny Depp medya tarafından tamamen suçsuz ilan edilmiş, erkek olmanın tüm avantajlarını kullanmış olsa da Amber’in elinden çekilip alınan tüm imkanlara bakıyor ve bu eşitsizliğin çok can sıkıcı olduğunu düşünüyoruz. Bu arada o zamandan beri görünürlüğünü artırdı Depp. Duruşma sona ermeden önce, İngiltere’de ayakta alkışlanarak sahneye geri döndü. Her seferinde dava nedeniyle işlerini kaybettiğini dile getiren Depp’in ilk büyük etkinlikteki görünürlüğü ise MTV Video Müzik Ödülleri’nde görülmesi olmuştu. MTV’nin sembol maskotu “Moonman” kostümüyle törende görüldü Depp. Son olarak da Rihanna’nın yeni Savage X Fenty gösterisinde küçük bir rolle yer aldı. Olaylı boşanma davası henüz çok taze ama Amber Heard’ün kariyeri yerle bir olurken Johnny Depp buradan yükselerek çıktı. Çıkmaya da devam edecek gibi gözüküyor…